Haber Merkezi

Normalde 40 hafta süren hamilelik süreci çeşitli nedenlerden dolayı erken doğumla sonuçlanabiliyor. Bebeğin sağlığını riske atabilen erken doğumu önlemenin yolu ise hamileliğin ilk günlerinden itibaren düzenli sağlık kontrollerini aksatmamaktan geçtiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü`ünden Op. Dr. Hakan Peker, hamilelikte takip programı ve önemi bilgiler verdi.

KASILMALARI GÖZARDI ETMEYİN  

Anne karnındaki bebeğin hamileliğin 36. Haftası dolmadan dünyaya gelmesi erken doğum olarak tanımlanmaktadır. Erken dönem bebek kayıplarında birinci sırada yer alan erken doğum, gebeliklerin yüzde 8`inde yaşanmaktadır. Akciğerleri tam olarak gelişmeyen erken doğan bebeklerde görme ya da işitme problemi görülme ihtimalinin daha yüksek olduğunu, bu yüzden her anne adayının erken doğum belirtileri hakkında bilgi sahibi olması ve belirtilere karşı duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Peker, “Saatte en az 4 kez gerçekleşen kasılmalar erken doğumun en önemli belirtileri arasındadır. Çoğu kez ağrıların eşlik ettiği kasılmalar ağrısız da meydana gelebilmektedir.” Dedi.  Bununla birlikte şu bilgileri ekledi;

*Vajinal kanama veya akıntıların çoğalması

*Rahimde gerilme hissi

*Vajinadan aniden bol miktarda sıvı boşalması

*Adet sancısına benzer kramp tarzında ağrılar

*Belirgin bel ağrısı

DÜŞÜK YAPTIYSANIZ RİSKİNİZ DAHA FAZLA

Düşük yapanların erken doğum yapma riskinin daha fazla olduğunu söyleyen Peker, şu bilgileri verdi: “Daha önce bir veya birden fazla erken doğum yapan, erken doğum riskiyle ilgili tedavi gören ya da tekrarlayan düşük yapan anne adaylarının riski daha fazladır. Ayrıca, rahim ağzı problemleri, çoğul gebelik, fetüs sıvısının normalden fazla olması, plasentanın doğum kanalını kapatması, vajinal enfeksiyonlar, kısa sürede aşırı kilo kaybedilmesi, 18 yaşın altında 40 yaşın üstündeki anne adaylarının erken doğum yapma oranı yüksektir. Bunlarla birlikte değiştirilebilir durumlar da bulunmaktadır. Sigara ve alkol tüketilmemesi, ilaç alımlarında doktora başvurulması, uygun egzersizlerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi ve bulaşıcı hastalıklara karşı tedbirli davranmak erken doğum riskini azaltan unsurlar arasındadır.”

DÜZENLİ TAKİP PROGRAMINI AKSATMAYIN

Gebeliğin ilk günlerinden itibaren düzenli takip ve doktor kontrolünün erken doğum riskini azalttığına dikkat çeken Peker: “Özellikle erken doğum bakımından risk grubunda bulunan anne adaylarının erken doğumu tahmin, tedavi ve korunma programı altında takibi gereklidir. Erken doğum teşhisini koyabilmek için ilk adım doktor muayenesidir. Alınacak sıvı örnekleri, rahim ağzı uzunluğunun ölçülmesi ve rahim ağzının belli bir seviyenin üzerinde açılması gibi bulgularla yapılacak bazı testler erken doğum tanısı için sıklıkla yeterli olabilmektedir.” İfadelerini kullandı.

YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ OLAN MERKEZLERİ TERCİH EDİN

Uygun şartlarda erken doğumu durdurarak bebeğin anne karnında büyümesi için zaman kazanmanın mümkün olduğunu ve erken doğumu engellemede başarı teşhis ve tedavinin erken başlamasıyla doğrudan ilgili olduğunu belirten Peker, sözlerine şu bilgileri vererek son verdi: “Kasılmaların giderilmesi için damar yolu ile sıvı takviyesi yapılmaktadır. Bu müdahalenin yeterli olmadığı durumlarda erken doğumu durdurucu tokoliz denilen ilaç tedavileriyle kasılmaları durdurmaya yönelik farklı ilaçlar kullanılmaktadır. Tokoliz tedavisinde kullanılan ilaçların anne üzerinde yan etkileri bulunabileceği için hastanede doktor gözetiminde yapılması gerekmektedir. Tüm müdahalelere rağmen erken doğumun gerçekleşme ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Doğumun gerçekleştiği hastanede yenidoğan yoğun bakım ünitesi olmadığı durumlarda, gerektiğinde bebeğin yoğun bakım ünitesi bulunan başka bir hastaneye sevki söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle, erken doğum ihtimali olan gebelerin tedavilerinin prematüre doğan bir bebek için uygun yoğun bakım şartlarının bulunduğu bir hastanede yapılması daha uygun olmaktadır.”