HÜDA PAR İktisat Başkanlığı tarafından yayımlanan açıklamada, son dönemde artan vergiler, gelir ve yaşam koşullarındaki adaletsizlik, ekonomiyi yakından etkiyecek Habur Sınır Kapısının kapatılması durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.

"İktisadi alanda esnaf, tüccar ve sanayicinin sıkıntıları reel piyasada artarak devam ediyor." denilen açıklamada, "Halk bu sıkıntılara köklü reformlarla desteklenmiş çözüm planları beklerken, yüzde 40 MTV artışı ile karşılaştı. MTV'ye getirilen yüzde 40'lık zam, toplumda infiale neden oldu. Ülke ekonomisi, halkın içinde bulunduğu durum bu zammı kaldırabilmeye elverişli değildir. Bu, aynı zamanda OVP (Orta Vadeli Plan)'daki hedeflere ulaşmaya da engeldir. Devletin iktisadi kaynağı emmesinin doğrudan ve dolaylı etkileri, makroekonomik hedeflere ulaşmayı engelleyecektir." diye belirtildi.

Vergi artışını milli savunma ile irtibatlandırılmasının hata ve beceriksizliklerinin üzerini örtmek olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Bu zammın savunma sanayiini finanse etmek için olduğu şeklindeki toplumu teskin amaçlı izahların da herhangi bir karşılığı yoktur. Bu vergi artışı bir yönüyle avantajdır şeklindeki beyanlar ise ciddiyet ve sorumlulukla bağdaşmamaktadır. Toplumda büyük tepkiye sebep olan bu vergi artışını milli savunma ile irtibatlandırmak, hata ve beceriksizliklerinin üzerini örtmek için insanların hassasiyetlerini tehlikeli bir şekilde yükseltip alet olarak kullanmaktır."

"İsraf ve yolsuzluk kamuyu sarmış bulunmaktadır"

Uygulanacak MTV zammının geri alınmasının, adalet ve hakkaniyet çerçevesinde iktisadi kararlar verilmesi gerektiğinin altının çizildiği açıklamanın devamında, şunlar belirtildi:

"İsraf ve yolsuzluk kamuyu sarmış bulunmaktadır. Bunlara köklü çözümler bulunacağına, halkı ödeme kabiliyetini aşan vergi ve zamlarla baş başa bırakmak ne derece hakkaniyete uygundur? Taşıt sahibi olmanın artık lüks olmaktan çıktığı günümüzde, taşıtlara getirilen vergiler aslında temel bir ihtiyacı aşırı vergilendirme ile ulaşılmaz kılmaktır. Parti olarak, bu zammın geri alınmasını ve her türlü iktisadi karar almada adalet ve hakkaniyet ölçülerine riayet edilmesini talep ediyoruz."

"Habur kapatılırsa başta iktisadi olmak üzere olumsuz büyük siyasi ve sosyal sonuçlar doğuracaktır"

Habur Sınır Kapısını Kapatmanın ekonomik sorunların yanı sıra büyük siyasi ve sosyolojik sorunlar da doğuracağına dikkat çekilen açıklamada şu uyarılarda bulunuldu:

"IKBY 'de gerçekleştirilen referandumun sebep olduğu gerginliğin iktisadi yönü halkı ciddi bir şekilde tedirgin etmektedir. Habur Sınır Kapısı Türkiye'nin kapasitesi en yüksek sınır kapısıdır. Türkiye'nin ihracatının önemli bir kısmı bu kapıdan yapılmaktadır. Referandumdan dolayı bu kapının kapatılacağı yönündeki en yetkili ağızlardan çıkan beyanlar başta bölge halkı olmak üzere halkın bütün kesimlerini endişelendirmektedir. Türkiye'nin her tarafından ama özellikle Doğu ve Güneydoğudan Habur Sınır Kapısı üzerinden Irak'a ihracat yapılmaktadır. Eğer bu kapı kapatılırsa başta iktisadi olmak üzere olumsuz büyük siyasi ve sosyal sonuçlar doğuracaktır. İstihdamı ve refahı olumsuz etkileyeceği gibi göç ve ona bağlı çeşitli sorunları da tetikleyecektir."

"Irak Kürdistan Bölge Yönetimi ile ticaretin tamamen kesilmesinin izahı hiçbir şekilde mümkün değildir"

"Hiç kimsenin bu halka, 1990'ların güvenlikçi politikalarının sebep olduğu ve adeta bir nesli yitirdiğimiz yakın geçmişin olumsuz sonuçlarına benzer sonuçları yaşatmaya hakkı yoktur." İfadelerinin kullanıldığı açıklamada, şu değerlendirme yapıldı:

"Kapı kapatmaktan bahsedenlerin, bulundukları yerden halkın sıkıntılarını görmedikleri anlaşılmaktadır. Halkın iktisadi kazanımlarını berhava edecek teşebbüslerden uzak durulmalıdır. Barış ve huzura hizmet etmeyen, bilakis sorun büyüten girişimlerden kaçınılmalıdır. Ülkenin kaynaklarından en az nasiplenen, gelir dağılımda en mahrum, sanayileşmesi geri kalmış, her iki gençten birinin işsiz olduğu bölgemiz için ticaretin can damarı niteliğindeki kapıyı kapatmak hiç kabul edilemez. Mavi Marmara saldırısından sonra bile siyonist terör şebekesi ile ticaret yapmaya devam edilmiş ve hatta artırılmışken Habur sınır kapısının kapatılması ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ticaretin tamamen kesilmesinin izahı hiçbir şekilde mümkün değildir. Ümit ediyoruz ki, hamaset ve öfkeye teslim olunmadan akl-ı selim ile hareket edilecektir. Ülkenin karşı karşıya kaldığı bütün sorunlarda olduğu gibi bugün de mesuliyetimizin bilincinde olarak, sorumluluk makamındakileri yanlıştan dönmeye, makul olana ve itidale davet ediyoruz."

Gelir ve yaşam koşullarında adaletsizliğin olduğuna da dikkat çekilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

"Son yayınlanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması anketi, gelir dağılımındaki bozukluk ve adaletsizliğin giderilemediğini, durumun daha da kötüleştiğini bir kez daha gösterdi. Gelir dağılımında gittikçe kötüleşen durum, ülkemizin en önemli sorunlarındandır. En yüksek gelire sahip kesimin gelirden gün geçtikçe daha fazla pay alması, yoksul kesimin ise gelirden ve refahtan hak ettiği payı alamaması, büyük sorunlara potansiyel teşkil etmektedir. Türkiye'de yoksulluğun ve ülke kaynaklarından mahrumiyetin Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere özellikle bazı bölgelerde temerküz etmesi, yıllardır bu konunun çözümü konusunda herhangi bir ilerlemenin kaydedilememesi siyasi otoritelerin başarısızlıklarıdır. Her türlü iktisadi kaynağın varlığına rağmen bu bölgelerin yoksulluk ve sefaletle anılmaları kabul edilecek bir durum değildir. Âdeta 'yapışan yoksulluk' durumu söz konusudur. Bu bölgelerin hak ettikleri gelir ve refah düzeyine kavuşmaları için çok daha gerçekçi adım ve politikalara ihtiyaç vardır. Aksi halde, gelecekte bunu telafi etmek daha zor olacaktır. HÜDA PAR olarak bu konunun ehemmiyetini dile getiriyor, bu konu ile ilgili olarak yakın, orta ve uzun vade iktisadi, sosyal ve tamamlayıcı bütün alanlarda politika ve planların toplumla paylaşılmasını ve uygulamaya konulmasını bekliyor ve talep ediyoruz." (Fırat Arslan - İLKHA)