ŞEYDA ÜNAL / DOĞRUHABER

Dünya denen kısa yolculuğun vagonlarında kayboluyoruz tüm benliğimizle. Tanımıyor kimse kimseyi sanırsın mahşer yeri. Kriter denilen kavram sözlüklerimize girdiğinden beri…

Evlilik oranları azaldı, boşanmalar hayli çoğaldı. Sorsan evlenmeyeler dünyada insan kalmadı. Yahut ruh ikizini bulamadı. Anlamsız programlara çıkıyor biri, evi olsun arabası olsun gerisi ne olursa olsun diyor ezberlemiş sanki. Hepsi birbirinin söylediğini tekrar ediyor. Kaç sezon böyle anlamsızlıklarla son buluyor. Kim bilir belki de gerçekten evlenmeyi istemiyor… Maddi durumun dinden imandan önce geldiği bir coğrafyada evlenmek kolay olabilir mi?

Yaş sorunu var kimilerinde. Okuyup büyük adam olacak, mesleğini eline alacak. Erkek için bir nebze düşünebilir olunan bu durum kızlar içinde geçerli 21. Yüzyılda. Kadın meslek sahibi olmak zorundaymış, hayret bunu anneannelerimiz nasıl unutmuş? Büyüklerimiz zamanında evlilik erken yaşlardaydı. Amaçları çocuk yaşta evlilik değil harama bulaşmadan tertemiz bir yuva kurmaktı.

Şimdi Batı`ya çevirdiğimizde bakışlarımızı evliliğin yok denecek az oranlarda olduğunu, insanların nikâh kavramından soyutlanarak aynı evde yaşadıklarını, üstüne tuz biber olarak bizim insanımızın da bu saçmalığa kapıldığını hayıflanarak seyrediyoruz. Tabloya buradan bakınca evlenme oranlarının neden azaldığını daha iyi kavrayabiliyoruz.