Yazar Emine Şenlikoğlu, tesettürün hem kadınlar hem de erkekler için disiplin olduğunu söyleyerek bilinçli bir tesettürün önemine dikkat çekti.
Kitaplarını imzalamak ve okurlarıyla buluşmak üzere Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bulunan Selam Kitabevi'ne gelen Yazar Şenlikoğlu, İLKHA muhabirine tesettürle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Şenlikoğlu, İslam'da tesettürün çok önemli bir yer olduğunu belirterek, şuurlu örtünmenin önemine vurgu yaptı.
İslam'a göre tesettürün kurallarına değinen Şenlikoğlu, "Tesettür öyle bir hale geldi ki, tesettürün çok boyutu var; Bir İslam'daki boyutu var. İki, her gruba göre farklılaşan boyutu var. Üç, düşmanların saldırı boyutu var. Dört, tesettürlerin hakaret görme boyutu var. Böyle uzar gider, hangisi ele alalım. Bir defa tesettürün kuralı, şartı bol olacak. Uzun olacak. İçindeki kadın, İslam'a uygun olacak." dedi.
Hem erkeklerin hem de kadınların giyiminde İslami kuralara dikkat etmesi gerektiğini dile getiren Şenlikoğlu, "Bir tesettürlü, sigara elinde sokakta gidiyorsa tabii ki tesettürlünün sevabını alır ama tesettüre aykırı hareket etmiş olur. Çünkü tesettür bir disiplinin adıdır. Ayrıca bir makamın adıdır. Kapalı olmak başka, tesettürlü olmak başkadır. Kadın kapalıdır ama tesettürlü değildir. Bu ayrımı çok ince, hassas noktalarıyla yapmak gerekiyor. Bazıları çok aşırıya gidiyor. Mesela kendi çarşaf giyiyorsa, pardösü başörtüyle kapananı adam yerine koymuyor. Tesettürlü değil gibi görüyor. Bu yanlıştır. Bazı kadınlar veya erkekler şuh bir kıyafete girmiş, çarşafın aleyhine konuşuyor bu da yanlış. O zaman herkes Allah rızası için bakmalıdır." ifadeleri kullandı.
"Erkekler, tesettürün hiç farkında değil"
Şenlikoğlu, tesettürün de sadece kadınlar için geçerli olduğu algısının topluma hâkim olduğunu ve bunun farkına varılması gerektiğinin altını çizdi.
Tesettürün erkekler için de geçerli olduğunu kaydeden Şenlikoğlu, "Tesettürün bir de erkek boyutu var. Kadınlar eleştiriliyor 'dandik tesettür' oldu diye. İyi de erkeklerde dandik de yok! Erkekler, tesettürün hiç farkında değil, istisna erkekleri kast etmiyoruz. Geneli kast ediyoruz. Müslüman erkeğin de tesettürü olması lazım. Tesettür şartı, kadınlarla aynı değil, ama neyse onu bilmesi lazım. Birçok Müslüman erkek onu bile bilmiyor. Benim yakınım var, mahremin birisi, attı tuttu böyle işte 'kadınlar iyice azıttı, böyle tesettür mü olur' falan dedi. Doğru, azıtanlar var ama kimi de bilmiyor, kimi yeni girmiş. Şuurla, imanla tesettüre iman eden insanın, tesettürü İslam'a uygundur. En azından azimet bakımdan değilse ruhsat bakımından uygundur. Erkeklerin tesettüründen ne haber dedim ona, gözleri bir açtı, 'aaa erkeğin tesettürü mü olur' dedi. Bu nokta, önemli bir noktadır." dedi.
28 Şubat dönemine değinen Şenlikoğlu, o dönemde saldırılan değerlerin başında tesettürün yer aldığını söyledi.
"28 Şubat şeytanların birleştiği şubattır"
Şenlikoğlu şöyle devam etti: "28 Şubat, şeytanların birleştiği şubattır. Aslında 28 Şubat'ın adı değişti, Menderes'i asanlar da aynı kişilerdi. Abdulhamit'i sürenler ve 'Kızıl Sultan' diyenler de aynı kişilerdi. 28 Şubat, hiç değişmedi, isimleri değişti ve onlar da sadece tesettüre vurdular. Çok azla namaz kılan ve sakalı olan Müslüman erkeklere de vurdular ama daha çok tesettüre. Çünkü cahiller, ama dinsizler ve kinleri vardı. O kinlerinden dolayı ellerine bir delil gerekiyordu. Ellerine geçen o delile vurmaları gerekiyordu. Bunun için de Müslüman'ı ve tesettürü seçtiler. Tabi ki o dönemin şöyle bir yanı oldu. İnadına tesettüre girenler de oldu. Her şey inada götürebilir; iman inadı götürmez. İnadına namaz olmaz, tesettür olmaz. İman ettiği için namaz olur. İman ettiği için tesettür olur. Ve iman eden insan inanarak bir şey yapıyorsa başkalarında görerek bozulmaz. Her şey modellenir; iman haramı modellemez. İmanlı kişi, haramı modellemez. Ama hangi kişi de geçerli bu; hem imanlı hem bilinçli, bilgisi olan kişi de geçerlidir. Kuru kuruya iman işe yaramaz mı demek istiyorum? Hayır. O da işe yarar. Bir miktar günahın da sevabın da kaydedildiği bir gerçekse hepsi, en küçük ibadetler de manen büyüktür. Ama dengeyi bilinçli şekilde kurmak kaydıyla."
"İman, çok kaliteli bir nimettir. O kaliteyi yakalayabilmek için de çok okumak lazım"
Şenlikoğlu, İslami kural ve tesettürün her alanda istenildiği şekilde yerine getirebilmek için kaliteli iman sahibi olmak gerektiğini ve kaliteyi yakalamak için okumanın önemli yer tutuğunun altını çizdi.
Güçlü iman sahibini, hiçbir şeyin bozamadığını kaydeden Şenlikoğlu, şöyle devam etti: "Makama göre inancını değiştirenler, aslında mumdan Müslümandırlar. Sıcağı görünce erir misali o da makamı görünce eriyor. Güçlü iman sahibini, makam bozamaz. Para bozamaz, zenginlik bozamaz. Güçlü iman sahibini çevrenin günahta oluşu bozamaz. Etkiler, fikirlerini git-gel zikzaklarını yapacak duruma getirttirir ama bozamaz. O yüzden iman, çok kaliteli bir nimettir. O kaliteyi yakalayabilmek için de çok okumak lazım. Biz kitaplı medeniyetin mensuplarıyız. Öyle bir kitabımız var ki orda ilk ayet 'Oku' ile başlıyor. İkinci sure Kalem'le başlıyor. Kalem Suresi. Bu ne demek, Allah okumaya ve yazmaya çok önem veriyor demektir. Böyle bir medeniyetin mensuplarına her açıdan bilinçli olmak yaraşır. Bir bakıyorsun, adam oğluna tokat vuruyor. O tokadı çocuğuna vurmuyor, İslam'a vuruyor. Çünkü o çocuk İslam'dan geldiğini zannedecektir ve babası annesi dindarsa ona ne hata yaparsa yapsın bunu İslam yaptırıyor zannedecektir. Bir de gönül kırıyorsun, hani sen Müslümandın, hani sen iyi bir karaktere sahiptin. İyi karakterli Müslüman, kadın döver mi? Çocuk döver mi? Hayvan döver mi? Asker döver mi? Talebe döver mi? Velhasıl canlı döver mi?"
Bilinçli Müslüman olmanın önemine değinen Şenlikoğlu,"Şimdi, bilinçli insan, her alanda bilincini gösteriyor. Öğretmen, talebelerin içinde bir talebeyi azarlıyorsa bu öğretmen, bilinçli Müslüman değildir. Neden? Talebelerin içinde azarlayan bir öğretmeni, öğrenci sevmez. Hiçbiri komünist öğretmen, talebelerinin içinde öbür talebeyi azarlamaz, Neden? Adamın gayesi var, gayesi talebeyi fethetmek. Kalbine girmek. Kalbine girmesi yetmiyor, o kalpte köşk yapmak. Allah'a şükür çok bilinçli dindar öğretmenlerimiz de var. Ben şunu gördüm: bir okula gittim konferans için, öğretmen 'salak salak bakmayın' diyor öğrencilere, hemen yönümü değiştirdim, öğretmeni bekledim dedim ki, öğrencisine salak diyen bir öğretmen öğrenci yetiştiremez. Çok yanlış yaptınız, gerçekten sizden bunu beklemiyordum. Lütfen, tavırlarınızı sıcaklaştırın." ifadelerini kullandı. (Abdurrahman Tetik, Emrah Deniz- İLKHA)