Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Van Şubesi, Myanmar'da Budist çeteler tarafından Müslümanlara karşı yapılan vahşi katliam ve soykırımı yaptığı basın açıklamasıyla kınadı.
Sendika şubesinin toplantı salonunda yapılan basın açıklamasını okuyan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Van Şube Başkanı Osman Ayşin, şiddeti giderek artan bu saldırılar nedeniyle yüz binlerce Müslüman'ın katledilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
Arakan'da Müslümanlara yönelik zulümlerin 1942 yılından beri devam ettiğini hatırlatan Ayşin, "Her gün aşağılanan, tacize uğrayan, köyleri, mahalleleri basılan Arakanlılar BM'ye göre de bu çağın en mazlum halklarından biri durumunda. Zira Arakan'da yaşanan zulüm ne dünya kamuoyunun gündemine girebilmekte ne de şimdiye kadar zulmü hafifletecek ciddi bir girişim söz konusudur. 1784 yılına kadar bağımsız olan Arakan, Burma ve İngilizlerin işgaline uğradı. Bağımsızlık öncesi etnik temizliğe girişen Budistler, 28 Mart 1942'de 150 bin Arakanlıyı katledip, yüz binlercesini yurtlarından çıkardılar. Burma'nın 1948'de bağımsızlığını kazanmasıyla baskı daha da sistematik hale geldi. Müslüman Arakan halkını İslami köklerinden koparmak için İslami eğitim veren okullar kaldırıldı ve Budist müfredat uygulanmaya başlandı. Başörtüsü kullanılması ve kurban kesilmesi yasaklandı. İslami isimler yerine Budist isimlerin kullanılması ve Kur'an-ı Kerim'in harflerinin Burma harfleriyle değiştirilmesi zorunlu hale getirildi. Arakanlı Müslümanlar uzun yıllardır çok yönlü ve derin ayrımcılığa, asimilasyon ve soykırıma tabi tutuluyorlar. Müslüman toplumun önderleri, âlimleri ve ileri gelenleri katlediliyor. Arakanlı Müslümanlar bu dayatmalara boyun eğmedikçe baskının, katliamların, sürgünlerin dozu artırılıyor. 1962 yılında başlayan komünist dönemde 22 yıl boyunca 20 bin Arakanlı öldürüldü, mallarına el konuldu ve kadınlarına tecavüz edildi." dedi.
1982 yılında Arakanlı Müslümanların vatandaşlıklarının ellerinden alındığını belirten Ayşin, şunları söyledi: "Arakanlılar yüzyıllarca bağımsız olarak yaşadıkları öz vatanlarında 'Öz yurdunda garip, öz vatanında parya' durumuna düşürüldüler. 1990'lardan sonra yeniden başlayan kıyım döneminde binlerce Arakanlı şiddete maruz kalarak hayatını kaybetti. 200 bin Arakanlı Bangladeş'e sığındı. 2012 yılında yeniden toplu tutuklama, köylerin yakılması, tecavüzler, katliamlar, camilerin yakılması gibi insanlık dışı muameleler başladı. 150 bin kişi evlerini terk etti. Bu zulümler bütün dünyanın sessiz bakışları arasında 2016 yılında tekrar etti. Bugün sayıları 5 milyonu aşan Arakanlıların 4 milyonu 1942 yılından beri uygulanan sistematik baskı ve zulümden kaçarak Malezya, Bangladeş, Pakistan, Suudi Arabistan, Tayland, Endonezya ve Avrupa'da mülteci olarak yaşıyor."
Son olarak Ayşin, "BM ve diğer uluslararası örgütlerin Müslümanlara yönelik zulüm karşısındaki sessizliği mevcut zulümleri artırmakta ve yeni zulümlere davetiye çıkarmaktadır. Ancak hemen şunu da eklemeliyiz ki bu zulmün diğer bir ortağı da kendi milletine uygulanan zulüm karşısında sesini yükseltmek ve çözüm üretmek yerine üç maymunu oynamayı tercih eden İslam dünyasıdır. Zulmün sadece seyircisi olmayan, aynı zamanda birçok yerde öznesi de olan Batılı devletlerin çifte standartlı yaklaşımından medet uman bir yaklaşımla çözüm üretmenin mümkün olmadığı bilinmelidir. Temel sorun İslam dünyasının örgütsüzlüğü ve sinmişliğidir. İslam dünyası ülkeleri bir an önce harekete geçmelidir. Bu bağlamda İslam ülkeleri hükümetlerini, İslam dünyasındaki bütün kurumları, dünyadaki bütün insan hakları ve yardım kuruluşlarını gerekli sorumluluğu almaya, Arakan'ı BM ve diğer örgütler nezdinde dünya gündemine taşımaya, saldırıların durdurulması için Myanmar hükümetine baskı yapmaya, yanı sıra Arakanlı Müslümanlara fiili destek sunmaya çağırıyoruz." şeklinde konuştu. (Suat Tink - İLKHA)