15 Temmuz ABD destekli darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. 249 kişinin şehid olduğu ve 2 bin 196 kişinin de yaralandığı o geceye dair konuşan şehid aileleri, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu, bununla beraber şehitlerin ardından gururlu olduklarını dile getiriyorlar.

O gece çocuklarının sadece Allah için sokağa çıktığını ve bu uğurda da şehid olduğunu vurgulayan Şirin Diril'in ailesi, 15 Temmuz'u unutmayacaklarını belirttiler.

Henüz 2 yaşında iken ailesi ile birlikte yaklaşık 30 yıl önce Batman'dan Gaziantep'e göç eden Şirin Diril, ailesinin geçimine katkı sağlamak için ortaokulu bitirdikten sonra askerliğinin ardından, ilk olarak İzmir'e ardından da İstanbul'a gitti. İstanbul'da yaklaşık 2 yıl bir lokantada çalışan Diril, daha sonra ise bir servis aracı alarak servisçilik yapmaya başladı.

15 Temmuz gecesi mesaisi sona eren Diril, eve dönerken darbe girişimi yaşandığını öğrendi. Diril, ezan ve sela seslerini duyar duymaz abdestini aldıktan sonra aracına binerek sokağa çıktı ve darbeci askerlere karşı direnirken 15 kurşun ile aracının içerisinde vurularak şehid edildi.

15 Temmuz ABD destekli FETÖ darbe girişiminin yaşandığı gece, sokaklara çıkıp direnlerden ve bu uğurda canlarını feda edenlerden biri olan 30 yaşındaki Şirin Diril'in ailesi, o gün yaşadıklarını İLKHA'ya anlattı.

Şirin Diril'in hüzünlü annesi Münevver Diril, kimsenin oğlunu zorla sokağa çıkarmadığını, kendi rızası ile Allah için sokağa çıktığını ve bu uğurda da şehid olduğunu söyledi.

Oğlunun şehid olmasının gururunu yaşadığını söyleyen anne Diril, "Oğlum burada bizim yanımızda kalıyordu. Sonra çalışmak için İzmir'e gitti. İzmir'den İstanbul'a gitti. 6 yıldır da İstanbul'da çalışıyordu. Önce bir lokantada çalışıyordu. Daha sonra bir araba aldı. Servisçilik yapıyordu. Oğlum kimseye zarar vermedi. Allah'a çok şükürler olsun. Kaderi böyleydi." dedi.

"Şirin şehit olmuş dediler..." 

"Benim oğlum o gece Allah için sokağa çıktı." diyen anne Diril, "İnsanların telefonla irtibatı kopmasın diye Telekom binasını korumaya gitmiş. Darbecilerin o binaya girmesine izin vermemişler. Orada da şehid ettiler. Benim oğlum Allah için sokağa çıktı. Oğlumun her hangi bir kimse ile düşmanlığı yoktu. Arabasıyla o binayı korumaya gitmişti. Ne yapayım onu öldürdüler. Ben Bursa'daydım. Torunumda Ankara'da askerdi. İzne geldiği için benim yanıma gelmişti. Dışarı çıkmıştı. Geldiğinde 'nene darbe var' dedi. 'Ben de oğlum ne darbesi var' dedim. Ankara'da darbe olduğunu söyledi. Hemen televizyonu açtım. Fakat ben çok fazla dayanamadığım için televizyona bakamadım. Torunum da 'benim tekrar gitmem lazım.' dedi. Ben torunumun başına bir şey gelir diye korktum, dua ettim. Ama sanki ben ateşlerin içine düştüm. Kızım 'anne bir duş al' dedi. Ben de 'kızım benim ateşim yoktur' dedim. Sabah saat 08.00 gibiydi. Oğlum bana telefon etti. 'Anne, Şirin yaralanmış, şu an yoğun bakımda' dedi. Ben de 'oğlum Şirin İstanbul'dadır, Ankara'da ne işi var' dedim. Bana 'anne İstanbul'da da darbe var' dedi. Ben diğer kızımı aradım, 'İstanbul'a gidelim' dedim. Biz daha yola çıkmamıştık, telefon ettiler, 'Şirin şehit olmuş' dediler." ifadelerini kullandı.

"Oğlumun yüzü çok güzeldi ve pırıl pırıl parlıyordu"

Oğlu şehit olduğunda yüzünün çok güzel olduğunu, pırıl pırıl parladığını belirten Diril, "FETÖ'de diğer terör örgütleri de hepsi birdir. Benim oğlum şehit oldu. Ama bir benim oğlum gitmedi ve benim çok oğlum şehit oldu. Yine de Allah'a hamdolsun. Biz Müslümanız, Hz Muhammed'in dinindeyiz. Biz ne FETÖ'cüyüz ne de diğer terör örgütlerindeyiz. Allah kimseyi doğru yoldan ayırmasın. Oğlum şehid olduğunda yüzünü bana göstermediler. Her halde yüzü yaralıdır diye göstermiyorlar sandım. Sonra baktım ki oğlumun yüzü çok güzeldi ve pırıl pırıl parlıyordu." diye konuştu.

"Darbeciler binaya girmesinler diye arabası ile panzerin önünü kapatmış"

Şirin Diril'in ağabeyi Şerif Diril ise FETÖ ile beraber bu darbenin içinde Amerika, İsrail ve Almanya'nın olduğunu belirtti.

Kardeşi Şirin'in kendi halinde bir genç olduğunu ifade eden Diril, "Şirin daha gençti, 30 yaşındaydı. Evli bile değildi. Kendi halinde bir gençti. Çok sevimli biriydi. Kimseyi üzmez, kırmaz, eli açık, cömert biriydi. Kendisine, arkadaşlarına, akrabalarına sahip çıkardı. Kendi halinde bir insandı. 6 yıldır İstanbul'daydı. İstanbul'da kendisine servis aldık. Servisçilik yapıyordu. Darbe gecesi Telekom binasının ele geçirildiğini öğrenince tek başına direk oraya gitmiş. Darbeciler binaya girmesinler diye arabası ile panzerin önünü kapatmış. Zaten binadan kendisine ateş açılmış. Arabasının içerisinde vefat etmiş. Biz de ertesi sabah şehid olduğunu öğrendik." dedi.

Diril, "Darbe gecesi biz evdeydik. Haberleri izliyorduk. Saat 21.00 gibi her hangi bir şey yoktu. Sabah kalktık, bize telefon geldi. Şirin'in arabasının plakasını söylediler. 'Sürücüsü yaralıdır, şu anda yoğun bakımda' dediler. Biz Antep'te oturduğumuz için İstanbul'da kardeşim ve akrabalarımız var. Onları telefonla aradım. Şirin'in yaralı olduğunu söyledim. Hastaneye gittiklerinde zaten şehid olmuştu. Bizi aradılar ve şehid olduğunu söylediler." ifadelerini kullandı.

"Bütün millet Allah için sokağa çıktı"

"Tabi ki candan can gidiyor, kardeş ciğerdir. Kardeş demek can demektir." diyen Diril, "Bizim için çok büyük bir acı oldu. Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın. Millet Allah'ın izniyle sokağa çıkarak onlara fırsat vermedi. Sokağı boş bırakmadılar. Şehit verildi. Ama çok şükür ülkede elden gitmedi. Kardeşimiz de Allah için sokağa çıktı. Bütün millet zaten Allah için sokağa çıktı. Allah için çıkmayanlar zaten o gece evdeydiler. O gece sokağa çıkan bütün kardeşlerimiz Kur'an- Kerim ve bu ülke elden gitmesin diye çıktı. FETÖ ile beraber bu darbeyi yaptılar. Bu darbenin içinde Amerika da İsrail de Almanya da var." şeklinde konuştu.

İstanbul'da çalıştığı için bazen yanında kaldığı kız kardeşi Ayşe Çapkın da ağabeyinin her Müslüman gibi İslam'a çok düşkün olduğunu belirterek, kardeşinin şehid olacağı hafta çok mutlu olduğunu ve o hafta bir başka olduğunu söyledi.

Ağabeyinin çocukları çok sevdiğini belirten Çapkın, "Şirin çok neşe dolu bir insandı. Hayatında hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın sürekli hep mutluydu. Hayatını güzel yaşardı. Çocukları çok severdi. Onlarla oynar, eğlenirdi. Yani çocuk ruhluydu.  Ben İstanbul'da oturuyorum. Şirin ağabeyim bir gün telefon açtı. 3 sene boyunca İzmir'de kaldı. İzmir'de iş olmadığı için de İstanbul'a gelmek istediğini söyledi. Ben de gelmesini, burada iş bulabileceğini söyledim. Burada bir süre lokantada çalıştı. Daha sonra ise kendine bir servis aldı. İşini çok severek yapardı." dedi.

"Sanki böyle kanatları vardı uçuyordu"

Çapkın, "İbadetlerini hep yerine getiriyordu. Gözü çok pekti. Hiçbir şeyden de korkmazdı. Haksızlığa gelmezdi. Ben ve diğer kız kardeşim vardı. İkimiz arasında gidip geliyordu. Zaten şehid olamadan kısa bir süre önce ilk defa kendine bir ev tutmuştu. Şehit olmadan birkaç gün önce beni zorla evine götürdü. 'Evimde benim çayımı içeceksin' dedi. O gece evine gittik, kendisine misafir olduk. O hafta çok mutluydu. Sanki böyle kanatları vardı, uçuyordu. O hafta bir başkaydı." ifadelerini kullandı.

"Ezanlar, selalar okunduktan sonra kardeşim yerinde duramadı, kendini feda etti"

Ezanlar, selalar okunduktan sonra kardeşinin yerinde duramadığını belirten Çapkın, "Darbe gecesi biz Şirin'i aradık. Eşim kendisine 'Şirin sen eve ulaştın mı?' dedi. Ulaştım, ama ben köprüyü geçer geçmez kapattılar. Bu hainler ne istiyor bilmiyorum.' Cumhurbaşkanımız daha konuşmamıştı. Ezanlar, selalar okunduktan sonra kardeşim yerinde duramadı, kendini feda etti." diye konuştu.

"Bir Şirin gider ama yerine binlerce Şirin gelir"

"O gece zaten hiç uyuyamadık. Kıyamet gibi bir geceydi." diyerek son sözlerini dile getiren Ayşe Çapkın, "Çocuklar çok korktu. Sabah ağabeyim telefon açtı. Şirin'in yaralı olduğunu söyledi. Ben hemen ağladım. Eşim bana kızarak 'sen hep ağlıyorsun' dedi. 'Şirin'e bir şey oldu' dedim. Eşim hastaneye gitti. Sonra Şirin'in şehid olduğunu öğrendik. FETÖ gibileri hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Allah'a çok şükür ağabeyim şehid oldu. Bu bir sene içerisinde akrabalarımız ve çevremiz çocuklarının ismini hep Şirin koydular. Bunlar hiçbir zaman için asla İslam'ı yıkamayacaklar. Bir Şirin gider ama yerine binlerce Şirin gelir." (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)