Kurban Bayramı münasebetiyle siyasi partiler arasındaki bayramlaşma ziyaretleri de devam ediyor. Bu kapsamda HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir ve beraberindeki heyet de AK Parti ve Saadet Parti'ye bayram ziyaretinde bulundu.

HÜDA PAR Ankara İl Sekreteri Yılmaz Akgül ile Çankaya İlçe Başkanı Süleyman Alpsoy'un da iştirak ettiği bayramlaşma ziyaretlerinin ilki AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşti.

HÜDA PAR heyetini, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Harun Karacan karşıladı. Karşılıklı bayramlaşma temennilerinin ardından Arakan'da yaşanan vahşet ve Türkiye'nin iç gündemi konuşuldu.

Hem Türkiye'nin hem de dünyanın ciddi ve hassas bir süreçten geçtiğini söyleyen HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, Arakan'da yaşanan zulümleri lanetlediklerini belirterek bu konuda Türkiye'ye büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti.

Türkiye'nin Arakan'daki zulümle ilgili ciddi girişimlerde bulunduğunu belirten Demir, "Ancak bu girişimlerin sonuç verecek şekilde keyfiyetli olarak devam etmesi gerekir. Oradaki Müslümanların güvenliğini sağlayacak, insani yaşam şartlarını güvence altına alacak bir düzeye gelmesi lazım. Özellikle Birleşmiş Milletler düzeyinde olsun, İslam İşbirliği Teşkilatı ya da diğer İslam ülkeleri nezdinde olsun somut ve netice getirici bazı girişimlerin olması gerekiyor. Bize göre öncelikli olarak bu Müslümanların barınma ve gıda ihtiyaçlarının karşılanması olmamalıdır. Önemli olan bu Müslümanları, bu mağdurları kendi topraklarında korumak, insani haklarını kendi memleketlerinde temin etmektir. Bu konuda Türkiye'ye çok ciddi sorumluluklar düşüyor. Bunun yerine getirilmesinin önemini vurgulamak isteriz." dedi.

15 Temmuz darbe girişimi karşısında halkın birlik ve beraberlik içerisinde ağır bir imtihanın üstesinden gelerek zafer kazandığına dikkat çeken Demir, bu zaferin ardından gelen yeni sürecin imtihanının daha da ağır olduğunu söyledi.

Demir, sözlerine şöyle devam etti: "Nasıl darbe karşısında kazandıysak darbe sonrasında kaybetme lüksümüz de yok. Özellikle iç dinamikleri oturtacak, adaleti, hukukun üstünlüğünü tam olarak ikame edecek bir sürece Türkiye'nin şiddetle ihtiyacı var. Barışa, kardeşliğe, dayanışmaya ihtiyacı var. Dolayısıyla Olağanüstü Hal elbette terörün alt edilmesi açısında şarttı. Ancak bu sürecin uzaması demek insanların, insani sıkıntıların ve hak ihlallerinin yaşandığı bir sürece dönüşebiliyor. Bu sürecin bitmesi, Türkiye'nin artık sükûnete, huzura kavuşması gerektiğini düşünüyoruz."

FETÖ kumpasları ve 28 Şubat süreci mağdurlarının olduğunu hatırlatan Demir, "FETÖ ile mücadele derken sadece üyelerinin kurumlardan alınarak cezaevine konulması olarak düşünmüyoruz. Bunun farklı farklı boyutları var. FETÖ'nün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yapı yıllardan beri milletimize musallat olmuş bir yapıydı. Yıllardır bu yapının mağduru olan binlerce insan var. Bu yapının mağduru olarak hala cezaevinde olan yüzlerce mağdur Müslüman yatmaktadır. 28 Şubat sürecinden gelen mağduriyetler var. Bu açıdan bizler, FETÖ'nün sebep olduğu mağduriyetlerin sonuçlarıyla beraber ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda ciddi anlamda adımların atılması gerekiyor."

Arakan'da Müslümanların katledilmesine göz yumulmasının kabul edilemez bir durum olduğunu ifade eden Harun Karaca ise gerek Cumhurbaşkanının gerekse de Dışişleri Bakanının bu konuda girişimlerde bulunduğunu söyledi.

Yaşanan zulümlere sadece Türkiye'nin değil Müslüman olan tüm ülkelerin hep birlikte dur demesi gerektiğini ifade eden Karaca, tüm Müslüman ülkelere seslenerek "Lütfen sizler de Arakan'da yaşanan bu zulme dur deyin." ifadelerini kullandı.

Yıllardır devletin tüm kurumlarının en derin kılcal damarlarına sızan FETÖ'nün temizlenmesinin çok kolay olmayacağını belirten Karaca, "Bu işin OHAL süreci var. Gerekli kanunlar çıkıyor. Gerekli kanun hükmünde kararnameler çıkıyor. Tabi ki zamanı geldiğinde OHAL ile ilgili dur denilebilir, ama şu an için gerekli. Bu konuda şartlar oluştuğu zaman Türkiye'nin rahat nefes alması için, demokrasi ile iç içe yaşanılması için kurumlarla irtibat sağlanıp yolumuza devam ederiz. Ama Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi Türkiye'nin selameti açısından ne gerekiyorsa o yapılacaktır." şeklinde konuştu.

HÜDA PAR heyeti, AK Parti ziyaretinin ardından Saadet Partisi Genel Merkezine geçti.

HÜDAPAR heyetini, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek karşıladı. Karşılıklı bayramlaşma temennilerinin ardından bura da dünya ve Türkiye'nin iç gündemi konuşuldu.

Burada gündemdeki konularla ilgili görüşlerini dile getiren Şehzade Demir, Suriye, Irak ve Filistin'in ardından Arakan'da yaşanan katliamların Müslümanların uykularını kaçırdığını ifade ederek, emperyalistlerin politik çıkar oyunlarıyla Asya Bölgesinde de huzuru bozmaya çalıştığına dikkat çekti.

İslam Ümmeti olarak çok hassas bir süreçten geçildiğini ifade eden Demir, herkesin sorumluluğun bilincinde hareket ederek ümmete sahip çıkması gerektiğini söyledi.

Arakan'da yaşanan katliam noktasında hükümet tarafından ortaya konulan olumlu çabalar olduğunu ama bunun yetersiz olduğunu belirten Demir, sözlerine şöyle devam etti:

"Somut bir netice verecek adımların atılması lazımdır. Arakan'a fayda verecek bir noktaya gelmesi gerekiyor. Bütün Arakanlıların muhacir edilerek, öldürülerek, katledilerek, başka ülkelerde ağırlanması, başka ülkelerde ihtiyaçlarının karşılanması belki kısa dönem için yapılabilecek bir şeydir, ancak çözüm bu değildir. Uluslararası arenada Myanmar hükümeti ve Budist çeteler üzerinde bir baskının oluşturulması lazım. Oradaki Müslümanların insani haklarının güvencesini kendi topraklarında verilmelidir."

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan OHAL sürecinin giderek suiistimal edildiğini belirten Demir, bu tür suiistimallerin ortadan kalkması için herkesin adım atması gerektiğini söyledi.

28 Şubat ve FETÖ mağdurlarının yaşadığı mağduriyete de değinen Demir, FETÖ ile mücadele konusunda sadece üyelerinin cezaevine konulmasının eksik olduğunu belirterek, "FETÖ ile mücadele edilebilmesi için onların neden olduğu bütün sonuçların ortadan kaldırılması lazımdır. 30-40 yıldır bunlar Türkiye'nin siyasetine, bürokrasisine, istihbaratına hükmeden bir yapıydı. Kendilerine göre bir devlet mantığı ve hafızası oluşturdular. Ve şu anda onlarla mücadele edildiği bir dönemde bile halen onların mantığı geçerlidir. Hala onların oluşturduğu devlet hafızasıyla hareket ediliyor. Onların belirlediği iç ve dış düşman konsepti esas alınıyor. Bunlar Türkiye için çok ciddi sıkıntılardır. Bunlar aşılmazsa bir yere varmamız zor görünüyor." diye konuştu.

Daha sonra konuşan Latif Öztek ise Kurban Bayramı'nın kardeşlik, huzur ve mutluluk içerisinde geçmesini ve İslam ümmetinin uyanışına vesile olmasını dileyerek "Biz hep bayram 'neşe ve mutluluk günüdür' diyoruz. Ama ne Kudüs'te ne Suriye'de ne Irak'ta ne Arakan'da ne Yemen'de ve ne de Libya'da var. Maalesef İslam âlemi büyük bir sıkıntı içerisindedir. Bu bayramlar, dileriz inşallah bu sıkıntıların bitmesine, birlik ve beraberliğimizin pekişmesine vesile olur. Biz eğer aynı fikir için bir araya gelirsek emin olun zalimler kimseye zarar veremez. Ama biz kendimiz bir araya gelemezsek kimse de bizi kurtarmaz ve yardımcı olmaz. Mesele bizde bitiyor." dedi.  (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)