Bingöl'de faaliyet gösteren STK ve Siyasi Parti temsilcileri, Budist çetelerin Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırı ve katliamlarını kınayarak, yapılanların insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu belirttiler.

Myanmar'ın Arakan eyaletinde Budist çetelerin Müslümanlara yönelik saldırı, katliam ve vahşetini kınayan Bingöllü STK ve Siyasi Parti temsilcileri, başta İslam ülkeleri olmak üzere BM ve tüm uluslararası kurum ve kuruluşların harekete geçmesi gerektiğini dile getirdiler.

Myanmar'da 3 gün içerisinde yaklaşık 3 bine yakın Müslüman'ın Budist çeteler tarafından katledildiğini hatırlatan HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı, Müslümanlar olarak bir şey yapamadıkları için kendilerine kızdığını, utanç içerisinde olduklarını söyledi.

Tasalı, "Yüreğimiz kan ağlıyor. Bu mazlum Müslümanlara bir şey yapamamaktan ötürü kendimize kızıyoruz, öfkeleniyoruz. Müslümanlar olarak utanç içerisinde olduğumuzu itiraf etmemiz lazım. Gözlerimizin önünde mazlum bir millet soykırıma, katliama uğruyor. Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden her gün yüzlercesi işkenceye uğruyor.  Sağ kalanlar kendilerini sulara, kıyılara bırakarak bir şekilde kurtuluş aramaya çalışıyorlar." dedi.

"İslam ülkelerinin başındaki idareciler büyük bir suskunluk içerisinde üç maymunu oynuyorlar"

"İslam ülkelerinin başındaki idareciler büyük bir suskunluk içerisinde üç maymunu oynuyorlar." diyen Tasalı, daha şöyle konuştu:

"İslam ülkeleri bu hususta ne yazık ki hiçbir girişimde bulunmuyor. Birleşmiş milletlere üye İslam ülkeleri de bu hususu uluslararası platforma da taşımıyor. Bunlarda Müslüman olarak bizleri kahreden tutum ve davranışlar. Malumunuz İslam İşbirliği Teşkilatı denen bir yapılanma var. Arap birliği teşkilatı var. Geçen yıllarda 30 bin kişilik sözde İslam ordusu kurdular. Bütün bu oluşum ve yapılanmalar ne iş yapar. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı görevini Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan yürütmektedir. Bu bağlamda kendisine büyük sorumluluk düşmektedir. Kendisinin liderliği veya insiyatifinde teşkilata üye İslam ülkelerini bir araya getirilip te bir toplantı yapılabilir. Bu toplantıda bir takım kararlar alınabilir, güçlü bir destek çıkararak bunu Birleşmiş Milletlere taşıyabilirler.  Bunları yapmaları gerekir. Zira bunları yapmadıkları takdirde vicdanlarda gerçekten büyük bir mahkûmiyete sebep olacaklardır. Biz kendilerinden böyle bir siyasi girişim bekliyoruz."

"Ne yazık ki Müslümanları yöneten idarecilerden ses seda yok"

Müslüman idarecilerin yaşanan katliamlar karşısında sessiz kalmaması gerektiğini ifade eden Tasalı "Müslüman halklar sanırım birkaç gündür gerek sosyal medya, gerek yazılı ve görsel medya da cılızda olsa bu zulmü duyurmaya çalışıyorlar ama ne yazık ki Müslümanları yöneten idarecilerden ses seda yok. Müslüman ülkeler birbirlerine karşı entrikalar, hileler, tuzaklar kurmakla meşguldürler. Emperyalistlerce oluşturulmuş suni sınırlar üzerinde kavgalar vermektedirler. Oysa gözlerimizin önünde Müslüman bir millet soykırıma uğruyor ve bu hususta hiçbir İslam lideri kılını kıpırdatmıyor. Bu büyük bir vebaldir. Sessiz kalmaları halinde aldıkları o büyük veballe beraber tarihte, Müslüman halklarda onları af etmeyecektir." şeklinde konuştu.

"Müslüman oldukları için zulme uğramaktadırlar"

Myanmar halkının Müslüman kimliğinden ötürü zulme uğradığını belirten Memur Konfederasyonları Sendikası (MEMUR-SEN) Bingöl İl Başkanı Mücahit Çelik, son günlerde üzüntü verici hadiselere şahit olduklarını belirterek, şunları söyledi: "Bunların başında Arakanlı Müslümanlara karşı yapılan zulüm, işkence ve soykırım geliyor. Arakanlı kardeşlerimiz sırf Müslüman oldukları için orada ki Budist çeteler tarafından zulme uğramaktalar ve ne yazık ki dünya buna sessiz kalıyor. Bu da ayrıca üzüntü verici bir hadisedir. Bununla beraber Müslümanların sessizliği bizi daha derinden üzüyor. Temennimiz odur ki bu işkence, zulüm, soykırım artık son bulsun. Müslümanların şahit oldukları bu zulme karşı daha duyarlı hale gelmeleri lazımdır. Nerede bir Müslüman varsa bu zulme karşı tepki ve hassasiyet göstermeli."

"Türkiye'ye ciddi görevler düşüyor"

Yaşanan vahşet karşısında Türkiye'ye ciddi görevler düştüğünü söyleyen Çelik, "Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı görevini de yürütüyor. Yakın zaman önce Mescid-i Aksa'da uygulanan zulüm karşısında Türkiye üzerine düşen görevi ifa ederek Türkiye gibi düşünen Müslümanları da harekete geçirerek sivil toplum hareketleri öncülüğünde ciddi manada bir tepki verilmiş, Siyonist İsrail başlattığı o uygulamadan geri adım atmıştı. Biz Türkiye hükümetinden yeniden bunu istiyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı görevini yürüttüğüne göre bu manada Arakan'daki Müslüman kardeşlerimizin gördüğü bu zulm karşıda Müslümanları harekete geçirerek duyarlı bir tavır sergilemelerini bekliyoruz." ifadelerini kullandı.  

"Müslümanların durumu çok vahim"

Arakan'da yaşanan vahşet karşısında Müslümanların takındığı tavrın vahim olduğunu vurgulayan İHH  Bingöl Derneği Başkanı Muhittin Gilli de Müslüman coğrafyasında yaşanan katliamlara dikkat çekti.

Gilli, "Dünya sistemi kokuşmuş bir sistem. Tabiri caizse yamalı bohça gibidir, dünyayı idare etmiyor. Adaletsiz bir sistemdir neticede bu Siyonist sistem. Müslüman kanıyla besleniyorlar maalesef. Suriye, Afganistan, Irak, bil umum diğer Müslüman coğrafyalarda olsun büyük katliamlar var. Arakan'da bu coğrafyalardan biri. Yeni bir katliam başladı. Bir an önce bu katliamın durdurulması gerekir. Çağrımız hem Türkiye hem de diğer İslam ülkelerinin özellikle de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın acilen harekete geçerek bu katliamı biran önce durdurmaları lazımdır.  STK'lar olarak bize bir şey düşüyorsa biz her zaman o insanların yanında olmaya gayret edeceğiz, etmemizde lazımdır. Zira yarın Allah'a hesap verecek yüzümüz olmaz. Allah yardımcıları olsun. Zulmü yapanları, katliamları şiddetle kınıyoruz." dedi.

"Zalimleri en çok Müslümanların mezhep ve çıkar çatışmalarıyla birbirlerine doğrulttukları silahlar cesaretlendiriyor"

Müslümanları sesini dünyaya duyurması gerektiğini belirten Cihannüma Bingöl İl Temsilcisi Orhan Buğrahan ise şunları söyledi:

"Myanmar bölgesinde bulunan Arakan Müslümanları ilk olarak Resullullah döneminde İslam'la tanıştı. Ardından İslam devletlerinin seferleriyle de bölge tamamen Müslümanlaştı. Bu durumdan rahatsız olan ve bölgeye egemen olan Budistler, Avrupa'daki ve Siyonist dostlarından aldıkları psikolojik destekle zulümlerini 2012'den beri sistematik olarak artırmaktadırlar. Aslında zalimleri en çok Müslümanların mezhep ve çıkar çatışmalarıyla birbirlerine doğrulttukları silahlar cesaretlendiriyor. Komünist cuntacı Burma yönetimi soykırım uyguluyor. Kadınlara tecavüz ediliyor, çocuk cesetleri kıyıya vuruyor. Avrupa, BM kör ve sağır. Müslümanlar zulmün yerini dahi bilmeyecek derecede ilgisiz. Çözüm olarak; Bölgeye kurbanlar gönderelim. Toplu dua edelim ve gıyabi cenaze namazları kılalım. Sesimizi dünyaya duyuralım ve unutmayalım ki yarın çok geç olabilir."

"Dünya sessiz kalıyor"

Tüm dünyanın yaşanan katliamlar karşısındaki sessizliğine dikkat çeken Bingöl İmam Hatipliler Derneği (ÖNDER) Başkanı Sadullah Arpa da,  "Arakan'da yaşanan bu zulümler bizlere bazı şeyleri bir daha hatırlattı. Dünya sessiz. Diğer İslam coğrafyalarında yaşanan zulme sessiz kaldığı gibi burada yaşanan zulme de dünya sessiz. Çok acı bir tablolarla karşı karşıyayız. Yaşananların resimleri geziyor. Bunları görünce içimiz yanıyor. Özellikle 1945 yılında dünyaya barışı, insanlığa güveni tesis etmek için kurulan Birleşmiş Milletler, maalesef burada da Müslümanların güvenliği söz konusu olduğunda 'Umurumda değil' diyor. Biz yaşananlardan bunu anlıyoruz. Biz bu oluşumların kendi güçlerini, emperyalizm ve batıyı korumak için kurulduğunu, tamamen kendi güvenliği için böyle bir sistemi kurduklarına bir daha şahit oluyoruz. Müslümanların güvenliği söz konusu olduğunda bunların kesinlikle kör, sağır ve dilsiz olduklarını Arakan'da yaşanan bu zulümlerden dolayı buna şahit olduk." şeklinde konuştu.(Nihat Kanat-İLKHA)