Riyad Makayev / Analiz
 
1999’da Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin, ana muhalefetin aleyhinde başlatmış olduğu ciddi yolsuzluk suçlamaları sonucu veliaht arayışına başlamıştı. Bu arayış hem Rusya devlet Başkanlığı unvanına sahip olacak hem de Boris Yeltsin’in sigortası olacak olan Vladimir Putin’in siyasi arenaya çıkmasını sağlamıştı. Vladimir Putin, Rusya’da tanınan veya siyasetle uğraşan bir kişiliğe sahip değildi. Kendisi Alman bloğunda aktif çalışan eski bir KGB ajanıydı. Berlin duvarı yıkıldıktan sonra Sankt Petersburg’a dönerek belediyede yine gizli bir ajan olarak çalışmış bir isimdi Putin. Ancak Putin daha çok Rusya’da yeraltı dünyasında tanınan ve bazı mafya örgütlerinde korumalık ve ona benzer işlerde yer alan bir şahsiyet olarak tanınıyordu.

BAŞKANLIK KOLTUĞU İÇİN AJANLIK TECRÜBESİNİ KULLANDI

31 Aralık 1999’da Boris Yeltsin’in ani istifasıyla boşalan devlet başkanlığı koltuğuna Başbakan iken vekâleten geçen Putin, Yeltsin ve ailesi için Başkanlık sonrası dokunulmazlık güvencesi vererek göreve başladı. Ancak Putin, seçim öncesi vekâleten devlet başkanlığı görevine başlar başlamaz ülkede bir anda ilginç olaylar yaşanmaya başlar. Rusya’da bir anda başlayan terör olayları, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan patlamalar, sivil halk ölümleri ülkede ciddi bir korku ve paniğe sebep olur. Bu durumu seçim propagandasına çeviren Putin kendince suçluyu bulur ve terörün faillerinin Çeçenler olduğuna işaret ederek ‘bu sorunu kökten silmemiz gerek’ diyerek Çeçenistan’ı işgale başlar. Rus halkında Çeçenlere karşı oluşan kin ve 1994-1996 yılları arasında ağır bir yenilgiyle Çeçenistan’dan çıkan Rus ordusunun bu durumu karşısında Rus halkı, seçimde Putin’e destek vererek yüksek bir oy oranıyla Putin’i Başkanlık görevine getirir.

GÜCÜNE GÜÇ KATAN PUTİN ‘ÇAR’LIK PEŞİNDE

Büyük siyaseti konuşursak işin içinden çıkmak çok zor olacaktır. Ancak, uzaktan bakılırsa Rusya çok güçlü ve istikrarlı bir devlet olarak gözükebilir. Aslında Putin başkanlığa geldikten sonra Rusya’da tüm kurumlar revize edildi ve değiştirildi. Çoğu yerlere eski KGB’de çalışan ve Putin’e yakınlığıyla bilinen insanlar geldi. Bu insanlar eski siyasetçi veya devleti yönetebilecek tecrübeye sahip bürokratlar değildi. Eğer, dikkatlice bakılırsa herkesin de farkına varacağı gibi Putin eski Çarlığa oynuyor. Yapılan tüm icraatlar onu göstermektedir. Eski gücüne kavuşmak için uğraşan Rus oligarhlar, değişen dünya politikasıyla kendi hazinelerini doldurmaya başladılar. Putin, eski dostlarla Gazprom’u ve Rosneft’i ele geçirdi ve Avrupa’ya karşı bir şantaj makinesine çevirdi. Avrupa, insan haklarıyla vurmaya çalışırken Putin “gazı keserim, donarsınız” diye, Avrupa’yı susturdu.


ESKİ SOVYET RUSYA’SI FİİLEN DAĞILMAMIŞ

Eski Sovyet Rusyası kağıt üzerinde dağılmış olsa da, fiilen pek dağılmışa benzemiyor. Bağımsız Devletler Topluluğu, bazı işleri kendi başlarına yapıyorlarsa da bugün dünyanın en büyük sorunu ve gündemi olan enerji konusunda tüm Orta Asya Türki cumhuriyetleri, Rusya’ya bağlı, daha doğrusu Gazprom’a ve Rosneft’e bağlı olarak hareket etmekteler. Tüm bu Cumhuriyetlerde eski Politbüro üyelerinin başkanlık yaptıklarını göz önüne alırsak olayı daha iyi anlarız. Amerika bu ülkelerin bazılarında müdahalelerde bulunmaya çalıştı ama pek başarılı olamadı. Türkiye ise zaten o bölgelerde sadece yapı işleriyle uğraşmakta. Putin şimdilik Bağımsız Devletler Topluluğunun önderi olarak gözükmektedir. Yakında ortak ordu kurmak da Putin’in hedefleri arasındadır. Özellikle enerji ve silah pazarı Rusya için çok önemli hayati bir meseledir.

RUSYA NEDEN İRAN VE SURİYE’NİN YANINDA GÖZÜKÜYOR?

Rusya, Ortadoğu’daki kalelerini birer birer yitirmektedir. Afrika’yı zaten eski Rusya dağıldıktan sonra kaybettiler. Rusya, yeni dönemde varlığını sadece Ortadoğu ülkelerinde gösteriyordu. Özellikle Irak, Suriye, Ürdün, Tunus, Libya, İran, Rusya’nın en çok silah sattığı ülkelerdendi. Rusya son dönemde başlayan Arap baharıyla bu müttefiklerini de kaybetti. Şu anda bu ülkelerden Suriye ve İran kaldı. Eğer ekonomisinin petrol, gaz ve silah satışları üzerine kurulu olduğu gerçeğini göz önüne alırsak, Rusya’nın ne denli kritik bir durumda olduğunu anlarız. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler’de (BM) alınmak istenen müdahale kararlarına Rusya’nın karşı çıkmasının sebebi oradaki katledilen insanları düşündüklerinden değil, kaybedecekleri paralardan dolayıdır. Bu yüzden müttefiklerini kaybetmek istemeyen Rusya, sınırlarına yakın gelecek demokrasiyi de ve bu ad altında gelmek isteyen Amerika’yı da istemiyor. Hele İslam’ın gelmesini hiç istemiyor. İran’ın tüm atom santralleri Rusya şirketleri tarafından yapılmakta ve çoğu silahları yine Rusya temin etmektedir. Bu pazarı Irak’taki gibi kaybetmek istemeyen Rusya, Suriye’ye ve İran’a şimdilik sonuna kadar destek olacaktır.

2012 BAŞKANLIK SEÇİMİ VE RUSYA’NIN GELECEĞİ

Rusya 4 Mart’ta yeniden başkanlık seçimi için sandık başına gidecek. Eğer yeni bir gelişme yaşanmazsa şimdiden kimin Başkan seçileceği ise belli. Ülkede şu anda Putin’e ve ekibine ciddi bir muhalefet gözükmemektedir. Putin’in ciddi rakipleri ya cezaevinde ya yurt dışında ya da faili meçhul olaylarda hayatlarını kaybettiler. Rusya bu seçimden sonra ciddi olaylara sahne olacak ve çok değişiklikler yaşayacak bir ülke. Putin rejimi, ülkeyi çok ciddi ekonomi ve sosyal problemlerle karşı karşıya bıraktı. Rusya’da zengin oligarhlar Arap petrol şeyhleri gibi yaşıyor, halk ise eski dönemlerdeki gibi yokluk içinde bir yaşam sürmektedir. Tüm devlet dairelerinde yolsuzluklar had safhada. Mafya, almış başını gidiyor. Ülkenin gizli istihbaratı FSB teşkilatı, iş adamlarının servisi haline gelmiş bulunuyor. Kuzey-Kafkasya sorunu ve sadece parayla desteklenen cumhuriyetler çok büyük bir sorun olarak Rusya’nın önünde durmaktadır. Güvenilirliğini yitiren Putin’e artık inanmamaya başlayan Rus halkı her gün sesini duyurmaya devam ediyor. Rusya’da gazeteciler, insan hakları savunucuları, Putin karşıtı olanlar öldürülüyor. Yurtdışında bile insanlar öldürülmekte. Putin şimdilik ülkeyi ve bölge politikalarını parayla idare etmekte. Eğer dünya borsasında petrol-gaz fiyatları birden düşerse Rusya bir gecede fakirleşecek ve 150 milyon nüfusa sahip ülkenin yıldızı sönmüş olacak. Şimdilik arkadaşı tarafından 1 milyar dolara yapılmış bir sarayda oturan Putin’in sonu, yakın zamanda devrilen diktatör Kaddafi’nin sonuna benzeyebilir.