Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı, Prof. Dr. Nilgün Sarp geçmişte ve yakın zamanda yaşanan depremlerle birlikte uzmanlar depremin çocukların ruh sağlığı üzerine yaptığı etkilere dikkat çekiyor. Özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların bir deprem olayı sonrasında yaşadığı korkuların, gelişiminde gerileyen davranışlara ve bazı psikolojik problemlere neden olabiliyor.

Deprem felaketini çok normal atlatan çocuklar olabileceği gibi, bu felaketten az etkilenen veya çok etkilenen çocukların da olabiliyor. Çocuğun ailesi ile birlikte olmasının onun korunma duygusuna yardımcı olacağını belirten Sarp, bu konuda ailelere önemli uyarılarda bulundu.

ÇOCUĞUNUZU BİR SÜRE YALNIZ BIRAKMAYIN!

“Deprem sonrası aileler çocuğu bırakıp tehlikeli olabilecek yerlere gitmemelidirler, gitmek zorunda iseler mutlaka çocuğu da yanlarına almalıdırlar.”

DEPREM KORKUNUZU ÇOCUĞUNUZLA PAYLAŞIN!

Gerçekte anne-babalar depremden korkarlar fakat bu duygularını saklamayı bildikleri için çocukları onların korkularını hissetmezler. Ancak anne babanın korkularını çocuklarının bilmesinde bir sakınca yoktur. Bu paylaşmanın, çocuğumuzun duygularını ve korkularını konuşması için onu cesaretlendireceğini belirten Sarp: “İletişim, çocuğun hatta yetişkinin kaygılarını azaltmak için en yararlı yoldur. Böylece çocuk gerçek olmayan korkularından kurtulur ve ailesi de bu korkuları keşfederek çocuğuna yardım edebilir. Bazı çocuklar korkularını oyun oynarken daha iyi ifade edebilirler. Oyun oynarken oluşan korkular gerçek değilse, bunları çocuğa açıklayıp onu ikna etmek gereklidir. Sessiz, içe kapanık çocukların konuşmaya cesaretlendirilmesi gerekir. Böyle durumlarda ailenin diğer fertlerinin, komşu çocuklarının konuya katılmalarını sağlaması yararlı olabilir. Çocuğun bu konuları konuşabileceği bir ortam mutlaka sağlanmalıdır. Bu tartışmalarda çocuğa ‘biliyorum korktun` veya ‘korkunç bir duygudur` gibi cümleler yararlıdır ve kullanılmalıdır. Ayrıca korkmanın normal ve doğal olduğunu da söylemek ikna edicidir. Çocuğun korkuları ailenin faaliyetlerini, günlük yaşamını tam anlamıyla bozmamalıdır, aksatmamalıdır.” İfadelerini kullandı.

BİR SÜRE BİRLİKTE UYUYUN!

En sık rastlanan problem yatma zamanının olduğunu ve çocuk odasına kendi başına gitmeyi reddedebildiğini, yatağına gittiğinde ise uyumak için güçlük çekebilip, gece sık sık uyanıp kâbus görebileceğine dikkat çeken Sarp, şunların altını çizdi: “Aile birkaç gün çocuğun kendi odalarındaki başka bir yatakta yatmasına izin verebilir, onunla yatmadan önce konuşabilir. Ancak çocuğun uzun süre anne-babası ile uyuması sakıncalıdır. Birkaç gün sonra çocuk yumuşak bir şekilde odasına gönderilmelidir. Çocuğun korkmaması için de ışığın açık bırakılması yararlı olabilir. Bazen çocukların yatağını ıslatmak, parmak emmek gibi davranışlarında, gerileme söz konusu olabilir. Bu davranışlar sadece çocuğun endişesinin işaretleridir. Onu anlayışla karşılamak, davranışlarına tepki göstermemek yararlıdır. Bu davranışların üzerinde durulmazsa, çocuğa gereken ilgi gösterilirse gerileyen davranışlar kısa sürede ortadan kalkar. Fakat aile tepki gösterirse bu davranışları daha uzun sürebilir.”

PROFESYONEL DESTEK ALIN!

Çoğu anne-baba çocuğuna korkularını yenmesi için yardımcı olabilir. Ancak yardımcı olamıyorsa bu onun bir başarısızlığı olmadığğını söyleyen Sarp, sözlerine şöyle son verdi: “Bazı çocuklar için uzman yardımı gerekebilir. Bazı aileler ruh sağlığı uzmanına gitmeyi kabul etmeyebilirler. Böyle durumlarda telefon ile yapılacak görüşmeler bile yardımcı olabilir.”