SÜMEYYE AKSOY/ DOĞRUHABER

Biz yetişkinlerin dünyasında oldukça zulüm, acı ve gözyaşı bulunmakta. Büyümenin bu hallerini gördükçe “çocukluk etme” ihtarının çelişkisini düşünmemek elde değil. Çocukça şeyler söylemek büyük büyük lafların altında ezilmekten daha iyi bence. Hiç olmazsa nefreti çoğaltanların safında olmaz insan.

Çocukların ağlamalarını, öfkelerini ifade etmesine izin vermediğimiz şu zamanlarda biz yetişkinler olarak bedduaları, küfürleri sosyal medyadan, televizyonlardan savurmaktan geri kalmıyoruz. Üstelik bunlara rağmen bize “yetişkin”, çocuklara ise “huysuz ve inatçı” deniliyor.

Çocuklara yapabileceğimiz en güzel iyilik onların duygularını dibine kadar yaşamalarına müsaade etmek aslında. Üzüntülerini, sevinçlerini, korkularını doyasıya yaşasınlar.  Ağlamanın da kızmanın da öfkelenmenin de, mutlu olmanın da en sahicisini yaşayan kişiler ancak başkalarının duygularını anlayabilirler. Onu hafife almazlar. Sahte duygular beslemesini beklemezler.

Bizler ise sanki hepimizin elinde “duyarlık ölçer” varmış gibi karşıdakinin ne kadar üzüldüğünü, ne kadar sevdiğini, dürüstlüğünü anlamaya çalışıyoruz. O yüzden “mış gibi” yapanların dünyasında yaşıyoruz. Yapmazsak amca kızar, komşu ayıplar, herkes bize bakar, el ne der… Çünkü biz küçükken hep bunlarla susturulduk. Ne yapacağımıza başkaları karar verdi, biz yaptık. Başkalarının düşüncelerinden, kendi düşüncelerimizi hiç sorgulamadık… Şimdi ise aynı şeyi evlatlarımıza yapıyoruz.

Çocuklarımızın oyunlarına bakalım. Onların en çok kin tutmayan yanlarını seviyorum. Biz anneler birbirimizle kavga ederiz ve çocuklarımıza “bir daha o çocukla oynama” deriz. Fakat çocuk nedenini anlamadan hiçbir şey olmamış gibi arkadaş kalmaya devam eder. Bize bu davranışın öğreteceği çok şey olduğunu düşünüyorum. Düşmanlık etmeyi, hatayı affetmemeyi, bir kalemde silmeyi anlatmaya çalışsak da onlara, temiz yüreklerine çarpıp geri dönüyor bize. Ama ne yazık ki bize yine büyük demeye devam ediyorlar, onlara ise çocuk…

Bizi “çocukluk etmek” bu dar yoldan feraha eriştirecek. Onların samimiyeti, safiyeti yüreklerimizi yıkayacak. Hayatı ekranlardan değil de bir de çocuklarımızdan okumaya çalışsak. Hepimiz çocukluk etsek bir kere bile olsa… Sonra yeniden büyüsek… Sevgiyle ve huzurla…