Mehmet Özcan / Analiz

İran’ın nükleer çalışmaları, Batılı ülkelerin tüm baskılarına rağmen devam ederken, başkanlık seçimlerinin yaklaştığı ABD’de Başkan Barack Obama İran’a askeri bir müdahaleden söz etti. Washington’da güçlü siyonist Yahudi lobilerinden AIPAC’ın (Amerika israil Kamu İşleri Komitesi) 13 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantıda konuşan Obama, “Savaş istemiyoruz, ama İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için son seçenek saldırmaksa, saldırırız” ifadelerini kullandı. Obama ayrıca, katil israil askerlerinin 9 Türkiyeli Müslüman’ı katlettiği Mavi Marmara olayında israil’i savunduğunu sarfetmesi salonda kuvvetli bir alkış aldı.

Bir gün öncesinde ise israil başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşen Obama, israil’in güvenliğine verdiği desteğin “kaya kadar sağlam” olduğunu ABD’nin her zaman “israil’in arkasında” olduğunu belirtti. Obama, Netanyahu ile görüşmesi sonrası basın açıklamasında İran konusunda şöyle konuştu: “Birincisi, hepimiz biliyoruz ki israil’in yok edilmesi çağrısında bulunan bir ülkenin nükleer silaha sahip olması, israil açısından kabul edilemez… Nükleer silahın teröristlerin eline düşmesi ihtimalini istemiyoruz. Buradaki politikam, kontrol altında tutma politikası olmayacak, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek şeklinde olacak.”

“İRAN’A SALDIRIRIZ” TEHDİDİ BOŞ BİR SÖYLEM

Obama’nın siyonist israil’e olan açık desteğini anlamak mümkün. Malum, Amerikan basınının yüzde 80’nini elinde bulunduran siyonist Yahudilerin desteğini almak Obama için tekrar başkanlığa seçilebilmenin en iyi yolu. Diğer yandan seçim çalışmaları için zengin siyonist işadamlarının finansörlüğü sadece Obama için değil, başkanlık yarışına giren cumhuriyetçi adayların da tercih ettiği önemli seçenekler arasında. Ayrıca siyonistler, ABD senatosunda güçlü bir ağa sahipler ve her istediklerini rahatlıkla yapabilecek gücü ellerinde bulunduruyorlar. Ancak tüm bunlara rağmen Obama, israil’in İran’ı vurma fikrine sıcak bakmadığı görülüyor. Amerika’nın “İran’a saldırırız” tehdidi ise açıkçası boş bir söylemden öteye gitmiyor. Neden derseniz;

Birincisi; Amerika Birleşik Devletleri’nin ağır bir ekonomik kriz yaşıyor olması.

İkincisi; Afganistan ve Irak işgaliyle savaş stratejisini bile değiştirecek bir küçülme ve yenilgi içine girmesi.
Üçüncüsü; ise ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşması.

KENDİLERİNDE VAR BAŞKASINDA İSTEMİYORLAR

Meseleye bir başka yönden bakalım. Beş bine yakın nükleer silaha sahip Amerika ve iki yüzden fazla nükleer silahının olduğu bilinen israil’in var da, İran’ın neden olmasın? Hem de İran’da nükleer silah var mı, yok mu, diye denetlemesini istedikleri Uluslar Arası Atom Enerji Kurumunu, kendi ülkelerindeki nükleer silahların bulunduğu tesislerine girmesine izin vermedikleri halde İran’ı veya bir başka ülkeyi kontrol altında tutmak ne kadar mantıklı? Oysa nükleer silah değil de nükleer enerji ürettiğini ve müzakerelere her daim açık olduğunu belirten İran yönetimi, Amerika ve Avrupalı batılı ülkeleri bir türlü inandıramıyor. Ancak mesele İran’ın batılı devletleri inandırıp inandırmama meselesi değil aslında.

KİM TERÖRİST?

Obama’nın İran konusunda yaptığı açıklamasındaki şu cümlesine bakar mısınız; “Nükleer silahın teröristlerin eline düşmesi ihtimalini istemiyoruz. Ve terörizme destek veren bir rejimin, nükleer gücü sayesinde daha da agresif davranabileceği ya da dokunulmaz olacağı hissine kapılmasını istemiyoruz.” Yani Obama, nükleer silahın kendilerinde olması halinde sorun olmadığını ama “teröristlerin” yani İran’ın eline geçti mi “agresif davranabileceği ya da dokunulmaz olacağını” söylüyor.

Çok öncesine, Amerika’nın Hiroşima’ya attığı kimyasal bombalarına kadar gitmeye gerek yok. 2001’de başlayan Afganistan işgaliyle yakılıp yıkılan ülkede füze ve kimyasal bombalarla onbinlerce masum katledildi. Yine 2003’te Irak’ı kimyasal silah var iddiasıyla işgal eden Amerika’nın, ülkede kaldığı 8 yıl boyunca kimyasal silahın izine rastlamadığı aksine menfaatleri için ülkeyi yakıp yıktığı ve iki milyon insanı katlettiği gün gibi ortada değil mi?

Hele de siyonist katil israil’in 63 yıldır işgal altında tuttuğu Filistin’de yaptığı katliamların haddi hesabı bir yana; son Gazze saldırısında adeta kameralar karşısında kimyasal bombalar kullanarak bin beş yüz insanı katletmesi karşısında başta Amerika dahil batılı devletlerin suskun kalmasına ne demeli?

NÜKLEER SİLAH SAHİBİ BİR İRAN TEHDİT EDİLİR Mİ?

Peki, meseleye bir başka açıdan bakalım. Şu an için İran’ın nükleer silah yok demesi karşısında ABD ve israil’in dillerinden düşürmediği saldırı söylemlerini acaba İran’ın nükleer silaha sahip olması halinde de bu tehditler devam edecek mi dersiniz? Cevap kesinlikle ‘hayır’ olacaktır. Çünkü bu kez karşılıklı dengeler oluşacak. israil veya Amerika bu kez, İran’a herhangi bir saldırı düşündüğünde üst perdeden bakamayacak, İran’ın da aynı güce sahip olduğu bilinciyle saldırı ve işgal zihniyetini değiştirmek zorunda kalacaktır.

SALDIRI OLURSA NE OLUR?
Şayet alelacele bir saldırı olursa bölgede neler değişir? Açıkçası İran, ne savaşsız alınan Irak’a benzer ne de güçlü bir devlete sahip olmayan Afganistan’a. Birkaç olasılığa kısaca değinmek gerekirse; İran, israil’i vurabilecek füzelere sahip olduğunu belirtiyor. ABD’nin körfez ülkelerindeki tüm üsleri İran’ın füze menzilinde. İran’a saldırı durumunda Hizbullah, Hamas ve Suriye’nin israil’e karşı neler yapabileceğinin hesaplanması gerekir. Bunun dışında Arap baharıyla değişim yaşayan İslam dünyası buna sessiz kalır mı? Dolayısıyla saldırı durumunda Türkiye’nin de büyük risk grubu içinde bulunduğu olasılıklar daha sıralanabilir. Ancak sonuç itibarıyla hayal bile edemeyeceğimiz durumlarla da karşılaşabiliriz.
Tüm bunlar karşısında taraf tutmak, siyaset veya strateji söylemlerini de bir kenara bırakırsak ve olaylara objektif bir şekilde bakmak durumunda sormak gerekmiyor mu; yaptıkları katliamları ortada olan katil israil ve Amerika’mı, yoksa hiçbir ülkeyi işgal etmemiş ve nükleer enerji üretmek istediğini açıkça belirten İran mı terörist grubuna giriyor?