Yeni müfredatta yapılan değişikliklerde dikkati çeken olumlu adımların olduğunu belirten Eğitimci Mehmet Nuri Çelik, özellikle sosyal derslerde manevi değerlere ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi.
İnsanların manevi ve dini değerlerini çağrıştıran kavramlara ağırlık verildiğini blirten Çelik, "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 2 saate çıkarılmıştır. Bununla beraber hâlâ eksik yönleri vardır. Eksik yönlerin de ilerde devam eden çalışmalar neticesinde düzeltileceğini umuyoruz. Özellikle sosyal derslerde manevi değerlere ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bu derslerde verilen mesajlar, kitapların içeriği, bir neslin, gençlerin, dindar insanların yetiştirilmesinde çok önemli rol oynayacaktır. Özellikle lisede okutulan tarih derslerinde manevi değerlere ağırlık verilmesi gerekiyor. İslam tarihinin seçmeli ders olarak programa yüklenmiş olmasını olumlu buluyoruz. Kullanılan kavramlar, referans gösterilen kaynaklar, örnek gösterilen kişiliklerde büyük bir değişiklik vardır." dedi.
Toplumun Müslüman olması dolayısıyla İslamiyet'in öngörülerinin, İslam'ın kaynaklarının referans alınması gerektiğini söyleyen Çelik, "Okuttuğumuz derslerde, anlattığımız konuların, ayaklarının yere basması gerekiyor. Hayatımızda kullanılabilir kavramlar ve konular kullanılması gerekiyor. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Umuyoruz ki bu yılın sonunda kalan derslerin de müfredatları yenilenerek çağdaş, manevi değerlerin ağırlıklı olduğu, gençlerin maneviyatını yükseltecek, dini değerlere saygılı bir nesil yetiştirmeye yönelik bir program olmasını umuyoruz." ifadelerini kullandı.
Tarih kitaplarında hâlâ Kur'an değerlerine ters konuların bulunduğunu belirten Çelik, "Özellikle branşım olan tarih ile ilgilide bir şeyler söylemek istiyorum. 9'uncu sınıfların yeni tarih dersi kitabı gelmiş ve tüm okullara dağıtılmıştır. Bu kitapta dikkatimizi çeken bazı hususlar var, şöyle sıralayacak olursak; bizim için yeryüzünde yaşayan ilk insanların durumu çok önemlidir. Bizim referans aldığımız Kur'an-ı Kerim'e göre Hz. Âdem ile başlayan insanlık hayatı, bütün ihtiyaç duyduğu bilgilere sahip olan, ilk çocukları Habil ve Kabil'in hayvancılık ve tarım ile uğraştığını kesin olarak bilmemize rağmen, hâlâ kitaplarımız ilk insanların mağarada bilgisiz, ilkel bir hayat yaşadığını vurgulamaya devam ediyor. Bu büyük bir çelişkidir. Bunu gençler kavramakta zorlanıyor. Bir tarafta Kur'an-ı Kerim Hz. Âdem'i insanlara, Allah tarafından isimlerin öğretildiği, bilgi verildiği bir peygamber olarak tanıtıyor. Diğer taraftan da insanların mağaralarda bilgisiz, ilkel, kötü bir hayat sürdüğü okutuluyor. Bu çelişki öğrencilerin kafasında bir soru işareti bırakıyor." diye konuştu. (M.Fatih Akgül-İLKHA)