ABD destekli gerçekleşen FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü Adnan Akgönül, FETÖ'nün din adıyla milletten istifade edip belli bir güce ulaştıktan sonra birilerinden aldıkları talimatla namlusunu Müslüman halka doğrulttuğunu söyledi.
Avrupa ülkelerinin de darbe girişiminin arkasında yer aldığını ifade eden Akgönül, darbenin püskürtülmesinde en büyük etkenin iman kuvvetiyle meydana çıkan Müslüman halkın direnişi olduğunu söyledi.
Darbe girişiminin topluma yapılan en büyük ihanet olduğunu söyleyen Akgönül, "Çünkü memlekette o kadar sorunlar varken insanlar, bin bir çeşit sorunlarla boğuşurken bu güruh birilerinden almış oldukları direktif doğrultusunda, kendi emelleri ve arzuları için çekinmeden memleketin vergileriyle alınmış silahların namlularını halkın üzerine, Müslüman halkın üzerine acımasızca, pervasızca doğrultular, bombaladılar." dedi.
Müslüman halkın, darbeye boyun eğmeyerek meydanlara inip direniş gösterdiğini belirten Akgönül, şöyle konuştu:
"Darbe teşebbüsünde bulunanlar din adıyla, İslam adıyla yıllarca bu memleketin insanlarından istifade edip öyle bir imkâna ulaştıktan sonra bunu yaptılar. İslam, sulh dinidir, adalet dinidir, mazlumlardan yana tavır takınmayı öğütleyen bir dindir. Haksızlıkla mücadele etmeyi isteyen bir dindir. Hristiyan ve Yahudilerden dost olmaz diyen bir dindir. Ama İslam'ın bütün bu öğretilerine rağmen maalesef İslam adına bir şekilde büyüyüp kendini ülkeyi yönetecek bir konumda görenler, iradelerini başkalarına verenler, acımasızca bu teşebbüste bulundular. "
Akgönül, "Daha önceki darbelerde askeri kuvvetler, güvenlik unsurları meydanlara sokaklara çıktığında, kimse direnç gösteremezdi. Herkes pes eder kendi evlerine çekilirdi. Ama bu darbe teşebbüsünde diğer darbelerden farklı olarak özellikle inançlı insanlar, bunu kabullenmeyeceklerini, meydanlarda kendi canını siper ederek atıldılar ve tepkilerini gösterdiler. Darbecilerin başarısız olmalarında en büyük etken iman kuvveti ile fedakâr bir biçimde sokaklara dökülen Müslüman halkımızdır." dedi.
"FETÖ tarafından oluşturulan cemaat yapısı İslam'ın özünde olan bir cemaat yapısı değildi."
İslami değerleri kullanması nedeniyle iyi niyet besleyen birçok kişinin FETÖ'ye yanaştığını belirten Akgönül, ancak temelde bu örgütün İslami cemaat yapısına uygun olmadığını söyledi.
Örgütün lider kadrosunun Avrupa'nın güdümünde olduğunu dile getiren Akgönül, "Eğer bu darbecilere dur denilmeseydi, memleket direkt batılıların emrine girecekti. Artık özgürlükler rafa kalkacaktı. Hayır kurumları ipotek altına alınacaktı. Tamamen Avrupa'ya, Amerika'ya bağlı güdümlü bir toplum oluşturmaya çalışıldı. Bu da hürriyetin, özgürlüğün rafa kaldırılması anlamına gelecekti. Elhamdülillah ferasetli halkımız, Müslüman halkımız bu işin farkına vardı, duyarlılığını gösterdi ve bunlara prim vermedi. Canı pahasına günlerce tepkisini gösterdi ve cenab-ı Allah da onların bu fedakârlığını boşa çıkarmadı. Darbecilerin heveslerini kursaklarında bıraktı." ifadelerini kullandı.
Akgönül, FETÖ'nün devlet bürokrasisinde ciddi bir şekilde yer aldığına dikkat çekerek, "Darbenin bertaraf edilmesiyle darbe heveslilerinin tamamen ortadan kaldırıldığı anlamı çıkmaz. Çünkü onların yıllardır çok farklı bir yapılanmayla, teşkilatlanmayla çalışmaları vardı. Özellikle devletin bürokrasisinde, bakanlıklarda farklı konumlarda, değişik zaman dilimlerinde iyi bir kadrolaşma oluşturmuşlardı. Bunların kısa sürede bertaraf edilmesi zor olacaktır. Uzun vadeli, uzun soluklu bir çalışmadır." şeklinde konuştu.
Akgönül, FETÖ ile mücadelede İslami söylemlerinden etkilenerek sempati duyan ve suça bulaşmamış olanların dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Akgönül, son olarak şunları söyledi:
"Özellikle hükümet yetkilerinin dikkatlerini şuna çekmeye çalışıyorum. Bir şekilde hüsnü niyetle onların İslami söylemlerinden etkilenerek onlara yanaşmış binlerce insan var. Bu insanlar, bunların bir zaman gelip darbe yapacak, memlekette insanların üzerine bomba yağdıracak gibi bir bilgiye sahip değillerdi. Bu nedenle hüsnü niyetle onların İslami söylemlerinden, 'hizmet ediyorum' söylemlerinden etkilenerek ve Allah rızası için onlara yanaşmış binlerce insan var. Onların bu hallerini dikkate almaları gerekiyor ve onlara karşı acımasızca bir tahkikat, cezalandırma yoluna gidilmemelidir. Eğer gidilirse ayrı bir mağduriyet yaşanır. Çünkü İslam adına, İslam'ı sevdiği için, peygamber sevgisinden dolayı onlara yanaşmış olan bu binlerce halk tabanında, onların konumunda olanların aşırı bir biçimde cezalandırılmaları onlara karşı baskı kurulması onları farklı mecralara çekecektir. Bu mağduriyetler bir şekilde bir ah olarak tekrar dönecektir. Memlekette yönetimi elinde bulunduranlar bunun ceremesini çekecektir. Bu nedenle sapla samanı birbirinden ayıracak, suçluyla suçsuzu bir birinden ayrılmalı. Özellikle bu işin üst kademesinde olan, yönetim kademesinde olan, siyasi ekibinden kimler varsa onlara karşı ciddi adımlar atılmalı. Onların söylemlerinden etkilenerek sempati duyarak, meyletmiş olanlar belki de uyarı ile yetinerek, onlara karşı daha uygun, daha yumuşak bir üslup kullanılmalıdır." (Abdurrahman Tetik, Emrah Deniz-İLKHA)