Havaların ısınmasıyla birlikte yaylalara çıkan konargöçerler, havalar soğumaya yüz tutunca ovalara inmeye başladılar. Yorulmak bilmeden zor şartlar altında yolculuklarına devam eden konargöçerler, hayatlarından memnun olmadıklarını belirtiyorlar.
Batman'ın Kozluk (Hazo) ilçesinden geçen konargöçerler, yayla dönüşü yaşadıkları zorlu yolculuğu anlattılar.
Bir aydan fazladır yolda olduklarını ve bin bir türlü sıkıntıyla karşılaştıklarını söyleyen Abdülhamit Toprak, "Ağrı Patnos'tan Tatvan'a geldik. Tatvan'dan da Bitlis'e geldik ama bizi buradan Mereto Dağı'na çevirdiler. Gece orada kalırken o kadar soğuktu ki neredeyse buz tutuyorduk. Bir aydan fazladır yoldayız, rezillik çekiyoruz. Gece gündüz yoldayız. Hayvanlarımız aç, çok eziyet çekiyoruz. Devletin bize destek vermesi gerekir." dedi.
"Arkadaşımızın 540 koyunu telef oldu"
Yayla dönüşü çektikleri sıkıntıları dile getiren Faik Demir, şunları söyledi: "Biz Ağrı'dan yola çıktık ancak korucular ve köylüler bize çok haksızlık ettiler. Hangi köye yaklaştığımızda bizi kovuyorlardı. Nazuke suyuna geldik, orada bir arkadaşımızın koyunları üst üste yığıldı. 540 koyunu telef oldu. Oradan yola girdik, Kanireş Dağına ve sonra Muş Ovası'na geldik. Sonrasında Bitlis'e geldik, korucu ve askerler bizi geri çevirdiler. 'Yasaktır, bir kez daha Muş'a dönüp gitmeniz gerekiyor. Çünkü oranın geçişi serbesttir.' dediler. Yola girip, Mereto Dağı'na geldik. Allah o dağı kurtlara dahi göstermesin. Hepsi taştı ve koyunlarımız mahvoldu. Biz aç kaldık, koyunlarımız aç ve susuz kaldı. 11 gündür dağlardan geliyoruz. Nereden geçeceğimizi de bilmiyoruz. Bugün 12 gündür Kozluk'a yetiştik."
"150 bin TL oturma parası veriyoruz"
Et ithalatının kendilerine olumsuz etkisinin fazla olduğuna değinen Demir, "Hükümet, eti dışarıdan alınca etkisi bize çok oluyor. Bu kadar eziyet görüyoruz, hayvanlarla ilgileniyoruz ama para etmiyor, fiyatı düşüyor. Yabancınınki para tutuyor fakat bizimki yerli olduğu halde para tutmuyor. Yabancınınki hastalıklıdır, bizimkiler ise sağlamdır. Devletimizin böyle işi yapmaması gerekir. Bize destek verip, yardım etmelerini istiyoruz. Gidiyoruz Süphan Dağı'na, 100 bin TL oturma parası veriyoruz. Kızıltepe'ye gidiyoruz, orada da 150 bin TL veriyoruz. Hayvanların yiyeceklerini de alıyoruz, işin içinden çıkamıyoruz. Kâr ile zararımız birbirinden çıkmıyor. Bu iş olmasa başka iş de bizden gelmiyor. Ne sigortamız var ne bir şey. Biz çok zorluk çekiyoruz ve devletimizden bize yardım etmesini istiyoruz. Perişanız ve durumumuz iyi değil. Can güvenliğimiz de yok." ifadelerini kullandı.
"Birinin elimizden tutup 'Gelin çöpçü olun' demesini istiyoruz"
Hayvanlarının sağlıklı olabilmesi için yazın yaylalara çıktıklarını ve kışın da ovalara indiklerini belirten Demir, "Sonbahar mevsimi soğuk bir mevsimdir. Yaylalarda soğukluk başladı. Geceleri buz tutuyorduk. Biz de ovalara, sıcak yerlere inmeye mecburuz. Nisana kadar orada kalacağız. Nisanda bir kez daha yolumuzu yaylaya çevireceğiz ki hayvanlarımız cılız ve hastalıklı olmasın. Yazın yaylalara çıkıyoruz, kışın ovalara iniyoruz. Yılın 12 ayı işimiz budur. Perişan bir vaziyetteyiz. Yarın öbür gün bunlar doğuracak, kuzulara süt vereceğiz. Geceleri eşek sırtında, yerleri dar olduğundan havasızlıktan ölüyorlar. 20-30'a vardıkları zaman patronumuzdan araç isteyip, onları çadırlara gönderiyoruz. Yani hayatımız hayat değil. İstiyoruz ki Türkiye'de biri elimizden tutsun ve 'Gelin çöpçü olun.' desin. Ölene kadar bununla mı uğraşacağız? Ölene kadar işimiz bu değil. Biz de Türkiye'nin vatandaşıyız. İşimizden memnun değiliz." şeklinde konuştu.
"Kurdun mu hırsızın mı nöbetini tutacaksın?"
Dağlarda tehlikede olduklarını sözlerine ekleyen Demir, "Hırsız var, kurt var. Kurdun mu hırsızın mı nöbetini tutacaksın? Silah da yok. Bir parça ekmek ve peynir, bir de biraz koyun sütü olsa içiyoruz. Bunlar olmasa hiçbir şey de yemiyoruz. Sabah, öğle, akşam ekmek ve peynir yiyoruz. Ne zaman ki koyunları çadırlara bıraktık o zaman ne yapılsa onu yiyoruz." dedi. (Muhammed Said Aksoy - İLKHA)