Hilvan'da sık sık yaşanan içme suyu kesintileri halkı canından bezdirirken, ilçe halkı içme suyunu temin etmek için sokak çeşmelerinden at arabasıyla evlerine su taşıyor.
Yaşadıkları mağduriyeti anlatan Hilvanlılar, sorun hakkında gidip görüştükleri yetkililerin kendilerini farklı yerlere yönlendirdiklerini ve sadece seçim zamanında kendilerini hatırladıklarını söylediler.
Bahçelievler Mahallesi'nde ekmek fırını işleten İmam Man, konuyla ilgili tüm yetkililerden şikâyetçi olduğunu dile getirerek tepkisini şöyle dile getirdi:
"Biz sadece su istiyoruz"
"Suyumuz yaklaşık on senedir doğru dürüst gelmiyor. Oy zamanında yetkililer ailece Ankara ve İstanbul'dan buraya geliyorlar. Biz her seferinde su istediğimizde bugün yarın gelecek diyorlar, fakat su gelmiyor. Normalde şu anda içtiğimiz suya da gelip baksınlar, içilmiyor. Ama ne yapalım, su gelsin ne olursa olsun diyoruz, buna da razıyız, yine de su akmıyor. Herkes bu durumdan şikâyetçi. Biz Cumhurbaşkanından, Başbakandan, muhtarından, belediye başkanından, ŞUSKİ'den hepsinden şikâyetçiyiz. Sular aktığında dördüncü kata çıkacak dediler fakat öyle bir şey yok. 15 günde bir su geliyor. Biz de dinamo ile depoyu dolduruyoruz. Şu anda depolar evde boş. Milletin yüzde doksanı mağdur. Biz bir şey istemiyoruz, sadece su istiyoruz."
"Evde yüzümü yıkayacak su bulamadım gelip çarşıda yüzümü yıkadım"
Yine aynı mahallede yaşayan Mehmet Asar da su kesintileri nedeniyle mağdur olduklarını söyleyerek, çocuklarının tarlada çalışıp eve geldiklerinde kullanacak su bulamadıklarını ve bu nedenle sıkıntı yaşadıklarını belirterek şunları ifade etti:
"Bir haftadır suyumuz akmıyor. Belediyeye gidiyoruz 'ŞUSKİ'ye gidin' diyorlar, ŞUSKİ'ye gidiyoruz 'büyükşehiri ara' diyorlar, büyükşehiri arıyoruz 'arıza giderildi' diyorlar. Evde yüzümü yıkayacak su bulamadım, gelip çarşıda yüzümü yıkadım. Bir haftadır su gelmiyor. At arabası ile gelip eve su götürüyorum. Çoluk çocuğumuz tarladan geldiklerinde elbiseleri yıkayacak ve kullanacak su bulamıyor, kirleri ile beraber yatıyorlar, yazık günah değil mi? Bu nereye kadar sürecek. Ben yetkililerden şikâyetçiyim. Millet perişan olmuş, gelip bu su sorununu çözsünler. Ben kendim bizzat bu sabah büyükşehiri aradım. Bana 'dinamo yapılmış' dediler. Hani nerede dinamo yapılmış, bu dinamo kaç günde yapılıyor. Dinamo bir saat, iki saat bilemedin bir gün olsun. Ama dört gündür su yok, olmuyor ise değiştirsinler."
"1926'dan beri ilçe olan Hilvan'da her zaman su sıkıntısı yaşıyoruz"
1926'dan beri Hilvan'ın ilçe olduğunu ve her zaman su sorunu yaşadıklarını söyleyen Mehmet Gümüş de yaşadıkları mağduriyeti dile getirerek şöyle konuştu:
"30 yıldır Hilvan'da yaşıyorum ve 1926'dan beri ilçe olan Hilvan'da her zaman su sıkıntısı yaşıyoruz. Devlet yetkilileri hiçbir zaman buna el atmıyor. Seçim zamanında herkes başımıza savuşuyor ve diyorlar ki önce sizin suyunuzu getireceğiz. Seçimler bittikten sonra biz burada unutuluyoruz. Bizim fazla istediğimiz bir şey yok, sadece hakkımızı istiyoruz. 2017'de yaşıyoruz, su istemek kadar doğal bir şey var mı? Nerde Faruk Çelik, su nerede, 2002'den beri bekliyoruz. Bu su arızası ne kadar sürebilir ki kaç gün, kaç ay, kaç yıl... Biz bu sıkıntıyı yaşıyoruz, bize su yok desinler bizde sıkıntılarımızı kendimiz halledelim. 13 kilometreden su getirilmiş, fakat kimin tarlasından geçiyorsa herkes bir vana takmış tarlasına akıtıyor. Arıtma yok, suyun üstünde onu istemiyoruz, bize su getirin. Su hayattır, su olmazsa hayat olmaz. İş imkânını zaten sağlamıyorsunuz hiç olmazsa yaşama hakkı verin bize, susuz olmaz. Şanlıurfa'da 12 milletvekili var. Hangisine ses gidiyor, bunun için kim elini taşın altına koyuyor. Bir milletvekilinin evinde veya belediye başkanının evinde su sıkıntısı varmıdır? Ben niye su sıkıntısı yaşıyorum, benim onlardan ne farkım var. Onlar da sıradan bir insan değil mi? Onlar benim oyum ile gidip orada oturuyor. Seçim zamanı gelmeyecek mi tekrar, gelip oy isteyecekler o zaman kimin yüzüne bakıp oy isteyecekler."
"İçtiğimiz sudan dolayı hastanede yatmakta olan hastalarımız var"
40 bin nüfuslu bir ilçe olduklarını, sık sık suların kesildiğini ve ilçede arıtma tesisinin de olmadığını belirten Abdulgani Uruz ise tepkisini şöyle dile getirdi:
"40 bin nüfuslu bir ilçeyiz ve biz burada kurbağaların pisliğini içiyoruz. Bize arıtma tesisi lazım. Yetkililere bu sorunu söylüyoruz onlar 'bu pahalı bir iştir yapamıyoruz' diyorlar. Sen bir devletsin nasıl yapamıyorsun, dağları delebiliyor yol yapabiliyorsun, bir arıtma tesisi mi yapamıyorsun. Şu anda içtiğimiz sudan dolayı hastanede yatmakta olan hastalarımız var. Geçen senelerde köyümüzde içtiğimiz sudan dolayı 40 kişi birden hastaneye gittik. Yazık değil mi? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Yetkililerin duyarlı olması lazım. Seçim zamanlarında eşleri ile beraber gelip oy istiyorlar, işleri bitiğinde ise tekrar Ankara'ya gidiyorlar." (Ramazan Şefkatlı - İLKHA)