Tarih boyunca insanoğlunun en fazla tercih ettiği madenlerden biri olan ve bir döneme de adını veren bakır, şimdilerde ise daha çok işleme yoluyla çeşitli süs eşyası olarak kullanılıyor. Gaziantep'in tarihini, kültürünü ve sanatını simgeleyen bakırcılık mesleğinin tamamen unutulmaması için ilerlemiş yaşlarına rağmen ellerinden çekişlerini düşürmeyen bakır ustaları, mesleklerinin ayakta kalması için mücadele veriyor.
Teknoloji ve endüstrisinin gelişmesiyle birlikte birçok meslek yok olmayla yüz yüze kalırken, bakırcılık mesleği de bu meslekler arasında yer alıyor. Bir zamanlar halkın temel ihtiyaçlarını karşılayan el emeği göz nuru bakırlar, mutfak eşyasından ziyade aksesuar olarak kullanılmaya başlayınca ustalar da azaldı.
Bakırcılık mesleğinin unutulmaması için tüm zorluklara rağmen sanatını icra eden 75 yaşındaki Mithat Çelik de mesleğini yaşatmaya çalışan sanatkârlardan biri. Ömrünün büyük bir bölümünü bu mesleğe adayan Çelik, ilerleyen yaşına rağmen küçük atölyesinde bakır işlemeye devam ediyor.
Ömrünü verdiği mesleğini geçmişten günümüze taşıma gayreti içinde olduğunu ve mesleğini ilerlemiş yaşına rağmen özveriyle sürdürdüğünü söyleyen Çelik, hayatına ve mesleğine ilişkin İLKHA'ya bilgiler verdi.
Bakırcılık mesleğine başladığında 10 yaşında olduğunu belirten Çelik, "1953 yılında bu mesleğe çırak olarak başladım. 1960 yılında kalfa oldum. Askere gidip geldikten sonra kendi işyerimi kurdum. Belli bir süreden sonra iflas ettim. Tekrar kalfalığa döndüm. Bu meslekte halen devam ediyorum. Mesleğe başladığımda 10 yaşındaydım. Ustama 'Kaçakçının oğlu Mehmet' derlerdi. Vefat etti. Mesleği onda öğrendim."dedi.
Bakırcılığın, 1973 yıllarında popüler meslek olduğunu ifade eden Çelik, "Ben bu mesleğe başladığımda mutfak eşyası yaptım o dönem bakır mutfak eşyaları bayağı popülerdi. Mutfak eşyasının dönemi bitti. Turistik bakır eşyaları yapmaya başladık. Turistik bakır eşyaları da biraz popüler oldu. Ben bu mesleği severek öğrendim. O zaman başka meslekler de vardı. Ama o dönem en popüler sanatlar tamircilik ve bakırcılıktı. Bu mesleği öğrenirken ustalarımız bize kolaylıklar sağladığı için hiç zorlanmadık."şeklinde konuştu.
İlkokulu sadece üç yıl okuduktan sonra bakırcılık mesleğinde çalışmaya başladığını belirten , "O zaman okula pek rağbet yoktu. Okula gitmişsin-gitmemişsin pek bir sorun yoktu. Okula da gittim ama o kadar istekli bir eğitim almadık. O zamanlar okumaya pek önem verilmezdi. Ama şimdi durum değişti. Ben 3 sene okudum. Ondan sonra bakırcılık mesleğine başladım. Bakırcılık mesleği bana cazip geldi. Bundan dolayı da yıllardır bu mesleği devam ettiriyorum. O dönemler bu meslek bize cazip geldiği için hiçbir yere kımıldayamadık."ifadelerini kullandı.
Eski bakır ustalardan kimsenin kalmadığını belirten Çelik, sadece şuan birkaç bakır ustasının olduğunu bildirdi.
Bu meslek ile çocuk büyüttüğünü, hepsini de bu meslek ile evlendirdiğini belirten Çelik, çocuklarının da bakırcılık mesleğini sürdürmesini istediğini, ancak sadece birinin bu işe başladığını ifade etti.
Çelik, "Bu meslekte bir kız, üç erkek büyüttüm. Hepsini Allah'a şükürler olsun bu meslek ile büyüttüm. Şimdi hepsinin de çocukları var. Bu meslek sadece bizim yaşamımızı sürdürdü. Bana başka hiçbir şey kazandırmadı. Kazanan arkadaşlar oldu. Benim gibi çekiç kullananların hiç birisi bir şeye sahip olmaz. Çünkü şimdi her şey teknoloji oldu.
Bakırın sağlıklı olduğunu da vurgulayan Çelik, "Yaptığımız bu ürünler çok kıymetli ve sağlam ama artık kimse de kullanmıyor. Teknolojiye yenik düştük. Bakır ürünlerde yapılan yemekler çok lezzetli olur ve sağlıklıdır. Eskiden su içtiğimiz taslar, yemek yediğimiz tabaklar, su kaynatılan, bulgur yapılan kazanlar bakırdandı. Şimdi her şey fabrikasyon olmuş. Bu meslek ger geçen gün kayboluyor. Çırak ise zaten yetişmiyor. Elle yapılan ile makinede yapılan bir olmaz."diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)