Muhsin Şenol-DOĞRUHABER
Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat`ın yaşattığı mağduriyetler devam ediyor. Kimi dindarlar cezaevlerine konulurken kimileri de işlerinden atıldı. Namaz kıldığı için ve çevresinde dindar kişiliğiyle bilinen Şaban Kargın da Uzman çavuş olarak görev yaparken görevden atıldı. Kargın, tüm hukuki yollara başvurmasına rağmen neden atıldığına dair belgelere bile ulaşamadı. Şimdi tüm 28 Şubat mağdurları biran önce mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.
“YAPTIĞI İLK İŞ MESCİDİN KAPISINA KİLİT VURMAK OLDU”
Dindar kimliği sebebiyle ordudan atıldığını söyleyen Şaban Kargın, (49) “TSK`da askerliğim dâhil 10 yıl görev yaptım. Uzman Çavuş olduktan sora Kocaeli`nin Körfez ilçesine Hava Radar Uzman Çavuş olarak atandım. 6 Mart 1997 yılına kadar orada görev yaptım ve Uzman Başçavuş rütbesine kadar da yükseldim. Göreve başladığım yıllarda orduda namaz kılmakta herhangi bir engel yoktu. 28 Şubat süreciyle bu durum değişti ve Batı Çalışma Grubu denen bir grup ortaya çıktı. Bize karışmayan komutanımız görevden alındı. Yerine Hava Albay İskender Karaman getirildi. Bu komutanın yaptığı ilk iş namaz kıldığımız mescidin kapısına kilit vurmak oldu. Aynı komutan bizi topladı ve şunları söyledi; ‘Bundan sonra birlik içerisinde Cuma namazı bile kılınmayacak` dedi. Dindar subaylara öyle baskı uyguladılar ki kendi kendilerine istifa etmeleri istendi. Albay İskender Karaman, bir gün beni yanına çağırdı ve sivil hayatta ne iş yaptığımı sordu. Bende ailem çiftçilik yapardı bende onlara yardım ederdim dedim. Komutan bana, ‘seni annenin-babanın yanına göndereceğim. Sizin gibilerin orduda yeri yok.` dedi. Dindar olduğumuz için bizi orduda barındırmak istemediler. Yüksek olan sicil notlarımı da düşürdüler. Daha sonra 6 Mart 1997`de Batı Çalışma Grubunun yapmış olduğu fişlemeleri de delil göstererek beni ordudan attılar.” ifadelerini kullandı.
“SUÇLUYSAM NEDEN YARGILANMADIM?”
Ordudan atıldıktan hemen sonra Askeri Yüksek İdare Mahkemesi`ne başvurduğunu belirten Kargın, “Beni neden ordudan attıklarını öğrenmek ve yürütmenin durdurulmasını istedim. 2 yıl süren dava sürecinde beni haksız gördüler. Kararda, incelenen gizli belgeler sonucunda ordudan atılmasında herhangi bir usulsüzlük yok denildi. Madem ben suçluydum ve ben ordudan atıldım. O zaman beni neden yargılamadılar? Suçlu olan birinin yargılanması gerekmez miydi?” şeklinde konuştu.
“EVİME EKMEK GÖTÜREMEYECEĞİM İÇİN AĞLIYORDUM”
Ordudan atıldıktan sonra yaşadıklarını anlatırken duygulanan Kargın şöyle devam etti: “O günlerde bize vebalı muamelesi yaptılar. 28 Şubat sürecinden sonra ANASOL-M ve ardından ANASOL-D hükümeti kurdular. İşte bunlar bize çok zulüm yaptılar. Ben bunlara hakkımı helal etmiyorum. Özel şirketlere iş başvurusu yapıyordum. Bütün kapılar yüzüme kapanıyordu. Ordudan atıldığımı öğrenenler ‘sen irticacısın` diyerek beni işe almıyordu. Ordudan atıldım çöpçülüğe razıydım. Belediyelere iş başvurusu yapıyordum. Oralardan da aynı cevabı aldım. Bende pazarlarda lavaş satmaya başladım. Kahvelerde poğaça-simit satmaya başladım. Geçimimi çok zor sağlıyordum. Zabıtalar gelip pazarda lavaş sattığım ekmek teknemi elimden alınca evime ekmek götüremiyordum. Kocaeli`nde pazarlarda zabıtalardan çektiğimi Allah kimseye yaşatmasın. Ağlamadığım köşe-bucak kalmadı. Zabıtalar her arabamı elimden aldığında evime ekmek götüremeyeceğim için ağlıyordum.”
“ÖZEL ŞİRKETLER İRTİCACI DİYE İŞE ALMIYORDU”
Belediyelere bile işçi olarak giremediklerini belirten Kargın, “Daha önce yine orduda çalışmış ama 1980 darbesinde görevden atılmış bir eczacı vardı. Benim bu halimi duymuş. Askeriyede çalışırken de ilaçlarımızı anlaşmalı olduğu için ondan alırdık. Beni yanına çağırttı bu eczacı. Gittim yanına benim cebime biraz para koydu bir de not verdi. Al bu notu Gebze Belediyesine git orada 28 Şubat mağdurlarını işe alıyorlar dedi. Bende Gebze`ye gittim. Belediye Başkan Yardımcısının yanına çıktım. O zaman Refah Partiliydi bu belediye. Notu gösterdim. Sezai Feyzioğlu Bey notu görünce içerlendi. Kendilerine bugün bir yazı geldiğini ve ordudan atılan subay ve astsubayların belediyeler dahil hiçbir kamu kurum ve kuruluşlarına alınmaması gerektiğini ve alınanların da derhal işten çıkarılması gerektiğini yazmışlar. Pazarlarda zabıta kovalıyor, özel şirketler irticacı diye işe almıyor, devletten zaten ordudan attı bizi ne yapalım ölelim mi dedim.” dedi.
“BAŞVURDUĞUM HER YERDEN BANA ‘HAKLISIN` DEDİLER”
‘Ben bir Kararname mağduruyum` diyen Kargın şöyle devam etti: “O dönemde Yüksek Askeri Şura kararlarıyla atılanlar vardı. Birde Kararname ile atılanlar vardı. Benim gibi bin 500 kişi var. Kararname mağdurları için de yargı yolu açık. 20 yılı geçti başvurmadığım yer kalmadı. Danıştay`a, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına, Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdum. Başvurduğum her yerden bana ‘haklısın` dediler. Ama işlem yapamıyorlar yargıya gidin diyorlar. Yargıya gidince de ‘bizim alanımız dışında` diyorlar. En son Anayasa Mahkemesine başvurdum. 23 Eylül 2012`den önceki hak mağduriyetlerine bakmadıkları için başvurum reddedildi. En son başvuracağımız yer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kaldı. Ama onun içinde masrafları karşılayacak kadar param yok maalesef.”
“DİNDAR BİR HÜKÜMET OLMASINA RAĞMEN YUSUFİLER İÇİN BİR ADIM ATILMADI”
12 Mart 2010 tarihinde yapılan halk oylamasıyla bir şeylerin değişeceğini ümit ettiklerini dile getiren Kargın, “Anayasanın bazı maddeleri değişecek ve darbe mağdurlarına da iadeyi itibar verilecek ve YAŞ kararlarıyla görevden atılanların haklarının iadesi yapılacaktı. YAŞ kararlarıyla atılanların hakları iade edildi. Kimisi emekli oldu kimisi de memur olarak atandı. Biz, Batı Çalışma Grubunun kurduğu kumpas sonucu ordudan atılan kararname mağdurları için ise böyle bir şey söz konusu olmadı. Görev yaptığım süre boyunca 85`ten aşağı sicil notum yoktu. Sadece son yıl sicil notuma 30 verdiler. ‘İrticacı` olduğum için. Normal şartlarda 30 alan bir askerin suç işlemesi gerekiyor ve Mahkeme tarafından yargılanması gerekiyor. BÇG cuntasının Körfez Hava Mevzi Radar Komutanı İskender Karaman yaptı tüm bunları. Ben en çok da 20- 25 yıldan beri cezaevlerinde yatan 28 Şubat mağduru yusufilere üzülüyorum. 15 yıldan beri dindar bir hükümet olmasına rağmen bunlar için bir adım atılmadı.” şeklinde konuştu.
“BEN PARA İSTEMİYORUM”
Tek isteğinin iadeyi itibar olduğunu söyleyen Kargın, “2010 yılında yapılan referandumdan sonra yürürlüğe giren 6191 Numaralı kanun çıkarıldı. TSK`nın iç hizmet kanuna eklendi. YAŞ mağdurları yararlandı. Aslında bizde kararname mağduru olarak yararlandık. Fakat hukuki olarak hakkımızı alamıyoruz. Bize de emekliliğimizi versinler. En azından iadeyi itibarımız olur. İnsanların bize bakışı değişir. Ben aslında kendi sigortamı ödeyerek emekli de oldum. Ben para istemiyorum. Haklarını geri alanlar olduğu için
bize kötü gözle bakıyorlar. ‘Demek ki var sizde bir şeyler ki size vermiyorlar` diyorlar. Neden ordudan atıldığıma dair belgeyi de vermiyorlar.” ifadelerini kullandı.