Diyarbakır Medya Mensupları Derneği (DİMED), Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çalışan üyeleri için 2 günlük bir tur düzenleyerek, tarihi mekânları gezdirdi.
"Medya Mensupları Tarihle Buluşuyor" programı çerçevesinde düzenlenen ve 2 gün süren kültür gezisi programının ilk durağı Bitlis oldu.
Önce Baykan ilçesinde bulunan Veysel Karani Hazretlerinin türbesini ziyaret eden basın-yayın çalışanları, ardından il merkezinde bulunan Ulu Cami, Beş Minare, Kale, Seyir Terası, İhlasiye Medresesi ile El Aman Hanını ziyaret ederek, buradan Nemrut Kardelası ve içinde bulunan göl ve buhar bacaları, sahabeden Muaz Bin Cebel'in oğlu Abdurrahman Gazi'nin türbesi, Selçuklu Mezarlığı, Emir Bayındır Kümbeti ve diğer kümbetler ile Harabe Şehri ziyaret ettiler.
Daha sonra Norşin'e (Güroymak) geçip merhum Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Abdurrahman Taği'nin kabrini ziyaret eden medya mensupları, burada Taği'nin torunu Nurettin Mutlu'yu medresesinde ziyaret etti.
Bitlis'teki ziyaretlerin ardından Muş'a geçen medya mensupları, Ulu Cami, Muş Kalesi, Muştak Baba ve Zerzemi hazretlerinin türbelerini ziyaretten sonra Murat Nehri üzerinde olan ve Selçuklular döneminden kalan tarihi köprüye geçtiler.
Cumhuriyetinin kuruluşunda Şeyh Said kıyamına destek verdiklerinden dolayı şehit edilen beylerden Ali ve Esed'in kabrini ziyaret eden basın çalışanları, ardından Muş Gazeteciler Cemiyetine geçtiler.
Düzenlemiş oldukları kültür gezisi hakkında açıklamalarda bulunan Diyarbakır Medya Mensupları Derneği (DİMED) Başkanı Mahmut İrtem, bu tür programların devam edeceğini belirtti.
Tarihi yerleri ziyaret etmenin farklı duygular yaşattığını ifade eden İrtem, ziyaret ettikleri tarihi mekân ve yapıların bakımsızlığına dikkat çekerek, bu yapıların yok olmayla karşı karşıya olduğunu söyledi.
"Amacımız geçmişle gelecek arasında bir bağ kurarak ufkumuzu açmaktır"
Amaçlarının geçmiş ve gelecekle bağ kurarak ufku aydınlatmak olduğunu dile getiren İrtem, "Bizler DİMED olarak 'Medya mensupları tarihle buluşuyor' adlı programımızla gezimizin ilk uğrak yeri olarak Bitlis'ten başladık. Bitlis merkezdeki tarihi yerleri dolaştık. Bitlis Kalesi, Bitlis Ulu Camisi, Beş Minare, Seyir Tepesi, İhlasiye Medresesini dolaştıktan sonra yine Bitlis-Tatvan arasında bulunan ve Selçuklu tarihinin önemli mimarisinden olan El Eman Hanı'nı dolaştık. Aynı zamanda Nemrut krater gölünü gezdik. Oradan da Ahlat ilçesine geçtik, Ahlat'ta ilkin Muaz bin Cebelin oğlu Abdurrahman Gazi'nin türbesini ziyaret ettik, dualar ettik. Ondan sonra Ahlat merkezde bulunan Selçuklu mezarlığını ziyaret ettik. Orada çok derin bir tarihin olduğunu, derin bir kültürün olduğunu gördük. Yine oradan devam ederek Muş ilimize geldik, Muş'ta da tarihi camileri ve tarihi türbeleri dolaştık. Şu anda da Selçuklu mimarisinin önemli eserlerinden biri olan Murat Köprüsü'ndeyiz. Tabi bizim buradaki amacımız geçmişle gelecek arasında bir bağ kurarak ufkumuzu açmak, geçmişlerimizin eserlerini görmek, onları bu şekilde tekrar yâd etmekti. Bu tür gezilerimiz bundan sonrada inşallah devam edecektir." dedi.
"Geçmişine sahip çıkamayanlar geleceklerine ışık tutamazlar"
İrtem sözlerine şöyle devam etti: "Tabi bu tarihi mekânları gezip görmek, geçmişlerin yaptığı eserleri görmek onur verici olmakla beraber, maalesef bu kadar değerli eserlerin, tarihimizin sahipsiz olması da üzücü. Çoğunun yıkılmayla karşı karşıya kaldığını gördük. Mutlaka tarihimize sahip çıkmalıyız, geçmişine sahip çıkamayanlar geleceklerine ışık tutamazlar. Özellikle yetkililerin bu derin tarihe sahip çıkmalarını ve bu zengin kültürü geleceğe taşıma adına önemli adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz."
Gezi programına katılan medya mensupları ise böyle bir programda yer aldıklarından dolayı memnun olduklarını dile getirdiler.
Muhyeddin Beyca, "Bu kültür turunda özellikle bölgemizde yaşayan insanlarımızı, kültürlerini tanıma ve özellikle tarihi eserlerini görme fırsatı yakaladık. Geçmişte atalarımızın yaşadığı yerleri görmek, bize miras olarak bıraktıkları eserleri görmek gezmek bizi ziyadesiyle memnun etti. Böyle kültür turlarının yapılması gerçekten güzel. Benim tatilcilere, turizmcilere tavsiyem kendi yaşadıkları bölgeleri gezmeleri, tarihi ile tanımalarıdır. Çünkü ülkemizde görülecek gezilecek o kadar güzel yerler var ki; maalesef biz bunun değerini bilmiyoruz. Bunun değerinin daha güzel anlaşılması için de özellikle kültür turlarının cazibeli hale getirilmesi ve insanlarımızın tarihi eserlerle buluşturulması gerekir." şeklinde konuştu.
"Tarihi yerleri gezerken maalesef toplum olarak tarihimize karşı ilgisiz kaldığımızı gördük"
"Gerçekten buralar tarihi açıdan çok değerli ve bize tarihimizi anımsatan çok güzel yerler." diyen Osman Gülebak ise şunları söyledi:
"Bu gezide tarihe bir yolculuk yaptık. Hakikaten tarih bir toplum açısından çok önemlidir. Tarih aslında bir toplumun hafızasıdır, bir toplumun geçmişidir. Ondan dolayı eğer bir toplum kendi tarihine sahip çıkmazsa, kendi tarihini araştırıp, o tarihi hakikatlerden dersler çıkarıp kendi çağdaş konumunu belirlemezse o toplumun geleceği gerçekten sıkıntılıdır. Bizler bölgemizdeki tarihi yerleri gezerken maalesef toplum olarak tarihimize karşı ilgisiz kaldığımızı gördük. Yani birçok bilmediğimiz yerleri gördük, ama birçok yerde ilgisizlikten dolayı kötü görüntüler de gördük. Hem yetkililer hem bölge halkı hem siyasiler hem de kültür dernekleri, yani bu bölgenin tüm insanı tarihi yerlere sahip çıkmalıdır."
"Tarihimizi hakkıyla bilmezsek geleceğimize yön veremeyiz"
Tarihi yerlerin restore edilerek gelecek nesillere aktarılması gerektiğine vurgu yapan Gülebak, "Bu tarihi yerlerdeki mesajların gelecek nesillere verilmesi gerçekten önemlidir. Bu açıdan hepimize çok büyük sorumluluk düşüyor. Eğer biz tarihimizi unutursak, tarihimizi hakkıyla bilmezsek geleceğimize de yön veremeyiz. Bu açıdan gezinin çok faydalı olduğunu düşünüyorum, çok büyük dersler çıkardık, inşallah bu tarihi yerlere benzer yerleri gezerek tarih bilincimizi yeniden inşa etmeye çalışacağız. Bu programı düzenleyen DİMED'e, bizi misafir eden, bizi hoş karşılayan Bitlis'teki, Muş'taki kardeşlerimize en derin sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz." dedi.
"Bu tarihe sahip çıkalım, bu tarihi gelecek nesillerimize olduğu şekliyle aktarmaya çalışalım"
Diyarbakır Medya Mensupları Derneğine düzenlemiş olduğu gezi programından dolayı teşekkür eden Şükrü Tontaş da tarihi mekânların sahipsizliğine dikkat çekerek şunları dile getirdi:
"Bölgemizde özellikle tarihi bir güzellik var. Fakat şunu da söylemek gerekir ki; bu tarihi yerlerin, mezarlıkların, kümbetlerin, medreselerin doğa harikası olan bu göllerin bakımsızlığa terkedildiğini gördük. Medya mensupları olarak, yerel yöneticilerin bu mekânlara yönelik istenilen duyarlılığı göstermediklerini gördük. Biz buradan yetkili olanlara sesleniyoruz; bu tarihe sahip çıkalım, bu tarihi gelecek nesillerimize olduğu şekliyle aktarmaya çalışalım."
Kültür gezisinin bir yıllık yorgunluklarını aldığını belirten Mehmet Salih Keskin ise "Öncelikle bu kültür gezisi düzenleyen Diyarbakır Medya Mensupları Derneğine çok teşekkür ediyoruz. Malumunuz biz bu bölgede görev yapıyoruz. Ben Mardin'de görev yapıyorum. Sıkıntılı, sancılı bir süreçten geçtik ve maalesef birçok olaylar yaşandı. Nusaybin'deki gelişmelerden tutunda 15 Temmuz darbesine kadar yoğun bir gündem içinde görevimizi ifa ediyoruz. Bölgede gerçekten de gazetecilik yapmak biraz daha zor, hem de çok yoğun geçiyor. Bu kültür gezisi bu bir yıllık yorgunluğu aldı diyebiliriz. Tabi biz 2 gündür hem Bitlis'te hem Muş'ta birçok tarihi yeri gezdik. Bununla beraber tarihi yerlerin ne kadar bakımsız kaldığına da şahit olduk." dedi. (M. Hüseyin Temel - İLKHA)