Memur Sendikaları Konfederasyonuna (Memur-Sen) Şanlıurfa Şubesi 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.
Bahçıvan iş merkezinde gerçekleşen basın açıklamasına Karaköprü İlçe Müftüsü Ahmet Altıok, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
'Özgürlüğe aşığız, darbelere karşıyız, millet direndi hainler yenildi, ABD FETÖ'den desteğini çek, meydanları fethettik FETÖ'leri def ettik' sloganlarının atıldığı açıklamada, basın metnini, Memur-Sen İl Başkanı İbrahim Çoşkun okudu.
Bundan bir yıl önce FETÖ'nün, bu millete boyun eğdirmeye, yönetime el koymaya yeltendiğini hatırlatan Çoşkun, bu girişimi bir darbenin yanında bir işgal girişimi olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Çoşkun, "15 Temmuz bize iki şey hatırlatıyor; Birincisi; FETÖ'cü ihanet. İkincisi; kahramanca direniş, vatana sadakat, şehadet ve yeniden diriliş. İhaneti de sadakati de unutmayacağız ve unutturmayacağız." dedi.
Gafletle uyuyan ihanetle uyanır
15 Temmuz gecesini unutmayacaklarını belirten Çoşkun, "Maalesef üzerinden bir yıl geçmesine rağmen belli kesimlerin hala 15 Temmuz ihanetinin boyutunun idrakinde olmadığını görüyoruz. Darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı nasıl bir felakete uyanacaklarının farkında değiller. Hiçbir insani, İslami, ahlaki değer taşımayan bu Bâtıni sapkın örgütlenmenin yapabileceği kötülükler tasavvur ve muhayyilemizi aşar. Darbe başarılı olsaydı Eski Türkiye'nin FETÖ'cü modifikasyonuna uyanacaktık. Darbe geçekleşseydi Türkiye bu darbenin arkasındaki üst aklın oyuncağı haline gelecek, ekonomik olarak da bir sömürü ve yağma ülkesine dönüşecekti. 13 yılda dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımız elimizden alınacaktı. Darbe girişimi başarılı olsaydı, muhacirler sığınacak bir yurt bulamayacak, mazlumlar kendilerine uzanan yardım elini kaybedecekti. İşte bu gerçeklerin farkında olan milletin sadık evlatları o gece 'Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım' diyerek bir insan seline dönüştüler ve zulmün tankını, topunu, uçağını bombasını ezip geçtiler. Bu nedenle darbe ve işgal girişiminin başarılı olmasını canları pahasına önleyen şehitlerimize ve gazilerimize bir vatan borçlu olduğumuzu unutmayalım." dedi.
"Unutmayalım ki; onlar bu millete bu vatanı yeniden hediye ettiler. "
Son olarak ise Çoşkun, "Bu ülkenin büyük küçük yüzlerce binlerce sivil toplum örgütü, mensuplarıyla o gün meydanlara çıktı. Örgütsüz kitleler de o gün aynı duyguyla alanlardaydı. O gün aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara koyduk; "sen" veya "ben" demedik "biz" olduk. En önemlisi de budur. "Vatan da, meydanlar da bizim" dedik, alanları kardeşlik alanları kıldık. Bir olduk, gerçek anlamda biz olduk, ümmet olduk. En çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeye aslında sahip olduğumuzu gördük: Birliğimize, bizliğimize. Gördük ki, düşman ne kadar güçlü, tuzaklar ne kadar profesyonel olursa olsun, şuurlu bir milletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey, alt edemeyeceği hiçbir düşman ve bozamayacağı hiçbir tuzak yoktur Allah'ın izniyle." şeklinde konuştu.
Basın açıklaması, Müftü Ahmet Altıok'un Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından yapılan dua ile son buldu. (Hüseyin Sayhar-İLKHA)