Saadet Partisi GİK üyesi ve Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Genel Başkan Yardımcısı Muammer Bilgiç, Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Fırat, AGD Batman Şube Başkanı Lokman Özkan ve beraberindeki heyet HÜDA PAR Batman İl Başkanlığını ziyaret etti.

HÜDA PAR Batman İl Başkanı Davut Şahin ve parti yöneticileri tarafından karşılanan heyet, ziyaretleri hakkında bilgilendirmede bulundu. Karşılıklı sohbet havasında geçen ziyarette gündemle ilgili değerlendirmelerde bulunuldu.

Ziyarette söz alan Saadet Partisi GİK üyesi ve Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Genel Başkan Yardımcısı Muammer Bilgiç, işgalci Siyonistlerin Müslümanlara yönelik yaptığı zulümlere değindi.

Bölgedeki tüm olayların arkasında Siyonistlerin parmağının olduğunu söyleyen Bilgiç, "Bizim İsrail'e, Siyonizm'e, Siyonizm'in oyunlarına çok daha dikkat etmemiz lazım. Öyle bir iş yapmalıyız ki, İslam ülkelerindeki hiçbir grupla karşı karşıya gelmeden bu kardeşliğimizi pekiştirmemiz lazım. Çünkü onların istediği bizi birbirimize düşürerek bu süreci işletmektir. O tuzağa asla düşmemeliyiz. Çember daralıyor. Irak ve Suriye'den sonra sıranın Türkiye ve İran'a geldiğini herkes görüyor, hissediyor. Biz hükümetin ocak ayında Moskova'da, akabinde Astana'da İran ve Rusya ile yakınlaşmasını aslında olumlu buluyoruz. Amerika'ya karşı Rusya bir denge unsuru olarak kullanılmalı, ama Rusya'ya bağımlılık ilişkisi oluşmamalıdır. Mutlaka Türkiye; İran, Bağdat ve Şam ile bir araya gelmelidir." dedi.

Hükümetin Amerika ve Siyonist işgalcilerle yaptığı anlaşmalara da değinen Bilgiç, "15 Temmuz'da İncirlik Üssü kullanıldı. Ama İsrail'le normalleşme anlaşmasına onay 15 Temmuz'dan sonra verildi. Malum Mavi Marmara'nın düşürülmesi 15 Temmuz'dan sonra oldu. Biz bazılarının 15 Temmuz'dan sonra gerekli dersi çıkardığını göremiyoruz. Maalesef bu bizi üzüyoruz." diye konuştu.

Gündemdeki son gelişmelerin değerlendirildiği ziyarette konuşan HÜDA PAR İl Başkanı Davut Şahin, İslam coğrafyasında yaşanan ihtilaflara dikkat çekti. Müslümanların kendi sorunlarını kendilerinin halletmesi gerektiğini belirten Şahin, Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini aktardı.

Müslümanlara hayat hakkı tanımamak için emperyalistlerin, Türkiye'deki kendi piyonlarının eliyle ellerinden gelen tüm çabayı harcadığını vurgulayan Şahin, yaşadıkları sıkıntı ve zulümlerden kurtulmak için Müslümanların vahdetinden başka çarelerinin olmadığını kaydetti.

"Amerika ve Rusya gibi ülkelerden yardım beklemek sağlıklı bir bakış açısı değil"

Şahin, "Amerika ve Rusya gibi ülkelerden yardım beklemek gerçekçi bir yaklaşım, sağlıklı bir bakış açısı değil. Şu ana kadar bu emperyalistlerin müdahale ettiği bu coğrafyada sükûnet yaşanmamış, huzur ve çözüm getirildiği görülmemiş. Bunu bu şekilde görmek lazım. Türkiye içerisindeki belki bazı grupların onlar için de anlam ifade ettiğini görmek lazım. Türkiye'nin bazı bölgelerinde etkinlik oluşturmaya çalışan kesimlerin konumunu da iyi tespit etmek, amaçlarını belirlemek lazım. Bunun adı veya amblemi fark etmez. 15 Temmuz'da Türkiye'de bir darbe yapılmaya çalışıldı. Eğer bu darbe gerçekleşseydi birinci hedef mütedeyyin insanlardı. Varlık gösteren İslami kesimlerin bertaraf edilmesiydi." ifadelerini kullandı.

"Hedef Müslümanlardır, İslami yaşamdır"

15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlar gibi Suriye ve Irak'ta Amerika ile büyümeye çalışan grupların tek hedeflerinin İslami kesimleri bertaraf etmek olduğuna dikkat çeken Şahin, konuşmasına şöyle devam etti:

"Özellikle son zamanlarda Suriye ve Irak'ta Amerika'yla büyümeye çalışan bu grupların da aynı hedefi var. Bunu görmezlikten gelemeyiz. Çünkü bu bölgede yaşayan insanlar bunu yakînen bilir. 6-8 Ekim olayları her şeyi gösterdi. Bunu biz 90'lı yıllardan bu yana hep söylüyoruz. Hedef bir kesim değil, hedef 'Ben Müslümanım, Müslümanca yaşamak istiyorum' diyen her kesimdir. Hedef Müslümanlardır, İslami yaşamdır. Bölgeyi değerlendirirken, gerek dış güçler gerekse de iç piyonlar şeklinde değerlendirmek gerekir. Çözüm Müslümanların bir arada, birlikte hareket etmesidir. Aynı çizgiye girmesek de en azından Müslümanlara dönük bir teşebbüs olduğunda, bir tavır takınıldığında diğer bütün dindar kesimlerin - partisi, derneği, camiası ne olursa olsun - o izzetli duruşu sergilemeleri gerekir." (M. Fatih Akgül - İLKHA)