Gaziantep'te 11 yaşında başladığı terziliği 71 yıldır severek sürdüren Mehmet Kaya (82), ilerlemiş yaşına rağmen ömrünü adadığı mesleğini bırakamıyor. Bu meslekten elde ettiği gelirle 5 çocuğunu üniversitede okutarak meslek sahibi yapan Kaya, ilerlemiş yaşına rağmen çalışmasıyla çevresindekilerin takdirini kazanıyor.
Gelişen hazır giyim sektörünün mesleğine olan rağbeti azaltmasına rağmen 18 metrekarelik dükkânını her sabah erken saatte açıp, makinesinin başına geçen Kaya, mesleğini çok sevdiğini ve imkânı elverdiği sürece çalışmaya devam edeceğini belirtti.
Yıllarını verdiği terziliği hiçbir çocuğuna öğretmediğini ve babası kendisini okula göndermediği için 3'ü kız toplam 5 çocuğunu bu meslekle okuttuğunu anlatan Kaya, çocuklarının hepsinin memur olduğunu ifade etti.
Kaya, "Ben bu mesleğe 1946 yılında başladım. O dönem çırak olarak terzilikte işe başladım. Alaybey Camisi'nin önünde terzi dükkânları vardı. Ben Alaybey Camisi'nde Kur'an-ı Kerim dersi alırdım. Bana ders veren hocam babama, beni bir mesleğe koymasını tavsiye etti. Caminin hemen önünde terziler vardı. Babam da beni bir terzinin yanına götürdü. Hem camiye Kur'an-ı Kerim dersi almaya giderdim hem de terzide çalışırdım." dedi.
"Doktora diktiğim gömlek beğenilince 'gömlekçi ustası' olarak tanındım"
1970 yılında bir doktora diktiği gömlek ile kentte tanınmaya başladığını ve terzi dükkânını kapatarak gömlek konfeksiyonculuğuna döndüğünü bildiren Kaya, şunları söyledi: "4 sene çırak olarak çalıştım. 4 sene sonra kalfa oldum. Yine bu semtte bir ustanın yanında 1950 yılından 1957 yılına kadar da kalfa olarak çalıştım. 1957 yılında askere gittim. 1959 yılında da askerden geldim. Ondan sonra kendi iş yerimi açtım. Bir süre bu şekilde terzi olarak çalıştım. Sonra 1970 yılında bayan gömlek konfeksiyonu dükkânı açtım. Antep'te bir gömlekçi vardı, dükkânı bana devretti. Bana 'Gömlekçilik yap.' dediler. Ben gömlekçiliği bilmiyordum. Gömlekçiliğe başladım. Bu meslekte yavaş yavaş yükseldim. Bir doktor vardı. Ona bir gömlek diktim, çok beğendi. Ondan sonra Gaziantep'te 'gömlekçi ustası' olarak tanındım."
"O dönemlerde hazır giyim diye bir şey yoktu"
Terziliğin çok zor ve incelik isteyen bir meslek olduğunu dile getiren Kaya, "O dönemlerde hazır giyim diye bir şey yoktu. 1950'li yıllara kadar herkes şalvar giyerdi. Şalvar diken terziler vardı. Ama biz diğer terzilerdendik. Ondan sonra şalvarlar yavaş yavaş kalkınca bu diğer terziler tanındı. Şalvar giyen kalmadı. Herkes pantolon giymeye başladı. Pantolon ve gömlek dikmek kolaydır. Şalvar ustalık istiyor. Fakat biz de zamanla arz ve talebe göre çalışmaya başladık. Bu şekilde meslekte bir mevkie geldik." ifadelerini kullandı.
"İhtilalden sonra iş yerimi kapatmak zorunda kaldım"
Kaya, 1960 darbesinin tanığı olduğuna değinerek, "Darbeden sonra Adnan Menderes'i idam ettiler. Menderes'i idam ettikten sonra işlerimiz durdu. Ondan sonra bayağı sıkıntılar yaşamaya başladık. O dönem terzilik durdu. Kimse bir şey diktirmiyordu, insanlar alışveriş yapamıyordu. İhtilal oldu diye insanlar ne olacağını bilmiyordu. Bundan dolayı bizim işlerimiz de durdu. Ondan sonra ben de iş yerimi kapatmak zorunda kaldım. Bir ustanın yanında bir süre işçi olarak çalıştım. Daha sonra tekrar dükkân açtım. O günden beri çalışıyorum. Yaşım 82 oldu. Artık çalışma gücümüz bitti." şeklinde konuştu.
"Ne zaman bir okulun önünden geçsem okumadığım için çok sızlanırım"
Okul okuyamamanın acısını yaşayan Kaya, ne zaman bir okulun önünden geçse okuyamadığı için çok sızlandığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "Bu meslekle 3 kız, 2 erkek olmak üzere 5 çocuk büyüttüm. Hiçbirini terzi yapmadım. Hepsi de yüksek tahsilli memur oldu. Kimi öğretmen, kimi mühendis, kimi doktor oldu. Aynı şekilde çocuklarımın eşleri de memur. Ben hiçbir çocuğuma kendi mesleğimi yaptırmadım. Hepsini de okuttum. Ben küçüktüm, babam beni ilkokula bile göndermedi. 82 yaşındayım ama ben şimdi ne zaman bir okulun önünden geçsem okumadım diye çok sızlanırım. Babam beni okula göndermedi, mesleğe gönderdi. Ben de onun için çocuklarımı okuttum."
"Bir ihtiyacım yok ama mesleğimi terk etmek bana çok zor geliyor"
Ömrünü adadığı mesleğini severek sürdürdüğünü ve maddi durumu iyi olmasına rağmen işini bırakamadığını anlatan Kaya, "Ben bu mesleğimi çok severim. Terziydim, şimdi gömlek yapıyorum. Terzilikten gömlekçiliğe dönüştüğüm için benim gömleklerim meşhurdur. Terzilik her şeyin temelidir. Ben terziliğin her dalında çalıştım. Bu alanda aklına ne gelirse her şeyi dikerdim. Mesleğimi çok seviyorum. Benim bir ihtiyacım yok. Fakat mesleğimi terk etmek de bana çok zor geliyor. Çünkü arkadaşlarım geliyor, beni ziyaret ediyor. Sürekli müşterilerim geliyor, müşterilerimi bırakamıyorum. Çalışmak bana zevk veriyor. Bir ihtiyacım yok ama mesleğimi terk etmek bana çok zor geliyor. Evim, arabam, her türlü gelirim var ama yine de çalışmayı seviyorum." dedi.
"Evde oturmak zor, burada ne kadar ağır iş de olsa bir meşguliyet oluyor"
Son olarak Kaya, "Eğer ben dükkâna gelmesem ve 3 ay evde kalsam çok değişik bir durum olur. Çünkü evde kalmak hiç hoş değil. Dükkâna gelince eşim ve dostum geliyor. Küçük çapta da olsa bir şeyler yapıyorum. Bana bir meşguliyet oluyor. Sabahleyin kalktığında gidecek bir yerin olmadığı zaman sıkılırsın. Ben kahveye gitmeyi ve oyun oynamayı sevmem. Benim bu tür şeylere de hevesim yok. Ben evde otursam benim için kötü olur. Evde oturmak zor. Burada ne kadar ağır iş de olsa bir meşguliyet oluyor ve insan huzur buluyor." ifadelerini kullandı.
Terzi Kaya'nın müşterilerinden Mehmet Ertütüncü de "Kendisi bir türlü bu mesleği bırakamıyor. Hem biz müşterileri için hem de kendisi için mesleğini sürdürüyor. Mesleğini seven bir adam, sanatkâr bir usta. 20 yıldır kendisini tanıyorum. Sürekli kendisine gelirim çünkü işini devamlı sağlam yapıyor." şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)