Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından, yaklaşık bir yıldır hazırlığı süren, Fetullah Gülen'in 40 yıllık dini söyleminin incelemeye alındığı çalışma, "Kendi Dilinden FETÖ-Örgütlü Bir Din İstismarı" başlığı altında kamuoyuyla paylaşıldı.

DİB'in konferans salonunda paylaşılan raporu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez okudu.

Gülen'in 660 saatlik bütün konuşmaları, Türkçe basılmış olan 80 kitabı, çıkardığı dergiler, dergilere yazdığı bütün başyazılarının incelendiği raporda, FETÖ'nün nasıl bir söylem kullandığı ve bu söylemin İslami açıdan ne tür sorunlar taşıdığı bütün yönleriyle anlatılıyor.

Batıni ve Haşhaşilere karşı İmam Gazali'nin mücadelesi ne anlam ifade ediyorsa FETÖ'ye karşı yapılan bu çalışmanın da o anlamı ifade ettiğini belirten Görmez, FETÖ'nün vaazlarını, kitaplarını ve dergilerini inceleyen Din İşleri Yüksek Kurulunun, örgütün sızma hareketinin arka planını ortaya çıkardığını söyledi.

Görmez, "Görev süremin son günlerinde olsam da çocuklarını bu örgüte kaptıranlara Diyanet'in gecikmeli bir son görevi olduğunu düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı bütün dünyadaki kurumlarla da bu çalışmayı paylaşmak zorundaydı. FETÖ örgütlü bir din istismarı hareketidir. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yaptığı bu çalışma artık geçmiş için değil, geleceğimiz için önem arz etmektedir. FETÖ terör örgütü bunlardan biridir. Bu sebeple konuşmalarını, kitaplarını ve dergilerini inceleyen Din İşleri Yüksek Kurulu, söz konusu hareketin sızma planını ortaya çıkarmıştır. Sızıntı dergisi bir derginin değil, bir hareketin ve metodun adıdır. Sadece kurumlara, devletlere bir sızma hareketi değil, düşüncelere, inançlara, kalplere bir sızma hareketidir." dedi.

"Mensuplarının karşısında haşa kendi şahsında Allah'ın mütecelli olduğunu söylemekten kaçınmamıştır. Ne hazindir ki bu sözleri cami kürsüsünde söylemiştir." diyen Görmez, "Bu sözler onun sapkınlık derecesini göstermesi açısından önemli fakat daha tehlikeli olan uluhiyet akidesini sistematik olarak bozmaya çalışması, kendi mensuplarına sürekli Allah'a ulaşmanın mümkün olduğunu anlatma çabasında olmuştur. Allah'ı ulaşılabilir kılmak bir insanın her konuşmasından Peygamberi İzmir'e getirmesi, camiye, cemaati arasına sokması, onunla görüştüğünü sürekli iddia etmesi artık işten bile değildir. Bunun sinsice yapıldığını görüyoruz. Gözyaşları içerisinde söylendiğine şahit oluyoruz. Önündeki genç çocukların çığlıklarını arttıracak şekilde söylediğine şahit oluyoruz. Bir yandan Peygamber Efendimizi haşa ayağına getirirken öte yandan meleklerle görüştüğünü iddia ediyor. Bir cami kürsüsünde Hak'tan nida geldiğini, meleklerin 'Merhaba' dediğini söylüyor. Kur'an'ın ayetlerini suistimal ediyor. Kendinden bahseden ayetlerden söz ediyor. Bir ayeti siyak ve sibakını kendinden koparıp, kendi örgütünü yükseltmek için çaba gösterdiğine şahit oluyoruz. Dinin istismar edecek kadar alçalmış bir kişinin dilinde. FETÖ örgütü elebaşısı için ayetler sadece Arapça işarettir. Onun için hiçbir şeyin gerçekliği yoktur. O varlıkta varlığı, gaybı gördüğünü iddia etmektedir. Bu yüzden haşa peygamberlerle beraberdir, kendi ifadesiyle Mesih'in merkebi, Ashab-ı Kehf'in Kıtmiri'dir. O helezonda 'havhav' ederek birilerinin arkasından tırmanıp durmaktadır." ifadelerini kullandı.

Gülen'in, "Her insanın bir dublesi var, Peygamberin de dublesi var. Vallahi o duble şu anda aranızdadır." demekten çekinmediğini dile getiren Görmez, şunları söyledi: "Yeri geliyor teslis inancını savunuyor, yeri geliyor Yunan tanrıçalarından bahsediyor. Herkül'den bahsediyor, Herkül'ün resmini yayın organının kapağına taşıyor. Sızıntı dergisinde 19 bin resmin 8 bini başka inanç grubun sembollerinden ibarettir. Mesiyanik, Evanjelizm gibi başka inanç dünyasına ait sembollerden oluşuyor. Tıpkı misyonerlik odaklı Evanjelik akımlardan esinlenildiği gibi... Sızıntı'nın nice kapaklarında kucağında İsa Meryem timsali resimlerle karşılışıyoruz. Zihinleri yeterince bulandıktan sonra işi Mesih'e bağlıyor. Kendisine bağlı olanların bu kurtuluşun erleri olduğunu iddia ediyor."

Görmez, dinler arası diyalogun FETÖ için bir araç olduğunu belirterek, "Öğretisine göre Hz. Muhammed bir yönüyle Ruh'ül Kudüs'tür. Teslis akidesindeki haşa üçlemenin bir tanesi... Bunu yaparken vaktinde diyalog faaliyetleri ve o faaliyetlerin sunduğu imkanları alabildiğine kullanmıştır. Onun için diyalog da bir araçtır. Dünyaya yayılmanın kendini dünyaya açmanın bir aracı. Bu yüzden o diyalog çalışmalarını başlatanların kastından beri daha öteye gitmekte gecikmemiştir. Küresel bir istismara doğru koşarken dinlerin de izdivacını sağlama gayretine girmiştir. Bu izdivaç safsatasından da İsevi Müslümanlar gibi söylemler üretmeye başlamıştır. Kendi cemaati onun için Allah'ın cemaatidir. Kendisi kâh Mesih, kâh Peygamberin onayladığı kişi olmuştur. Güya niyeti halistir, tüm bu birleştirmeleri Peygambere rağmen Peygamber için yapacaktır. 'Ben bu kötülükleri yaptım ama düşündüm, Peygamberin karşısına getirdim. Üzgünüm, bunları senin için sana rağmen yapıyorum.' diyor. Onun bu söylemlerini yaymak için camiyi de istismar etmiştir, kürsüyü kirletmiştir. Mabedi sui emelini, suistimalinin aracı kılmıştır. Ta ki karanlıklar yayılan sözde ışık evlerini kurana kadar. Ona göre mabetler kapanabilir artık kendisinin açtığı ışık yayan evler vardır. Kapılarında paslı kilitler olabilir ama bir kısım evlere Allah'tan izin ve ferman var." şeklinde konuştu.

Son olarak anne ve babalara seslenen Görmez, "Biraz sonra izleyeceğiniz konuşmalar bir daha bir yerde yapılmamıştır. Onlar yüzbinlerce defa evlerde gece yarılarında çocuklarınıza izlettirilmiş ve dinlettirilmiştir. Masum çocukların zihinlerine sızmak için gece yarılarında propaganda yapılmıştır. Bir konuşmanızda cemaatine  diyor ki: Ben sizin sol meleklerinize emir verdim, günahlarınızı yazmayacak. Böyle olunca günahın nasıl meşrulaştırıldığını gecikmiş olarak anlamış olacağız." dedi. (İLKHA)