Riyad Makayev / Analiz
1989’da başlayan ve 2000’e kadar Sovyetler Birliği ve sonra da Rusya’nın yeniden toparlanma sürecinde oluşan boşlukla özgür bir ortamı yakalayan Kuzey Kafkasya halkları hızlıca İslam’a dönmeye başladılar. Hemen hemen tüm cumhuriyetlerde medreseler ve camiler açıldı. Halk desteğiyle başlayan bu uyanış zaman zaman bazı müdahaleler yaşansa da belli bir yol kat etti. Kafkas halkları hiç olmazsa gerçek İslam’ın ne olduğunu az da olsa öğrendi. Yıllarca sadece bazı törenlerde gördükleri duaların ne anlama geldiğini öğrendiler. İmam Şamil döneminde Kuzey Kafkasya’da kurulmuş olan bir devlet, Rusya tarafından tamamen silinmişti. Bölgedeki âlimlerin çoğu öldürülmüş sağ kalanlar ülkeleri terk etmek zorunda kalmışlardı. Hasretle bekledikleri özgürlüklerini yakalayan Kafkas halklarının ilk sarıldıkları şey koparıldıkları dinleri İslam olmuştu. Kafkas halklarını bir arada tutacak sistem de İslam’dan başkası değildi.

KAFKASYA’DAKİ UYANIŞ LİDERLERE İHTİYAÇ DUYUYOR
Rusya dağıldığı zaman Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan halkları, az da olsa İslam’dan haberdardı. Batıdaki cumhuriyetler ise tamamen İslam’dan mahrum kalmışlardı. Çeçenistan’da her ne kadar tam anlamıyla İslam’ı bilmeyip yaşamasalar da namazı orucu zekâtı bilen ve bunları devam ettiren, İslami usule göre cenazeyi defneden ve bunları bilen insanlar vardı. Uyanış sadece dini alanda değil ticari, kültürel ve sosyal alanda da başlamıştı. Kafkasya’nın hemen hemen her yerinde başlayan bu uyanış ve yükselişi gerçek anlamıyla ileriye götürecek lider, âlim ve bilim adamlarının olmayışı sürecin hızını düşürdü. Bu arada Rusya kendini toparlamaya başladı ve güç kazandı. Sonra yanı başındaki ciddi tehlikeyi görmeye başladı ve Kuzey Kafkasya’yı 2000 yılı itibariyle ciddi anlamda ele almaya başladı. Rusya’nın uyanışı iki faktörle ortaya çıktı. Birincisi; Putin’in iktidara gelmesi, ikincisi; Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerindeki iç farklılıklar. Bu sadece Kafkas halkların birlik ve beraberlik içinde olmadıklarından değil Rusya’nın müdahalesiyle de olduğunu unutmamak lazım.

RUSYA YANIBAŞINDA İSLAMİ BİRLİĞE İZİN VERİR MİYDİ?
Çeçenistan’da 1999’da yeniden başlayan savaş ve bu savaşın diğer cumhuriyetlere sıçramasıyla Rusya, dini, ticari ve kültürel alanlarda halka önderlik eden halkın sevgisini kazanmış halkın ileri gelenlerini yok etmeye başladı. Her türlü fitne ve olmayan terörist faaliyet suçlamalarıyla bu insanların halk arasındaki itibarlarını zedeleyerek gözden düşürdüler. Ve zamanla bunları halktan izole ettiler. Çoğu öldürüldü, sağ kalanlar cezaevine düştüler veya İmam Şamil dönemindeki gibi ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Putin ciddi hazırlık yapmıştı. Putin, Rusya’nın yanı başında bir de Hazar Havzasının hemen ortasında bir İslami Birliğe ve Kafkas Halklar Konfederasyonuna izin verecek kadar aptal bir lider değildi. Rusya güçlendi, kendini toparladı ve Sovyet döneminde KGB’nin hazırladığı din adamlarını yeniden sahaya sürdü. Çünkü onlar her zaman onlara sadık kalmak zorunda bırakılan insanlardı. Her ne kadar Kafkasya’daki müftüler, Rusya müftülüklerinden ayrı hareket ediyor olsa da Kafkasya’daki müftüler bir zamanlar özel seçilerek Rus istihbaratı KGB’nin kontrolü altındaki Taşkent medreselerinde yetiştirilmiş olan âlimlerdi. Devlete bağlı olarak çalışan ve dini propaganda yapan bu müftüler Kafkas halkları tarafından hain olarak görüldü. Bu sadece halkların söylemi değil bu müftülerin icraatlarına bakılarak ortaya çıkan acı gerçeklerdi. Kafkasya’daki müftülükler bile yolsuzluklarla kirlenmiştir. Cami yapmak için halktan toplanan veya Federal bütçeden ayrılan para kayboluyor ve camiler bir türlü yapılamıyordu. Hac döneminde hacca gidebilmek için rüşvetler veriliyor ve müftüler bunu açık açık yapıyorlardı.

HURAFELERLE İNSANLAR KANDIRILIYOR
Vaziyet oluşmuşken Rusya bölgede Müslümanları uyutacak, zulme karşı başkaldırıyı ortadan kaldıracak tasavvufa yönelik çalışmalara hız verdi. Tasavvufla yeni hurafeler ortaya çıkarmak ve insanları yönetmek, aksini iddia eden varsa Vahhabi damgası vurarak ortadan kaldırmak Rusya için artık sıradan bir hal almış. Artık Kafkasya’da gerçek İslam anlayışı yasak olacaktı ve oldu da. Tekkeler ve tekkeler arasında tavaflar normal hale geldi. İnsanlar hastaneden çok tekkeleri ziyaret eder oldu hastalanınca. Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan halkları geçmişten beri Müslüman olarak tanınır. Batı bölgelerindeki Kabardey, Balkar ve Karaçay gibi Çerkes cumhuriyetlerindeki Müslümanlar ise yeni Müslümanlar olarak bilinir. Bu durum 2005’e dek böyleydi. Yeni yeni Müslüman olan batı bölgelerinde insanlar gerçek anlamda İslam’ı yaşamak için uğraşıyor, ancak tasavvufla meşgul olan Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan’daki halkların ekseriyeti ise hurafelerle yaşıyor. Eski tasavvuf ile şimdiki tasavvuf birbirinden çok farklı. Eskiden tasavvufla din yaşatılmaya çalışılmıştı ama bugün ise tasavvufla din ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Ilımlı İslam veya kültürel İslam adı altında insanlar farklı yöne çekilmeye çalışılıyor.

İSLAMİ HAREKETLERİN ÖNÜ AÇIK
Bugün her ne kadar İslam’a karşı bölgede çalışma yapılıyorsa da yüce Allah kendi dinini savunacak ve yaşatacak ve yeni nesli yetiştirmekte muktedirdir. Yeni nesil artık o kadar aptal ve pasif kalmamaktadır. Bu hurafelerle mücadeleye yeni yeni başlayan İslami hareketler eskisi gibi Müslüman halkı kendilerinden uzaklaştıran söylemlerle değil, daha hikmetli davranarak müdahale etmeye başladılar. İlan edilen Kafkasya Emirliği ise Rusya için olmazsa olmaz bir bahane oldu. Diğer İslami hareketlerin içinde olan gençlere, bahanelerle zorluk çıkarılıyor. Genel olarak İslami bilgi seviyesi Kafkasya’da yükseldi, bunu kabul etmek lazım. Ancak müstakil bir dini hareket olarak ortaya çıkmak için zaman ve çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Rusya’nın milli ve dini siyaseti yok, hiç olmadı ve olmayacak da. Bundan dolayı Kuzey Kafkasya’da İslami hareketler büyüyecektir. Tabi bu yol izlenirken birey ve hareketlerin milliyetçilik tehlikesinden, istihbarat tarafından kurulan tuzaklara karşı dikkatli olunmalı ve kullanılmaya fırsat vermekten kaçınmaları gerekir.