Şükrü Gündüz / İstanbul
UZMANLAR YASAYA TEPKİLİ
Yasa tasarısını değerlendiren uzmanlar, Aile içindeki şiddetin kanunlarla, polis zoruyla giderilemeyeceğini ifade ettiler. Bu yasanın, feminist kadın derneklerinin etkisi ve “kadına şiddet” haberlerinin gölgesinde hazırlandığına dikkat çeken uzmanlar, yasanın aileye ciddi zararlar vermekle beraber evlilik dışı ilişkileri de bir anlamda yaygınlaştıracağını dile getirdiler.
Yasa tasarısını değerlendiren uzmanlar, Aile içindeki şiddetin kanunlarla, polis zoruyla giderilemeyeceğini ifade ettiler. Bu yasanın, feminist kadın derneklerinin etkisi ve “kadına şiddet” haberlerinin gölgesinde hazırlandığına dikkat çeken uzmanlar, yasanın aileye ciddi zararlar vermekle beraber evlilik dışı ilişkileri de bir anlamda yaygınlaştıracağını dile getirdiler.
YASA İÇİN NE DEDİLER
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “Bizim inancımız, değil bir insanı, bir karıncayı bile incitmeyi yasaklayan bir inançtır. Şiddeti kanunla bir yere kadar önleyebilirsiniz. Asıl olan kanunları değil, vicdanları değiştirmektir.”
Mehmed Şenlik Hoca, Böyle bir yasa bu toplumun değerlerine aykırıdır. Batıda aile değerlerini yok eden bir kanunu getirip Müslümanlara dayatmak saygısızlıktır. Bu yasa bu şekilde meclisten geçmemelidir.
Aile Danışmanı/Aile Terapisti Mehtap Kayaoğlu, “Bu yasa evlilikleri engelleyip gayri meşru ilişkileri arttırabilir. Çünkü erkekler bu şartlarda kadınlara güvenip evlenmek istemeyecek. Ya da çok seçici davranmak isteyecek.”
Aile ve Evlilik Terapisti Nazlı Özburun, “Önemli olan devletin koyduğu kuralların toplumumuzun manevi değerlerine uygun olmasıdır”
Yazar Ahmed Kalkan, “Dinimizde bir Müslüman için eşi Allah’ın ona emanetidir. Sevgi olmadan mahkeme zoruyla, polis zoruyla sorunlar çözülmez hatta yuvalar yıkılır”
“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı” gösterilen tepkilere ve yapılan itirazlara rağmen tartışmalı maddelerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan Meclis Genel Kurulu’na kadar getirildi.
Komisyonlardan hızlıca geçirilen tasarı Genel Kurul’a sevk edildi. Yasa tasarısını değerlendiren uzmanlar, Aile içindeki şiddetin kanunlarla, polis zoruyla giderilemeyeceğini ifade ederek, “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı”nın feminist kadın derneklerinin etkisinde kalarak ve son zamanlarda medyada sıkça yer verilen “kadına şiddet” haberlerinin gölgesinde hazırlandığını, yasanın aileye ciddi zararlar vereceğine dikkat çektiler.
YASA NE İFADE EDİYOR
Yıllar içinde artan Batıcılık tutkusu, değerlerimizden kopuş, Batı tipi bireyselleşmenin yaygınlaşması ve kendi toplumsal özelliklerimizi hiçe sayarak bütün kanun ve mevzuatımızı, Avrupa Birliği uyum sürecine uydurmak için hazırlanan bu yasa aileye çok büyük zararlar verebilir. Eğer mevcut şekliyle kadını aileden ayırmaya hizmet edecek yaklaşım ve düzenlemeler hayata geçirilecek olursa, birçok aile kendi aralarında çözebileceği sorunları mahkemeye taşıyarak bu sorunların içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olacak.
ŞİDDET YALNIZCA KANUNLARLA ENGELLENEMEZ
TBMM’de görüşülecek olan yasa ile ilgili bir mesaj yayınlayan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “Bizim inancımız, değil bir insanı, bir karıncayı bile incitmeyi yasaklayan bir inançtır. Elbette kadına yönelik şiddeti engelleyici tedbirler alınmalıdır. Ancak bizce bunlar yeterli olmaz. Çünkü şiddeti kanunla bir yere kadar önleyebilirsiniz. Asıl olan kanunları değil, vicdanları değiştirmektir. Bunun yolu da önce ahlak ve maneviyat diyerek vicdanlara manevi değerleri yerleştirmekten geçer” dedi.
Kadına yönelik her türlü baskı, şiddet ve ayrımcılığa karşı olduklarını vurgulayan Kamalak, şöyle devam etti: “Ancak burada maalesef ciddi bir çelişki vardır. Bir yandan kadın toplumsal hayata katılsın denilmekte ancak öbür yandan başörtülü-başı açık ayrımı yapılarak engel konulmaktadır. İnancı gereği başını örten yüz binlerce hanım kardeşimiz, sırf bu yüzden mesleğini yapamamaktadır. Toplumumuzun önemli bir bölümünü başörtülü hanımlar oluşturmasına karşın, halen TBMM’de başörtülü bir milletvekilinin bulunmaması bu çifte standardın en somut göstergesidir. Kadın hakları konusunda samimi bir irade ortaya konacaksa, öncelikle bu çifte standart ortadan kaldırılmalı, kılığı, kıyafeti, inancı, mezhebi ne olursa olsun kadına yönelik her türlü ayrımcılık son bulmalıdır.”
BU YASA EVLİLİK KURUMUNA ZARAR VERİR
Bu yasayla evlilik kurumunun darbe alıp gayri meşru ilişkilerin artabileceğine dikkat çeken Aile Danışmanı/Aile Terapisti Mehtap Kayaoğlu “Bu yasa evlilikleri engelleyip gayri meşru ilişkileri arttırabilir. Çünkü erkekler bu şartlarda kadınlara güvenip evlenmek istemeyecek. Ya da çok seçici davranmak isteyecek. Avrupa’da bu durum böyle olduğu için gayri meşru ilişkiler çok fazla. Bu yasayla beraber Türkiye de böyle ciddi bir sorun ortaya çıkabilir” dedi.
Aslında devletin temel görevi bireylerin hem toplumsal hem de bireysel pozisyonlarını korumaya yönelik olduğunu ancak bu yasanın sadece kadınları korumaya yönelik olduğunu belirten Kayaoğlu, Eşlerine iyi davranan erkekler ne olacak, diye sorarak şu şekilde konuştu; “Bu ülkede 75 milyon insan yaşıyor. Bu 75 milyon insanın hepsi psikotik eğilimli değildir. Ordaki ayrıştırmanın devrede olması lazım. Sorunlu olanlara yönelik tedbirler alınabilir. Türkiye`de yaşayan insanlar genel anlamda sosyal uyum problemleri yaşıyor. Kadını koruyacağız diye erkeği de mağdur etmenin anlamı yoktur” şeklinde konuştu.
KANUNLAR TOPLUMUN MANEVİ DEĞERLERİNE UYGUN OLMALI
Aile de yaşanan sorunların aile içinde çözülememesi ve dışarıdan çözülmeye çalışılmasının başka sorunların doğmasına sebep olacağını ifada eden Aile ve Evlilik Terapisti Nazlı Özburun, “Aile ve evlilik düşmanlığı bütün dünyada tırmanıyor ve bunda İslami duyarlılığı olan insanların aileye yeterince sahip çıkmayışları ve evliliği bir eş olma alanından çıkarıp güç savaşlarının yapıldığı bir alana dönüştürmelerini de görmek lazım. Devletin zarar göreni zarar verenden koruma görevi vardır. Bu noktada devlet kural koyar. Önemli olan devletin koyduğu kuralların toplumumuzun manevi değerlerine uygun
olmasıdır” diye konuştu.
AİLENİN İKİ AYAĞI VAR
Konya Anadolu Aile Derneği Başkanı Fatma Kıvrak, olaya bakışımızın bütüncül olması gerektiğini belirterek, “Ailenin iki ayağı var. Her iki tarafın da haklarının gözetilmesi gerekir. Şiddet gören kadın kadar şiddet gören erkek de var. Kadına yönelik her haksızlık cezalandırmaya gidiliyor. Çözüm tek taraflı olmaz. Kadına yönelik pozitif ayrımcılık yapılmıştır” dedi. “Sorun varsa eğitimle çözümlenmeli” diyen Kıvrak, “Aile, sevgi ve saygı ile yürür. Aile kurumu hukuki bir yere gitmişse sevgi saygı bitmiştir. Ailede; sevgi, saygı ve merhamet ön plana çıkartılmalıdır. Cezaların artırılması ile sorunun çözüleceğini zannetmiyorum” diye konuştu.
MÜSLÜMAN İÇİN EŞİ ALLAH’IN ONA EMANETİDİR
“Müslümanın Evliliği ve Aile Hayatı” isimli kitabın yazarı Ahmed Kalkan da tasarının AB baz alınarak hazırlanmasına tepki göstererek, Avrupalı insanın bakış açısıyla, Müslüman bir insanın bakış açısının farklı olduğunu söyledi. Aile içi şiddetin; kanunlarla, mahkeme veya polis zoruyla çözülemeyeceğini ifade eden Kalkan, bu durumun faydadan ziyade zarar getireceğini belirtti. “Dinimizde bir Müslüman için eşi Allah’ın ona emanetidir” diyen Kalkan, “Allah için biz eşimizi severiz. Çocuklarımızın annesi olduğu için severiz. Eğer insan eşini severse, zaten ona şiddet uygulamaz. Bir insan bunun bilincinde olursa aile içinde sıkıntı da olmaz. Aile içindeki sorunlar da bu şekilde çözülür. Sevgi olmadan mahkeme zoruyla, polis zoruyla sorunlar çözülmez hatta yuvalar yıkılır” şeklinde konuştu.
BİRKAÇ OLAYDAN DOLAYI BÜTÜN TOPLUM SUÇLANAMAZ
Bu yasanın bu şekilde kabul edilmesi halinde çok büyük sıkıntılara sebep olacağını söyleyen İlahiyatçı Mehmet Şenlik Hoca, “Kim ne amaçla böyle bir yasa hazırlamış, bu komisyon nasıl bir çalışma yapmış? Halkın değerlerini hiçe sayarak bir yasa teklifi hazırlanmış. Birkaç tane aile içi şiddet olayı yaşanmışsa bütün topluma mal edip bütün toplumun önüne taş konulacak bir anlayış olmamalıdır. Kadına hak ettiğinden fazla hak verilirse böyle bir hak kadını erkeğin üzerine çıkarır. Bu fıtrat kanunlarına da aykırıdır. Allah (cc) insanları kadın ve erkek olarak yaratırken kadını daha zayıf olarak yaratmıştır. Kadının iradesi zayıftır. Kadın erkek gibi bir iradeye ve sabra sahip değildir. Kadın psikolojik olarak yetersiz olduğu gibi fiziki olarak da yetersizdir. Kadın zayıf olduğu için ona bazı haklar verilebilir bu normaldir. Fakat kadını erkekliğe özendirecek haklar vermek doğru değildir. Bir ailede ipler kadının eline geçerse kadın istediği zaman evine çıkıp girerse ve eşi ona bir şey soramazsa bu çok büyük sıkıntılara sebep olur” diye konuştu.
KADINLARA HAK VERİLMELİ AMA BU HAKLAR TOPLUMUN DEĞERLERİYLE ÖRTÜŞMELİDİR
Kadının bazı haklara sahip olması doğrudur ama kadının erkeğin sahip olduğu haklara sahip olmasının yanlış olduğunu belirten Şenlik Hoca, “Bu halk Müslümandır bu yasa ise halkın değerleriyle uyuşmuyor. Onun için meclis böyle bir şeye onay vermemelidir. Bu yasa kadını erkek erkeği kadın yapacak. Eğer kadın erkekliğe kalkışırsa erkeğin de kadın olması lazım. Bu fiziki ve psikolojik olarak mümkün değildir. Kadının kadınlığını bilmesi lazım, erkeğe ait olan işlere kadın el atarsa o zaman erkek ne yapacak. Bir insana hak etmediğinden fazla hak verilirse o insan bozulur. Batıda aile kültürü yok olmuş. İnsanlar huzur ve mutluluk arıyor ama bulamıyor. Çünkü aile kültürü yok. Aile yok olmuş. Oradaki Hristiyan kadınlar bile Müslümanlarla evlenmek istiyor. Çünkü onlar Müslümanların aileye ne kadar değer verdiğini ve kadını ne kadar koruduğunu biliyor. Kadına onu tamamen serbest bırakılacak haklar verilirse erkek ona tahammül etmez ve boşanır. Böylece aile mefhumu yok olur gider. Böylece gayri meşru ilişkilerin önü de açılmış olur.
Parlamentodaki vekilleri uyarmak lazım böyle bir yasa toplumun yararına değil zararınadır. Böyle bir yasa bu toplumun değerlerine aykırıdır. Batıda aile değerlerini yok eden bir kanunu getirip Müslümanlara dayatmak bir ahlaksızlıktır, bir saygısızlıktır. Herkes buna tepki göstermelidir. Bu yasa bu şekilde meclisten geçmemelidir” şeklinde konuştu.
BU YASANIN İÇİNDE YER ALAN BAZI MADDELER;
Kadının gittiği yere karışmak suç
Yeni kanun teklifine göre, erkeğin kadına sesini yükseltmesi, gittiği yere karışması suç sayılıyor. Kadın bağıran kocasını şikâyet ederse, kocaya evine yaklaşamama cezasından hapis cezasına kadar çeşitli cezalar verilebilecek.
Para vermemek suç
Tasarıda itme ve saç çekme de şiddet sayılıyor. Ayrıca hakaret ve para vermeme de duygusal şiddet olarak değerlendiriliyor. Bir kadın ömründe bir kez bile bunlardan birine maruz kalmışsa şiddete uğramış olarak kabul edilecek!
Şikâyetler geri alınamıyor.
Tasarı ile kadınlar, kızgınlıkları geçtikten sonra şikâyetlerini geri almak için başvurursa şikayetleri geri alınamayacak.