Türkiye`de ve dünyada yaşanan gelişmeleri sosyal bilimcilerle birlikte değerlendirmek ve yorumlamak amacıyla bu kongreyi düzenlediklerini söyleyen 4. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabri Eyigün, Arap Baharı süreci dikkate alınarak, Ortadoğu`daki son değişiklikleri, ortaya çıkan yeni güç dengelerini, Amerika`nın, Rusya`nın, Çin`in ve özellikle 2. Dünya savaşından sonra kaybettiği gücü tekrar kazanmak isteyen Avrupa ülkelerinin bölgeye yönelik yeni politikalarını, güç kazanma çabalarını ve bunların Türkiye`ye etkilerini konuşmayı amaçlayarak "21. Yüzyılda Değişen Dünya Dengelerinde Ortadoğu ve Türkiye" konusunu ele almak istediklerini belirti.
Son birkaç yıl içerisinde Tunus`ta başlayan Mısır, Libya ve Yemen`de ciddi toplumsal huzursuzluklara neden olan, hatta yönetimleri değiştiren olaylar gerçekleştiğini belirten Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, "Geçmişte yaşananlar ve bugün Suriye`de herkesi kaygıya iten insanlık dramı da yalnız Ortadoğu`yu değil, tüm dünyayı yakından ilgilendirmektedir. Bunun, bir taraftan Ortadoğu halkları için ne anlama geldiği önem kazanırken, diğer taraftan da dünya dengelerini nasıl etkileyeceği de bu gün tüm dünyanın ilgilendiği konular arasındadır."dedi.
Açılış konuşmalarının ardında moderatörlüğünü Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Yıldırım`ın yaptığı ilk oturumda: Alman Milletvekili Lale Akgün, "Almanya-Türkiye İlişkileri ve Almanya`nın Ortadoğu Politikaları", Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haydar Çakmak "Avrupa`nın Ortadoğu Politikası", Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan ise "Türkiye ve Yeni Orta Doğu`da İşbirliği İmkânları, Rekabet ve İhtilaf Alanları" konusunda konuştular.
"Avrupa`nın Bakış Acısında Her Zaman İslam`ı Problem Olarak Görmek"
Almanya`dan Ortadoğu`nun algılanmasının her zaman oradaki şiddet kolikleri, yani savaş, iç savaşlar, ayaklanmalar, terörizm, dini fanatizm acısından belirlendiğini dile getiren Almanya Milletvekili Lale Akgün, bu bölgenin ana probleminin din olmadığını, yıllardır birikmiş problemlerin zamanla ağırlaştığını, başka türlü kültürel ve dini şartlar altında da aynı şekilde problemin ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Akgün: "Avrupa`nın bakış acısında her zaman İslam`ı problem olarak görmek gibi bir yaklaşım olduğunu söylemekte fayda var yani bambaşka bir kültürel ve din çerçevesi altında aynı ortam ortaya çıkacağından eminler. Bu Arap uyanması denen olayı biz Avrupa`da bilhassa zekiler ve eğitimli gençliğin ayaklanması kendilerine iş, eğitim ve iyi yaşam şartı olarak görüyoruz. Politik hesap soruyorlar, politik katılım istiyorlar, daha fazla hak ve hukuk istiyorlar ve şu anda olmuş olan diktatörlük sistemini reddediyorlar. Arap uyanması bildiğiniz gibi yakın doğunun ve kuzey Afrika`nın bir çok ülkesinde politik değişime yol açtı ve karşı gelenler kendilerine daha demokratik sistemle reform istediklerini söylediler. Şuan Arap yarım adasındaki durum oldukça sakin ve şuanda bizim geleceğe bakarsak Arap baharının orta ve uzun vadeli nasıl bir değişim getireceğini kestirmemiz pek kolay değildir.
Avrupa Birliği (AB)`nin 1957 yılında kurulduğunu ve 1959 yılında da Türkiye`nin üyelik başvurusunda bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Haydar Çakmak, o zamandan bu yana üyelik için uğraşıldığını belirtti. AB`nin bir bütün olduğunu, canlı ve kendini yenileyen bir organizasyon olduğunu ve her geçen gün sayısını artırdığını ifade etti. AB`nin dış politika ve güvenlik konularında 27 ülkenin güvenliği ve çıkarlarını gözetilmesinden dolayı çok zor kararlar aldığını açıklayan Çakmak, aldıkları dış politika kararlarının muallâk olduğunu net olmadığını vurguladı.
Ortadoğu`nun, AB için birçok özelliğe sahip olduğunu, Ortadoğu cazibesinin buna özgü bir durum olmadığının altını çizen Çakmak, sözlerini "19. yüzyılın başında petrol bulunuyor. Zamanla petrol önemseniyor ve stratejik ivme kazanıyor. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra enerji bazında petrol büyük önem kazanıyor. Dolayısıyla Ortadoğu AB için cazip ve kaçınılmaz oluyor. AB sömürge düzeni bitmesine rağmen Ortadoğu`ya tarihi nedenlerle olan bağlılığından tekrar bu ülkelerle işbirliği yapmanın faydalarından yaralanmak istiyor" diye tamamladı.
Suriye ile Türkiye`nin iki yıl önceki ilişkileri ile bugünkü ilişkilerini değerlendiren Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan, Arap Baharı denilen sürecin Türkiye üzerindeki etkilerini ele aldı. Türkiye açısından en büyük yanılgının düne kadar canım kardeşim denilen insanların da diktatör olduğunu, fakat bugün kendileriyle görüşülmediğini, ancak bugünkü diktatörlere de canım kardeşim demeye devam edildiğini ifade etti. Erhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bölgede tek anti demokratik ülke Suriye mi, Birleşik Arap Emirlikleri daha mı demokratik; Bahreyn, Katar daha mı demokratik? dolayısıyla ilkeli bir dış politika izleyecekseniz, bu ilkeyi bütün ülkelere karşı uygulamak zorundasınız. Öbür türlü bunun adı Pragmatizm oluyor. Pragmatik dış politika izleyecekseniz, buna hiçbir itirazım yok ama o zaman adını koyun."
Öğleden sonra gerçekleşen ve moderatörlüğünü Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu`nun yaptığı oturumda;
A.İ. B. Üniversitesi Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi`nden Doç. Dr. Veysel Ayhan "Orta Doğu`daki Son Gelişmeler, Neden ve Sonuçları", Mısır Kahire Üniversitesi`nden Doç. Dr. Tarik Abdulcelil "Değişen Ortadoğu`da Türkiye`nin dış Politikaları ve Beklenen Rol" ve Suudi Arabistan Kültür Müsteşarı Dr. Abdullah Alshamri de "Arap baharının Suudi Arabistan, Türkiye ve İran`ın Ortadoğu`daki Rolleri Üzerine Yansımaları" değerlendirmede bulundular.
Arap Baharı`nın nasıl sonuçlanacağı konusunda şu an konuşmanın erken olduğunu söyleyen Suudi Arabistan Kültür Müsteşarı Dr. Abdullah Alshamri, zamanla Arap baharı mı kışı mı olduğunun belli olacağını kaydetti. Türkiye`nin bu süreçte stratejik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Alshamri, Türkiye ile her zaman dost kalacaklarının altını çizerek, Suudi Arabistan`ın demokrasi yanlısı olduğunu ifade etti.
İki gün sürecek olan kongrenin 2. gününde moderatörlüğünü Prof. Dr. Sabri Eyigün`ün yapacağı oturumda İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan "Türkiye ve Yeni Ortadoğu", Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay "Ortadoğu`daki Değişimin Siyasal ve Sosyolojik Temelleri" ve F.Ü. Ortadoğu Araştırmalar Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Öztürk "Bölgesel İşbirliği Teklifi: "Güneybatı Asya Birliği" konusunda konuşma yapacak.
Osman İçli - İLKHA