Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ve Türkiye Kardeşlik Birliği tarafından "Kampüsten Kardeşliğe Bakış" paneli düzenlendi. Panele, Malatya, Şanlıurfa, Batman, Muş ve Adıyaman'da bulunan üniversitelerde görev yapan rektörler katıldı.

GAÜN Mâvera Kongre ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen kardeşlik paneli Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Panelde konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, tarih boyunca bu bölgede savaşların hiç eksik olmadığını söyledi.

 "Biz bir ada ülkesi değiliz, medeniyetlerin kurulduğu ve bir çok yapının tarih boyunca hakim olmaya çalıştığı bir coğrafyadayız" diyerek konuşmasına başlayan Gür, "Bizim zenginliğimiz, kaderimiz ve zorluklarımız var. Tarih boyunca bu bölgede savaşlar hiç eksik olmadı. Her şeye rağmen savaşın en zor zamanlarında bile medeniyetler hep burada kurulmuş. Medeniyetin, insanlığın tarihi burada olduğu için burada savaşlar yürütülüyor, o yüzden de biz etrafımızdaki coğrafyada birçok problemlerle karşı karşıya kalıyoruz." dedi.

Öğrencilere seslenen Gür, "Lütfen dikkat edelim, eğer oyunların farkındaysak buna karşı mücadelenin en iyi yolu önce birlikteliktir. Birlik olmak demek tek düşünce demek değildir. Farklı düşüncelerle bir arada yaşamaktır. Uluslararası alanda bizi dize getiremeyenler, kendi içimizden çıkmış gibi göstererek farklı din algıları üzerinden ve sömürgeci yapı üzerinden ihanet şebekeleri kurdular ve bunlar öyle bir ihanete kalkıştılar ki, coğrafyamızda onanmayan yaralar açtılar. FETÖ yapısı çok büyük travmalar açtı. Her şerde bir hayır vardır ama bu noktada iki tane hayrı görmezlikten gelmeyelim. Birincisi, içimizdeki ihanet şebekelerinin neler yapabileceğini, nasıl canileşebileceklerini ve nasıl bir ihanetin tohumlarını ekebileceklerini gördük. Vatan, millet dedikleri halde nasıl satabileceklerini gördük. Bunu anlamak kolay değildi, gözleri dönerken, meclisi bombalamayı, kendi evlatlarını uçaklarla bombalamayı nasıl canice yapabildiklerini milletçe gördük. Keşke bunları yaşamamış olsaydık ama yaşadık ve millette ne yapacağına çok iyi karar verdi. İkinci olarak da bu yapı kendi dışında başka fikirleri tanımadığı için sadece kendi dünyası etrafında dönüyordu, benden ve öteki diye. Fitne kabiliyeti o kadar yüksekti ki, kendi dışındaki farklı fikirlerin hepsini birbirine düşman gösteriyordu. Sadece kendisiyle ilişki kuranlar her zaman iyiydi, kendi dışındakiler değildi ve ilişki kuramazdı. İşte bu yapının bize bıraktığı bütün travmaların ötesinde bu yapı devreden çıkınca biz farklı fikirlerle konuşmayı öğrendik."ifadelerini kullandı.

"İslam gençlerin omuzlarında yükseldi"

İslam'ın gençlerin omuzlarında yükseldiğinin altını çizen Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat da, gençliğin değişimin ve dinamizmin sembolü, yaşlılığın ise statükonun sembolü olarak İslamiyet dönemlerinde ortaya çıktığını aktardı.

Polat, "Hz. Peygamber bundan dolayı çok kınanmıştı. Çoluk, çocukla ve gençlerle oturup, kalkıyordu. 'Sohbetlerimize gençleri getiriyor' gibi eleştirilere maruz kalmıştı. Hz. Peygamber o gençlerde umut ışığını görmüştü. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Dinamizmi, ruhu olan, seyyah, hareketli bir gençlik oluşturmak nasıl olabilmişti? Hz. Peygamber böyle bir gençliği nasıl oluşturabilmişti? Bu gençliğin sürekliliğini nasıl temin edebilmişti? İslam toplumunda ülküsü ve idari olan bir toplum, bir gençlik oluşturma yönünde Hz. Peygamberin verdiği mesajlarla da biz aslında dinamik bir gençlik oluşturabildik."şeklinde konuştu.

"Bilgi güçtür, bilgisizlik güçsüzlüktür"

Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Erkan da, "Mehmet Akif'in millet kavramı öyle bir milletmişiz ki medeniyeti, İslamiyeti göstermişiz. Bizim aramızda kavmiyetçilik tefrikasını sokan ve bizi sürekli küçük küçük parçalara ayırıp bölüp yutmak isteyenler var. Sizden şunu rica ediyorum okuyun. Bilgi güçtür, bilgisizlik güçsüzlüktür. Ancak buralarda bilgiyi edinip ve bunu güce çevirebilirsiniz. Birlik beraberlik gücünü de iyi kullanın. 80 milyon için değil bunu 3 milyar insan için kullanın. Sadece burada birlik beraberlik değil, aynı zamanda Arakan'ın da, Somali'nin de bize ihtiyacı var."diye konuştu.

Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş ise konuşmasında, 15 Temmuz gecesi bu milletin Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla ve Çerkeziyle çok büyük bir millet olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:

 "Bizim gençlerimiz tankın önüne yatabiliyorlar. Bir doktor düşünün bir tankın altından kalkıyor öbür tankın altına yatıyor. Bu büyük bir iman kuvvetiyle açıklanır. Vatan sevgisi imandan gelir. 15 Temmuz da bunu gördük. Bu memlekette tankın altına yatabilen insanlarımız var. İnşallah Allah'ın izniyle de millet olarak bizlere bir şey olmaz. 15 Temmuz akşamı, herkes birlik beraberlik içinde Çanakkale ruhu sanki canlanmıştı orada. Peki, bu noktaya nasıl geldik? Aklını, fikrini kiraya veren insanların yüzünden geldik. Aklı, vicdanı hür insanlar değiller."

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, öğrencilere tavsiyelerde bulunarak, iyi bir eğitim almaları için önerilerde bulundu.

Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın ise, eğitim sistemindeki eksikliklere rağmen kaliteli öğrencinin çok iyi yetişeceğine işaret etti.

Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü, genel itibariyle günlük olaylara kendi kendimizi çok kaptırıp yapmamız gereken işlerimizi ve istikametimizi unuttuğumuzu dile getirdi.

Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) Genel Başkanı Sait Ali Arslan da, Gaziantep Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen panelin amacı hakkında bilgiler verdi.

Yrd. Doç. Dr. Bilal Çıplak'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin sonunda panelistler öğrencilerin sorularını yanıtladı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)