15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıl dönümü dolayısıyla Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan basın açıklaması yaptı.
Parti binasında gerçekleştirilen açıklamayı okuyan Bozan, 15 Temmuz darbe girişiminin, son dönemde karşı karşıya kalınan ihanetlerin en büyüğü ve en acımasızı olduğunu söyledi.
15 Temmuz gecesi halkın sadece bir darbe girişimini önlemediğini, kendisine vurulmak istenen prangaları kırıp parçaladığını dile getiren Bozan, iç ve dış ihanet şebekelerine rağmen halkın sahip olduğu iman ateşinin hiçbir zaman söndürülemeyeceğini ifade etti.
Bozan, "Ancak bu umudu zinde ve sürekli tutmak şarkılarla, marşlarla, sloganlarla, kutlamalarla değil, 15 Temmuz'dan ders çıkarmakla mümkün olacaktır. Hiç şüphesiz ki darbeye teşebbüs eden kanlı FETÖ cunta hareketinin içinde yer alan, milletine kurşun sıkan, Meclisine bomba atan canilerden hesap sorulacak ve en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Ancak bu süreçte asıl önemli olan Türkiye'de bir daha bırakın darbe yapmayı hiç kimsenin darbeyi aklından bile geçiremeyeceği köklü hukuki, siyasi, ekonomik ve kurumsal dönüşümleri gerçekleştirmek olmalıdır. Darbelere sebep olan iç ve dış mihraklara karşı gerekli tedbirleri almaktır." dedi.
"Darbeler ABD ve Siyonizm'in işidir"
Darbelerin genelde gelişmekte olan ülkelerde olduğunu söyleyen Bozan, sözlerine şöyle devam etti: "Başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler ve Siyonizm, gelişmekte olan ülkeleri tamamıyla kontrolleri altına almak, her yönüyle sömürmek, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını uluslararası şirketlerine peşkeş çekecek zemini oluşturmak ve kanunları çıkartmak için kukla olarak kullanacağı hain kişi ve ihanet şebekelerine darbe yaptırmaktadırlar. ABD, ilgili olduğu ülkelerdeki gelişmelerin kontrolden çıkmasını istemiyor. ABD'nin politik ideolojisinin belirlemesinde söz sahibi ve Latin Amerikan Uzmanı olan Robert Pastor'un ortaya koyduğu çerçeve tüm darbelerin arkasında ABD'nin olduğunu gösteriyor. 'Bu ülkelerin istediklerini yapmaları ve bağımsız olmaları ABD'nin çıkarlarına zarar vermeyecek oranda olmalıdır. Bu ülkelerin bağımsızlıkları ve tercihlerine bizim çıkarlarımızla uyuştuğu sürece müsaade etmeliyiz. Bu tercihlerini doğru bulmadığımız bir yönde kullanacak olurlarsa o zaman doğal olarak bizim meşru müdafaaya geçme hakkımız doğar.' demektedir. Yani hangi ülkede olursa olsun ABD çıkarları tehlikeye girerse orada güç kullanarak darbe yapmak veya işgal etmek ABD'nin doğal, meşru müdafaa hakkı olarak görülüyor. Bu görüş ABD'nin dış politikadaki ana çerçevesini oluşturuyor."
"Bütün darbe planları ABD elçiliklerinde yapılıyor"
"Bizim gibi darbelerle meşhur olan Lübnan'da gazeteci olan İbrahim Musevi'ye 'ABD'de neden hiçbir zaman darbe olmaz?' sorusuna 'Çünkü orada darbeleri planlayacak bir Amerikan elçiliği yoktur.' diyerek, bütün darbe planlarının ABD elçiliklerinde yapıldığını söylemiştir." diyen Bozan, "Ülkemizde bugüne kadar engellenenleri saymasak 6 tane darbe yapılmıştır. Bu gibi darbelere maruz kalmamak için topraklarımız üzerindeki yabancı üsleri kaldırmamız, yerli üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmamız ve inanç değerlerimiz etrafında kenetlenerek birlik ve beraberliğimizi sağlamış olmalıyız. Bunu sağlamadığımız, topraklarımızda İncirlik ve diğer ABD üsleri var olduğu sürece darbelerden kurtulmamız mümkün olmayacaktır. 15 Temmuz darbesinde yaşananlar göstermiştir ki darbelerin ana üssü ABD elçilikleri ve İncirlik Hava Üssü'dür. FETÖ örgütü liderini besleyip korumakla desteği açıkça görüldüğü gibi, darbelerin arkasında olan ABD, Siyonizm ve diğer Batılı haçlı ittifakı ülkelerle dostluk ve stratejik ortaklıklar kurarak, darbelere engel olmamız mümkün değildir. Dolaysıyla, İslam Birliği'nin oluşturulması ve ABD elçilik ve üslerinin ciddi olarak takip edilmesi gerekir." şeklinde konuştu.
Darbe ve darbe girişimlerine karşı öneriler
Bozan, bir daha 12 Eylül, 28 Şubat ile 15 Temmuz darbe ve darbe girişimlerinin yaşanmaması için şu önerilerde bulundu:
- 15 Temmuz gecesi milletimizin ortaya koyduğu milli irade, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir milli istişare sürecine dönüştürülmelidir.
- Devlet yapılanmasında yandaşlık değil, ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır.
- Türkiye geçmişte üzerinde yeterince düşünülmeden çıkarılan kanuni düzenlemelerden çok çekmiştir. Uyum yasalarında parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket edilmeli tek ölçüt milli iradenin güçlendirilmesi olmalıdır.
- OHAL kararnamelerinin çıkarılması ve uygulanmasında azami titizlik gösterilmeli, OHAL olağan hale dönüştürülmemelidir.
- Bu süreçte suçsuz ve masum insanların zarar görmesi engellenmelidir. FETÖ ile mücadele özünden saptırılmamalı, hele hele muhalefeti susturma çabasına dönüştürülmemelidir.
- Kukla ile uğraşırken kuklacı unutulmamalıdır. Bu hain kalkışmanın ardındaki karanlık mihraklara karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.
- Türkiye, Batılı ülkeler tarafından siyasi ve psikolojik kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Terör örgütlerine kucak açan ülkelerin, bakanlarımıza hatta Cumhurbaşkanımıza ambargo koyması bunun bir parçasıdır. Bu kuşatmayı kutuplaşarak değil, birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek aşabileceğimiz unutulmamalıdır.
- Dış politika, topyekûn yepyeni bir anlayış ile ele alınmalıdır. İslam ülkeleri ve komşu ülkelerle ilişkiler güvenlik başta olmak üzere dostluk ve iş birliği zemininde yeniden dizayn edilmelidir.
- Yaşadığımız coğrafya güçlü bir orduyu zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte FETÖ'cü cunta zihniyeti ile mücadele ederken ordunun kurumsal kimliği yıpratılmamalıdır. Vatan hainleri ile vatanseverlerin ayrımı iyi yapılmalıdır.
- Yapılan araştırmalar göstermektedir ki darbe geleneği ile milli gelir arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Milli gelirin düşük, adil paylaşımın bozuk olduğu ülkeler, darbe girişimlerine daha çok muhatap olmaktadır. Bu yüzden acilen tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeli, adil gelir dağılımı sağlanmalıdır. Türkiye'nin 81 ilinde üretim ve kalkınma seferberliği başlatılmalıdır. (Abdurrahman Tetik - İLKHA)