Şanlıurfa'nın Dergâh (Mevlid-i Halil) Camii'nde okunan hutbenin öncesinde mevlit okunarak 15 Temmuz gecesinde darbeciler tarafından katledilenler için dualar edildi.

"Salâların şahit olduğu direniş: 15 Temmuz" adıyla okunan hutbede birlik ve beraberliği vurgu yapıldı.

15 Temmuz darbe girişimi gecesinde yaşananlara değinen Şanlıurfa Dergâh Camii İmam-Hatibi İbrahim Onat, "Zihinlerimizde her daim canlı tutmamız gereken diğer bir hakikat, o gece genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-erkeğiyle milletimizin devletiyle el ele vererek gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma ruhudur. 15 Temmuz'da hepimiz şahit olduk ki aziz milletimiz, devlet büyüklerimizin çağrısıyla kendi vatanını, hakkını, hukukunu, özgür iradesini, istiklal ve bağımsızlığını savunmak için dilinde tekbir, kulağında salâ sesleri, kalbinde şehadet arzusuyla meydanlara akın etti. O gece aziz milletimiz, İstiklal Marşımızın "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım" dizelerinde ifade edilen o muazzam ruhu bütün dünyaya bir kere daha gösterdi. Bilhassa gençlerimizin "bismillah" diyerek abdestlerini alması, "şehadet getirerek" evlerinden ayrılması, "Allah-u Ekber" nidalarıyla yollara düşmesi, milletimizin istikbali açısından en büyük umut olmuştur." dedi.

Onat, Hutbesinin sonunda, "Zihinlerimizden asla çıkartmamamız gereken diğer bir husus da, o gece maruz kaldığımız ihanet ve işgal teşebbüsünün din kisvesi altında yapılmasıdır. 15 Temmuz gecesinde şahit olduk ki suret-i haktan görünerek 40 yıl boyunca bu milletin dinini, imanını, değerlerini, duygularını, zekât, sadaka ve yardımlarını istismar eden bir ihanet şebekesi, milletimizin varlığına kast etti. Milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba eden bir nifak hareketi, müstevlilerin emelleri doğrultusunda ülkemizin bekasını hedef aldı. Bu ihanet girişimi bir kez daha gösterdi ki, bizlere düşen vazife, yüce dinimizi sahih kaynaklardan öğrenmektir. İslâm'ı Kur'an ve sünnetin rehberliğinde en güzel şekilde yaşamaktır. Tarih boyunca medeniyetler kuran ana yoldan sapmamaktır. Din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Bu tür ihanet ve kötülüklere bir daha maruz kalmamak, maslahat rengine bürünmüş mefsedet hareketlerine boyun eğmemek için bilgi ve hikmet yolundan ayrılmamaktadır." ifadelerini kullandı. (Hüseyin Sayhar-İLKHA)