ASİYE ASLAN / DOĞRUHABER 

“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (AHZAB SURESİ – 70. AYET)

Yalan; kişinin bildiği doğruyu saklaması, aksi olarak söz söylemesi ve o yönlü davranışlarda bulunmasıdır. Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren kişiler toplumda hoş karşılanmazlar. Yalan söylemek, güvensizliğe, samimiyetin ortadan kalkmasına ve yalnızlaştırmaya iter. Dinimiz, kişinin öncelikle kendisini ve karşısındakini söz ve davranışlarıyla kandırmasını ve yalan yere şahitlik yapılmasını yasaklayıp haram kılmıştır. Doğru sözlü olmak müminlerin en önemli özelliklerinden biridir. İnsan her hareketinde doğru sözlü olmalı, asla yalana tenezzül etmemelidir. Çünkü yalan hiçbir şekilde müminde bulunamaz. Mümin özü, içi-dışıyla, söz ve davranışlarıyla her zaman örnek olmalı ve doğru olmalıdır. Çünkü yalan söylemek kişinin hem bu dünyasını hem de ahiretini mahveder. Bir Hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v), yalanın büyük günahlardan olduğunu söyleyerek şöyle buyurmaktadır:

Sevgili Peygamberimiz bir gün ashabına; "Bakın, büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi?" diye buyurdu. Oradakiler; “Ey Allah'ın Resulü, evet bildir," deyince, Efendimiz (s.a.s); "Allah'a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek" buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve "İyi belleyin, bir de yalan söylemek, yalancı şâhitlik yapmaktır" buyurdu. Bu son cümleyi sürekli tekrarladı. (Riyaz`üs-Salihin)

Yalandan sakınıp doğru sözlü olmak bizi hem dünyada hem de ahirette huzura kavuşturup hayra ulaştıracaktır. Yalandan kaçınıp doğru sözlü olanları Rabbimiz şöyle müjdelemektedir:

“Ey iman edenler! Allah`tan sakının ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab, 33/70-71)

  Ancak maalesef yalan konuşmak hayatımızın her alanına dâhil olmuş ve yalan konuşmaktan rahatsız olmayan bir topluluk haline geldik. Zarar görmemek, hatalarımızı örtmek, nefsimizi memnun etmek ve insanların takdirini kazanmak için rahat yalan konuşur olduk. Biz el-Emin olan Hz. Muhammed (s.a.v)`in ümmetiyiz. Bize O`nun (s.a.v) hayatını örnek alıp ve O ‘nu model alıp yaşamak ve yaşatmak yakışır. İnsan konuşacağı bir sözün doğru olup olmadığından şüphe ederse onu söylememeli, o konuyu araştırıp doğruluğundan emin olduktan sonra söylemelidir.  Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“İbn Mes`ud (ra) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Sıdk insanı birr`e (Allah`ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah`ın indinde Sıddık (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda Allah`ın indinde yalancı diye kaydedilir.”

Tabi ki, yalandan uzak bir gelecek ve doğruluktan ayrılmayan bir neslin oluşması için her bir birey olarak üzerimize düşen görevler vardır. Eğitimin ilk verilmeye başlandığı ve hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz evlerimizde Anne-babaların yalan söylemekten kaçınıp çocuklarına rol model olmaları gerekir. Ebeveynler yalan söylemeyi engellemek için çocuklarına güzel bir üslupla öğüt ve tavsiyelerde bulunmalıdırlar.

Lokman Hekim`in oğluna şu tavsiyesi bizlere bir uyarı niteliğindedir: ‘Ey oğlum! Yalandan çok sakın! Çünkü yalan dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayânı, değerini ve makamını kaybedersin`.

 Allah`ım!  Bizi yalandan sakınıp doğru sözlü olanlardan eyle! (Amin)