HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bazı temaslarda bulunmak üzere geldiği Van'da sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Burada gündeme yönelik açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, devletin hafızasının halen FETÖ üyesi memurların yazdıkları belgelerden oluştuğuna dikkat çekti.

STK toplantısında konuşan Yapıcıoğlu, il müftülüklerine resmi nikâh kıyma yetkisinin verilmesi, çocukların camiye gitmesi, 28 Şubat ve FETÖ mağdurları ile Filistin'de yaşanan olaylara değindi.

Müftülüklere resmi nikâh kıyılma yetkisinin verilmesinin birkaç gündür tartışıldığını belirten Yapıcıoğlu, nikâh kıyma yetkisinin ihtiyaca göre müftülükte çalışan bazı memurlara da verilmesi gerektiğini söyledi.

Yapıcıoğlu, "Bizim parti programımızda talep ettiğimiz hususlardan bir tanesi müftülüklere ve imamlara nikâh kıyma yetkisinin verilmesi, imam nikâhına resmi bir statü tanınmasıydı. Bu talebimizin makes bulmuş olması ve bu yönde düzenleme yapılmış olmasını olumlu değerlendiriyoruz. Buna karşı özellikle olayı mecrandan saptırılıp sanki çok faklı bir tarafa gidiyormuş gibi açıklamalarda bulunanları da ya meseleyi yeterinde araştırmamış oldukları ya da kasıtlı olarak olayı çarpıttıkları düşüncesindeyiz. Neticede müftülük de bu memleketin kurumlarından bir tanesidir. Bize göre sadece il ve ilçe müftülerinin nikâh kıyma yetkisinin verilmiş olması yetmez. Belediye başkanlarının nikâh kıyma yetkisini belediye memurlarından bir tanesine devrettiği gibi müftülüklerin de nikâh kıyma yetkisini müftülükte çalışan bazı memurlara veya ihtiyaç sayısı ne kadarsa bu sayıda imamlara devredilmesinin önü açılmalıdır." dedi.

"Çocukların erken yaşta camiyle tanışması önemlidir"

Çocukların erken yaşta camiyle tanışmasının öneminden bahseden Yapıcıoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın camilerle ilgili basına yansıyan açıklamaları var. Yapmış olduğu bu açıklamada 'Örgütün, amacının çocuklarımızı hem okuldan, hem de camiden kopararak kendi ideolojilerinin kulu yapmak istediler.' manasında bir açıklama yaptı. Evet, gerçekten hem okuldan, hem de camiden çocuklarının koparılması tehlikeli sonuçlar doğurur. Ya bazı kötü niyetli insanların eline düşer ve yahut uyuşturucu bataklığına çekilir. Ama özellikle çocukların erken yaşta camiyle tanışması, Kur'an'la, namazla, ibadetle tanışması mutlaka önemlidir." diye konuştu.

"Devletin hafızası FETÖ üyesi memurların yazdıkları belgelerden oluşuyor"

Bir dönem camiye giden gençlere terörist muamelesi yapıldığını belirten Yapıcıoğlu, bu projede FETÖ üyesi polis memurları ile yargı mensuplarının ciddi rol oynadığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Malumunuz 28 Şubat sürecinde Kur'an kurslarına yazılmak için belli bir yaş sınırı getirilmişti. İlk okulu bitirme yaşı getirilmişti. 12 yaşından önce Kur'an kurslarına gönderilmesinin önü kapatılmıştı. Bizim gelecek nesillerimiz, mutlaka kendi inancına, kendi maneviyatına uygun bir tedrisattan geçirilerek düzgün bir şekilde manevi eğitimini alarak yetiştirilmelidir. Yoksa gelecek bizim için karanlık olacaktır. Bir dönem camiye giden gençlere terörist muamelesi yapıldı. Camide çocuklara sadece Kur'an dersi ve siyer dersi verenlere terörist muamelesi yapıldı. Bu çocuklar tehdit edilerek camiden uzaklaştırıldı. Bu projede özellikle FETÖ üyesi polis memurları veya yargı mensupları ciddi rol oynuyorlardı. Halen devletin hafızası FETÖ üyesi memurların yazdıkları belgelerden oluşuyor. Bunun da mutlak suretle düzeltilmesi gerekiyor."

Siyonistlerin kurduğu terör şebekesini devlet olarak tanımanın tehlikesine dikkat çeken Yapıcıoğlu, terör şebekesinin devlet kabul edilmesiyle birlikte onlara karşı meşru olarak direnen Filistinlilerin terörist kabul edileceği tehlikesinden bahsetti.

Mesele ibadet hürriyetinin engellenmesi değil, Siyonistlerin orada var olması, işgal etmesi sorunudur

Yapıcıoğlu, "22 gün önce Kudüs'te birkaç kardeşimiz şehit edildi. Kudüs'te temmuz ayında 20'nin üzerinde şehit var. Memlekette bu konu uzun süre tartışıldı ama genel olarak tartışma oradaki asker ve yahut polis elbisesi giymiş Siyonist teröristlerin, Kudüs'lü Müslümanları Mescidi Aksa'ya sokmaması ve ibadet hürriyetinin engellenmesi şeklinde tartışıldı. Buradaki mesele ibaret hürriyetinin engellenmesi değil. Mesele Siyonistlerin orada var olması, işgal etmesi sorunudur. Siyonistlerin kurduğu terör şebekesini devlet olarak tanımak hemen arkasından şunu getirecektir. Onlara karşı meşru olarak direnen kardeşlerimiz terörist kabul edilecektir. Uluslararası hukukta da iç hukukumuzda da silahla bir şekilde güç kullanma yetkisi yalnızca meşru olarak devlete aittir. Güç kullanarak insanları bir yerden, bir yere engelleme yetkisi verseniz, onları devlet olarak tanımış olurdunuz. Devlet olarak tanıdığınız bir organizasyona karşı silahlı mukavemet gösterenleri terörist olarak tanımanız da bir müddet sonra kaçınılmaz olacaktır." şeklinde konuştu.

"Terör şebekesi Filistin topraklarına kök salarsa dallarını diğer taraflara da uzatmakta tereddüt etmeyecektir"

Siyonist terör şebekesinin Filistin halkına güç kullanmasını meşru görenlere çağrıda bulunan Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:

"Siyonistlerin güç kullanması meşruymuş ama biraz dozu kaçırıyorlarmış gibi anlatmaya çalışanları hem uyarıyorum hem de kamuoyuna, İslam Ümmetine şikâyet ediyorum. Bu işin nereye gideceğinin farkında değilseniz buradan sizi uyarıyorum; bu vebalin altından kalkamazsınız. Herkes şunu net bir şekilde bilsin ki eğer Siyonist terör şebekesi Filistin topraklarına kök salarsa dallarını diğer taraflara uzatmakta tereddüt etmeyecektir. Nil ile Fırat arası toprakların Allah tarafından kendilerine vadedildiğini ileri sürüyor. Bu iki nehir arasındaki toprakları işgal etme gücünü kendilerinde bulduklarında, işgalden sonra burayı idare etmeyi de düşünüyorlarsa mutlaka oralarda yayılmak için bir yol arayacaklardır."

STK toplantısına, HÜDA PAR Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar, Genel İdare Kurulu Üyesi Mehmet Mehdi Oğuz, İl Başkanı Rasim Sayğın ve parti üyeleri katıldı. (Yılmaz Sönmez - İLKHA)