MALATYA
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hizmet-İş Malatya Şubesi'nin 7. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, sendikalarının önemli bir sayısal çoğunluğu bulunduğunu belirtti. Türkiye'nin en büyük ikinci konfederasyonu olduklarını ancak bu sayıların kendilerine yeterli gelmediğini dile getiren Arslan, asla vazgeçmeyeceklerini, bütün olumsuzluklara rağmen çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti. Arslan, "En büyük sorunlarımızdan biri bugün taşeron meselesidir. Biz taşeron mevzusunda da ilk günkü gibi aynı yerde duruyoruz. Hükümetimize açık net ifadelerimiz oldu. Maliye Bakanlığının daha önce yaptığı çalışmayla, geçtiğimiz günlerde yine medyada servis edilerek önümüze getirilen Özel Sözleşmeli Personel çözümünü asla kabul etmiyoruz." diye konuştu.
Biz Üzüm Yemek İstiyoruz, Derdimiz O
Gündeme getirilen uygulamaya baştan beri karşı çıktıklarını kaydeden Arslan, bunun hayata geçirilmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Hükümetin henüz böyle bir taslağı ortaya koymadığını da anımsatan Arslan, şöyle devam etti: "Biz iyi niyetliyiz. Biz üzüm yemek istiyoruz, derdimiz o. Bu taşeron gerçeğini en iyi bilenlerdeniz. Yaşananları, mali portesini, ülkenin ekonomisindeki karşılığını biliyoruz, taşeron sisteminin hangi sorunlarla muhatap olduğunun farkındayız. O zaman geliniz artık bu sistemi sürdüremiyorsak gelin öyle bir sistem ortaya koyalım ki sürdürülebilir olsun. Biz objektif bakıyoruz. O yüzden hükümetimize buradan sesleniyorum. Taşeron konusunu bizimle beraber konuşun. Bizi dinleyin, taleplerimizi dikkate alın ve o doğrultuda bir çözümü hep birlikte bulalım."
İş Kazaları Türkiye'nin Beşeri Sermayesini Heba Etmesi Demektir
İş kazalarına da değinen Arslan, ilk defa iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili müstakil bir yasanın çıkarıldığını anımsattı. Çıkarılan yasaya çok katı kuralların konulduğunu, ilaveler yapıldığını kaydeden Arslan, buna rağmen ölümlerin devam ettiğini dile getirdi. Arslan, şöyle konuştu: "Gencecik çocuklarımızı biz ülkesine en çok hizmet edeceği çağda maalesef tabutla mezarlığa gönderiyoruz. Bu hakikaten Türkiye'nin bir beşeri sermayesini heba etmesi demektir. İş, insan kaybı arka arkaya sayın sayabildiğiniz kadar. İnsanlar bir avuç kömür uğruna canlarını feda etmek zorunda bırakılıyorsa ortada bir sorun var demektir. İnsanı, emeğini ıskalayan, öteleyen bir tutumla karşı karşıyayız. Demek ki yasal düzenleme yapmak yetmiyor. Nerede eksiğimiz var oturup tespit etmek gerekiyor. Maalesef iş kazalarında dünyada ilk sıralardayız. Bu ülke bu kadar çaresiz mi? Biz niçin iş ve trafik kazalarında bu kadar kayıp veriyoruz. Bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğu açık. Sendikal dünyanın olduğu yerlerde iş kazalarının oranı yüzde 1'i geçmiyor. Bütün sorun sendikasız, toplu sözleşmesiz iş yerlerinden kaynaklanıyor."
AA