Diyarbakır Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, son dönemde artış gösteren intihar vakalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İntihar vakalarının büyük kısmının iletişimsizlikten kaynaklandığını söyleyen Kula, ailelerin bu hususta daha fazla duyarlı olmaları gerektiğini vurguladı.

Kula, "İntiharın en önemli sebeplerinden birisi, kişinin içerisinde bulunmuş olduğu psikolojik durumdur. Yani biz bunu bazen fark edemeyebiliriz, bazen ihmal edebiliriz, bazen de ihmal etmeyip fark ederiz ama çözüm yolları bulamayız. Çünkü intihar edecek kişinin çevresindeki insanların da iletişim noktasında biraz ketum davrandıklarını görürsünüz. Gerek akrabaları gerek çevresindeki insanlarla ilgili olsun içine kapanıklık başlar. Konuları başkalarına açmaz. Sıkıntı üstüne sıkıntıya girmiş olabilir." dedi.

İslam ülkelerindeki intihar olaylarının en önemli sebebinin, Müslümanların dini anlamda birçok söylem ortaya koymalarına rağmen pratikte bunu uygulamamaları olduğunu anlatan Kula, herkesin çevresine karşı duyarlı olmasının önemine dikkat çekti.

"İntiharın en önemli sebebi iletişimsizliktir"

İntihara götüren en büyük sebeplerin başında iletişimsizliğin geldiğini ve buna yönelimi olduğundan şüphelenilen insanları anlayıp, dertlerine çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Kula, yüz kızartıcı suçların da intihara meylettirdiği bilgisini vererek, şunları söyledi:

"Birisi yüz kızartıcı bir suç işlediği zaman 'Anneme söylesem ayıp görür, toplum ayıp görür, arkadaşlarım ayıp görür. Ben bu ayıpla yaşayacağıma o zaman ne yapmam lazım? İntihar edeyim.' der. Sanki intiharı bir kurtuluş yolu gibi görüyor. Oysaki herkese şunu söylememiz lazım: İnsan ne kadar büyük hata yaparsa yapsın, bir Müslüman için dünyada karşılaşacağı en kötü şey intihardır. Yani beklenmedik günah işlenebilir veya beklenmedik kötü bir suç da işlenmiş olabilir ama bunların hiçbirisi intiharı gerektirmez. Bizim insanlara şunu söylememiz lazım: İnsanlar intihar ederek kurtuluşa ermiş olmaz. İntihar eden insanlar yaşam mücadelesinden kaçmış insanlardır. Yani yaşamayı becermemiş, kaçmış insanlardır. Bu insanların gerçekten hem bu dünyada hem de ahirette anılmaya değer bir kişi olmadıklarını söylememiz gerekiyor."

Ebeveynlerin, çocuklarında intihar eğilimi hissettiklerinde onlarla oturup, sıkıntılarını gidermeleri için uğraşmaları gerektiğini söyleyen Kula, televizyonlardaki film ve dizilerin de bunu tetikleyebildiğinin altını çizdi.

"İntihar yüz kızartıcı bir suçtur"

Duygusu ön planda olan insanların intihara en meyilli kişiler olduğunu belirten Kula, "İntihar vakalarında şunu görüyoruz: İnsan hayatında bazı evreler vardır. 9 yaşına kadarki evresi taklittir, anne ve babayı taklit eder. Öğretmenimizi, komşumuzu veya gördüğümüz, sözüyle ve davranışıyla hoşumuza giden insanları taklit ederiz. 9 yaşından itibaren duygu ile akıl birbiriyle yarışmaya başlar. Erkekse erkek olduğunu, kız ise kız olduğunu fark eder. 9-12 yaş karmaşa dönemidir. 12 yaşına geldiği andan itibaren artık duygu ön plandadır. Kız veya erkek olsun aklıyla beraber duygusuyla hareket eder. Duygusuyla hareket eden insanlar anidirler, acelecidirler, kararlarında değişkendirler ve kandırılması en kolay kesimdir. Hatalara düşürülmesi en kolay kesimdir. Hatalarını telafi etme noktasında en aciz kesimdir. Hem hataya kolay düşebilirler hem de hataların çözümü noktasında en aciz kesimdir. Onun için intihar yüz kızartıcı bir suçtur ve daha çok ergenlik döneminde ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.

"Anne babanın örf ve adetleri biraz esnetmesi gerekir"

Ebeveynlerin, örf ve adetleri biraz esnetmeleri gerektiğini anlatan Kula, "17-18 yaşlarındaki genç kızlarımızın intihar oranları bizim ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazladır. Anne babanın örf ve adetleri biraz esnetmesi gerekir. Şu açıdan gerekiyor: İnsan hata yapabilir. Çok dindar aileyi düşünün, çocukları en küçük bir şekilde harama, ahlaksız bir işe girmemiş. Bu aile içerisinde çocuk hata yaptığı zaman toparlayamıyor kendisini. Özellikle dizilerde ve filmlerde intihar sahnelerini de yok etmek gerekiyor." şeklinde konuştu.

Anne ve babaların, çocuklarının her hareketini izlemeleri gerektiğini dile getiren Kula, modernitenin ve modern hayatın, insanların sorunlarını çözemediğine değindi.

"Modern hayat bizi insanlardan uzaklaştırdı"

Toplumu birbirinden uzaklaştıran modern hayat nedeniyle insani ilişkilerin zayıfladığını ve hal hatır sorulmayan duruma gelindiğini sözlerine ekleyen Kula, "Yarın çok pişman oluruz. Elimizdeki bu imkânları birbirimizi daha iyi anlamak yerine maalesef bireysel tatmin içerisinde gidiyoruz. Akraba, arkadaş ziyareti yok denecek derecededir. Akşam evlerde sohbet olmuyor. Biz daha kendi anne babamızı sormuyoruz, bu mutluluk getirmiyor. İslam dünyasında son dönemlerdeki sürekli savaş, bu gençleri maalesef çıkmaz bir yola götürüyor. Bunun da gerçekten çözümlenmesi gerekiyor. Her şey savaş üzerinde kurgulanmış. Buradan sağlam nesil çıkmaz. 24 yaşından küçük çocukların hepsi savaşı, adam öldürmeyi oyuncak olarak görüyor ve davranışların bir parçası haline getiriyor. Ailelerin bundan sakınması gerekiyor." dedi. (Abdurrahman Tetik, Emrah Deniz - İLKHA)