MUŞ - İslami kimliklerinden dolayı bir taraftan derin devlet unsurlarının diğer taraftan PKK'nin hedefi olan bölge halkının yaşadığı mağduriyet devam ediyor.
Özellikle 1990 yıllarda ve 2000'li yılların başında PKK ile JİTEM ve FETÖ gibi örgütlenmelerin büyük acılar yaşattığı bölge halkı artık yaşadıklarının görülmesini istiyor.
Söz konusu karanlık odaklara karşı hayatta kalabilme mücadelesi veren bölge halkı, kendilerini ve ailelerini korumaya çalıştıkları için, yine bu yapıların devlet içerisindeki legal uzantıları eliyle ağır cezalara mahkûm edildi.
İslami kimlikli yüzlerce kişi PKK ve JİTEM saldırılarında "faili meçhullere" kurban giderken, hayatta kalmayı başaranlar ise FETÖ'nün polis ve yargı uzantıları tarafından kurulan kumpaslarla cezaevlerine konuldu.
Bu süreçteki hak ihlallerinden biri de Muş'ta yaşandı. İslami hassasiyetinden dolayı bir Kur'an Nesli'nin hayaliyle hizmetlerde bulunan, camilerde dersler veren, siyer sohbetleri halkası kuran Hamdullah Demirtaş, bu gayretinden ötürü tutuklanıp cezaevine konuldu.
Bölgede bir taraftan PKK, diğer taraftan JİTEM gibi yapıların ifsad çalışmalarının karşında hem kendilerinin hem toplumun İslami kimliğini muhafaza etmeye çalışan duyarlı Müslümanlar, bu süreçte zulmün her çeşidini yaşadı.
Uzun yıllar cezaevlerinde kalan ve Yusufî diye nitelendirilen bölgenin İslami duyarlılık sahibi kişilikleri hukukun işlemediği, adaletin olmadığı yıllarda yaşanan hak ihlallerinin görülmesini bekliyor.
Özellikle 'Yargı'da etkin olan FETÖ unsurlarının, yine aynı örgütlenme içerisinde olan polisler eliyle oluşturulan kumpas dosyalarını ağır cezalarla sonuca bağlaması büyük mağduriyetler yaşattı.
Şu an Muş E Tipi Cezaevinde olan, 8 torun sahibi 60 yaşındaki Hamdullah Demirtaş'ın ailesi, şimdiye kadar yaşadıkları acının tüm çağrılara rağmen görülmemesine tepki gösterip "Eğer Türkiye'de hukukun üstünlüğü varsa bize hukukun üstünlüğünü göstersinler." diyerek babalarının ve kendilerinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesini istediler.
Babası Hamdullah Demirtaş'ın hiç kimseye kötülüğünün dokunmadığını, bilakis toplum için çalıştığını, hayırlı hizmetler yaptığını ifade eden Emrullah Demirtaş, yaşadıkları hukuksuzluğun görülmesi için yeniden yargılanmanın önün açılması gerektiğini söyledi.
"Yarın Allah'ın huzurunda her türlü adaletin sağlanacağına inanıyoruz"
Babası gibi cezaevlerinde haksız yere tutulan yüzlerce mağdur olduğunu belirten Demirtaş, şunları ifade etti:
"Babam, şu anki devletin parayla yaptıramadığı, okutturamadığı, camilerde din dersinin çocuklara sevdirmesi için geçmişte verdiği mücadeleden dolayı içerdedir. Şu anda devlet dindar nesil yetiştirmek için ücret ödüyor. Babam ve arkadaşları o zaman hiçbir karşılık beklemeden sadece Allah rızası için çalıştıklarından dolayı şu an cezaevindeler. Babamın herhangi bir suçu yok ve babam gibi cezaevine girip çıkan yüzlerce, binlercesi var. Eğer Müslümanlık suçsa biz hepimiz suçluyuz, çünkü hepimiz Müslümanız! İmanlı olan insanlar dünyada her tatlı ve acının içinde bir hayır olduğunu düşünür. Bizler de öyle düşünüyoruz. İçerde olmasında da belki bir hayır vardır, dışarıda olmasında da bir hayır olacaktır. Babamın içerde olmasındaki sebep sadece ve sadece İslami bir hayat yaşayıp yaşatmak istemesidir. Babam suçlu olmadığı için biz af istemiyoruz. Çok şükür babam ve arkadaşlarının hiçbir suçu yok. Biz babam ve arkadaşlarının dosyalarının tekrardan açılmasını ve yeniden yargılanmalarını istiyoruz. Eğer Türkiye'de hukukun üstünlüğü varsa bize hukukun üstünlüğünü göstersinler, yok eğer tam tersi üstünlerin hukuku varsa bizim yapacağımız hiçbir şey yok. Yarın kıyamette Allah'ın huzurunda her türlü adaletin sağlanacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Onlara ceza veren hâkim ve savcılar cezaevindeyken neden babam ve arkadaşları hâlâ içerde?"
Demirtaş, "Biz, yaşadığımız sıkıntıların giderilmesi için yeniden yargılanmanın önünün açılmasını istiyoruz. Dışarıda aileleri bekliyor, çocukları yollarını gözlüyor. Benim babamın ceza süresi azdı, ama gidip geldiğimizde 25-30 senedir içeride olanları gördük. Hepimiz de biliyoruz babama ve arkadaşlarına ceza verenler FETÖ'nün polisi, savcısı ve hâkimleriydi. Babamla aynı cezaevinde kalan hâkim ve savcılar var. Yan yana olan polisler var ve bunlar babam ve arkadaşlarına ceza veren insanlar. Şu an onlar da cezaevindeler. İlk başlarda özel yetkili mahkemeler vardı. Bu mahkemeler kalktığında ceza verilen dosyaların yeniden açılması gerekiyordu. Şimdi hem ceza veren hâkim ve savcılar içerde hem de ceza verdikleri insanlar içerde ve bu ceza verilen insanların da hiçbir suçları yok." dedi.
"Babam hastalıklarından dolayı elbiselerini yıkayamıyor, içerideki yemekleri de yiyemiyor"
Babasının kalp, tansiyon ve şeker gibi çeşitli hastalıklarla mücadele ettiğini ve cezaevi şartlarında durumunun daha da kötüleştiğini söyleyen Demirtaş, babasının kişisel işlerini tek başına yapamadığını da belirterek şöyle konuştu:
"Babamın bir sürü hastalığı var. Şekeri var, tansiyonu var ve kalpteki üç damarına stent takılı. En son hastalığından dolayı İstanbul'a götürdüler. Oradaki heyet 'Sen 15-20 yıl daha cezaevinde yaşayabilirsin.' dedi. Bu heyetteki doktorlar bir hafta sonra FETÖ'den tutuklanarak cezaevine atıldı. Babamın cezaevinde olması büyük bir sıkıntıdır. Hastalığından dolayı şeker ve tansiyon ilacı kullanmadan duramıyor. Sürekli hastaneye gidip geliyor. İçerdeki doktorlar bazen şaşırıyorlar. 'Sen bu kadar ilacı nasıl kullanabiliyorsun.' diyorlar. O da mecburen kullanmak zorunda kalıyor. Babam elbiselerini yıkayamıyor, içerideki yemeği yemiyor. Çünkü içerideki yemekler normal insanlara göre çıkarılıyor. Babam tuzlu, tatlı yiyemiyor. Babama özel bir yemek de yapılmıyor. Hastalara özel bir yemek yok. Bundan dolayı da tek başına ceza evinde kalması hem kendisi için hem de yanındaki insanlar için büyük bir sıkıntıdır."
"Neden cezaevinde olduğuna inanamıyoruz"
Hamdullah Demirtaş'ı anlatan eşi Mukaddes Demirtaş ise şunları söyledi: "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik. O sağ oldukça bizde onun yolundan gitmeye devam edeceğiz. Onun mücadelesi Allah'ın rızası içindi. Bir suçu, günahı yoktu. Çok şükür bizim düşmanımız da hiç olmadı. Onun tek derdi Allah'ın rızası ve Kur'an-ı Kerim'di. Kapı komşularına çok iyi davranan bir insandı. Biz bir yere gittiğimizde onun cezaevinde olduğuna insanlar çok şaşırıyorlar. Bir karıncayı incitmiyordu. 'Neden cezaevinde olduğuna inanamıyoruz.' diyorlar. Allah onun hakkını bırakmasın. Herkes de onu tanıyor, onun suçsuz olduğunu biliyor. Kendi evinde de çok iyi bir insandı. Çocuklarını İslami terbiye ile büyüttü. O eve geldiğinde çok güzel bir ahlaka sahip olduğu için çocukları da ona çok büyük bir saygı gösteriyorlardı." dedi.
"İstiyoruz ki dosyalar yeniden açılsın ve yeniden yargılasınlar"
Haksız ve hukuksuz yere oluşturulan dosyalarla verilen ağır cezaları eleştiren Mukaddes Demirtaş, yeniden yargılanmanın önün açılması ve mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini belirterek şunları ifade etti:
"Eşim de arkadaşları da yıllardır suçsuz yere cezaevinde tutuyorlar. Aileleri 20-30 yıldır cezaevinde bulunan babalarının yolunu gözlüyorlar. Biz onları gördüğümüzde kendimizi unutup onların derdine düşüyoruz. Biz istiyoruz ki dosyaları yeniden açılsın ve yeniden yargılasınlar. Hepsi genç yaşta cezaevine girdi ve şimdi ihtiyarladılar. Allah bu zulmü kabul etmez." (Ayetullah Tarhan - İLKHA)