Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz.
Analizimize başlamadan önce bölgeye bir kuşbakışıyla göz atalım. Bölge ekonomik açıdan petrol ve doğalgazaçısından zengin bir bölge. Irak merkez hükümetinin kontrolünü kaybettiği ama dış güçlerin devamlı üzerinde durduğu bir bölge. Bölge sadece Kürt toplumu değil Araplar, Kürtler, Türkmenler, Ezidiler, Keldaniler, Süryaniler ve diğer toplumsal grupları da barındırmaktadır. Ayrıca, bölge din açısından da epey karışık bir bölge, sünni, şia, Hıristiyan ve mecusiler bulunmaktadır. Siyasi açıdan da epey karışık bir bölge. Demokrasi isteyen, İslam devleti isteyen, sosyalist bir devlet isteyen bir sürü parti ve örgüt barındırıyor. Daha önemlisi farklı anlayışlara sahip bir sürü silahlı grup bölgede epey etkin. Örneğin, Türkiye`nin terör örgütü olarak gördüğü tüm gruplar Kuzey Irak`ta bulunmaktadırDEAŞ, PKK, PYD-YPG. Ayrıca, Araplarda olduğu gibi kabile ve aşiret yapısına sahip bir bölge. Büyük devletlerin senelerce gayri resmi işlerde bir karargâh olarak kullandığı bir bölgedir Kuzey Irak. En önemli özelliği ise bölge aşiretler arasında paylaşılan yetkiler ve varılan anlaşmalar üzerinden yönetiliyor olmasıdır. Ayrıca kırılgan bir siyasete ve anlaşmalara sahip bir bölge. Irak ve Türkiye tarafından siyasi ve ekonomik ambargo uygulanırsa ortaçağa dönmesi an meselesi olan bir bölge. Evet, şimdi bakalım bu referandumdan sonra neler yaşanabilir.
IKBY`nın bağımsızlık referandumu“Evet” veya “Hayır” lamı sonuçlanacak çok önemlidir. Türkiye`ninMGK bildirisinde IKBY'nin referandum kararı almasına ilişkin, "Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar." dedi. Bu Türkiye`nin resmi görüşü ve resmi siyasetidir. Ancak, bir de gayri resmi siyaseti de vardır. Türkiye kendi güvenliğini ve menfaatini düşünmek zorundadır. Resmi olarak Türkiye pek ciddi kararlar almadı ama gayri resmi ne yapacağını hep birlikte göreceğiz. Irak kendi toprak bütünlüğünü korumak adına harekete geçebilir. Ancak, Irak`ın tek başına Barzani ile baş edemeyeceği gayet iyi bilinir. Dolaysıyla, ilk İran buna destek verebilir. Sünni ve Şia çatışmalarını isteyen Batı bunlara gayri resmi olarak destek sağlar. Çünkü bugünlere kadar Türkiye, İngiltere, ABD tarafından askeri eğitimden geçirilen Peşmergelere karşı savaşmak için Bağdat`a ciddi silahlar gerekecektir. ABD, Rusya ve AB bu fırsatı kaçırmaz. Hatta iki tarafa bile silah satar. Rusya resmi olarak Kuzey Suriye`de PYD`yi desteklemiyor ama, gayri resmi olarak militanlarını eğitiyor ve silah satıyor. Dolayısıyla, resmi olarak Irak`ın meşru hakkı olan toprak bütünlüğünü korumaya destek verdikleri gibi gayri resmi olarak Peşmergelere silah satarlar. Bölgede bulunan diğer gruplar ise “EVET” çıkarsa harekete geçer. Sakin-sakin kenarda bekleyerek Barzani`ye Bağımsız Kürdistan`ın Başkanı olmaya müsaade etmezler. Aşiretler arasında kargaşa ve yetki kavgası patlak verir. Çünkü, bölgede ABD, Rusya, İngiltere, Türkiye, İran, Almanya Fransa ve bir çok devletin istihbarat örgütleri at koşturuyor. Sonra devreye BM, BMGK, İnsan Hakları Örgütleri girer ve bölgedeki problemi uluslar arası teröre çevirir. ABD, Barzani`nin referandumuna resmi olarak karşı çıkarken, gayri resmi olarak bölgeye dolar akıtıyor.
İkinci kademe, Kuzey Suriye`deki ve İran`daki Kürtleri Kuzey Irak`taki Kürtlere sahip çıkma adına harekete geçirmek olacaktır. Böylece Türkiye, İran, Suriye ve Irak`ıbölgedeki Kürtlere karşı savaşa zorlayacaklar. Uzun sürecek olan bu oyunda ABD, İsrail, Rusya, AB, BM müdahale etmek mecburiyetinde olacak. Bunların müdahale ettiği meselelerin nasıl çözüldüğünü biz gayet iyi biliyoruz. Neticesinde bölgede güçlenen İslam ümmetinin son kalesi Türkiye zayıf düşürülecektir ve İsrail bölgede at koşturmaya başlayacaktır.Dolayısıyla, Türkiye bölgede çok ince siyaseti yürütmek zorundadır. Çünkü, bu referandum bölgede sadece bir “Bağımsız Kürt Devleti” kurmak ile sonuçlanacak bir referandum değildir.