İllüzyon denilince genellikle akla bazı teknik ve hızlı el hareketleriyle görsel uyarıların olduklarından faklı gösterilmesini sağlayan şovmenler gelir... İllüzyon aynı zamanda propaganda aygıtı olarak da çok etkin başvurulan bir yöntemdir. Toplumları etkileyerek yönlendirmek, gerçekleri manipüle ederek hakimiyet alanını genişletmek için karanlık odakların en sık başvurduğu yöntemdir. Olay ve olguları olduğundan farklı göstererek dünyayı yangın yerine çeviren sistem ve örgütlerin hile ve komploları fark edildiğinde ise genellikle iş işten geçmiş olur. ABD küresel bir illüzyonla Afganistan ve Irak`ı işgal etti. Fransa illüzyonlarla Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti`nde katliamlar yaptı. İngiltere, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri aynı yöntemlerle birçok ülke ve bölgede derin yaralar açtı, açmaya da devam ediyor. Aynı yöntemle ülkemizde de derin operasyonlar yapıldı. Bir yandan legal görünümlü sözde sivil toplum kuruluşları, öbür yandan terör örgütleri, gerçekleri ters yüz ederek ülkeyi ele geçirmeye ve küresel sistemler için yenilebilecek kolay lokma haline getirmeye çalıştı. Bu terör örgütlerinin başında ise PKK ile Fetulahçı Terör Örgütü geliyor. Bu hafta mikro bir örnekle FETÖ`nün başvurduğu illüzyona dikkat çekeceğiz.  2008 yılında başlayan operasyonlar Türkiye`deki en büyük illüzyon şovlarından biriydi. Yıllardır derin devlet denilen soyut yapının somut cinayet ve hukuksuzlukları FETÖ için bulunmaz bir fırsattı. Görünüşte cinayet, soygun, zulüm ve hukuksuzluklarıyla nam salmış bir yapı tasfiye ediliyordu. Topluma bu yönüyle gösterilen soruşturmalar destek alıyor ve takdir topluyordu. Ancak gerçekte amaç çok farklıydı. Bir taşla birkaç kuş vurmanın heyecanıyla FETÖ illüzyonistlere şapka çıkartıyordu. Sözde derin yapılanmayı tasfiye ederek başlayan süreç, bir yandan örgütün devlet içindeki kadrolaşmasını tamamlamasına imkan sağlarken öbür yandan kendi için engel ve tehlike gördüğü muhafazakar Anadolu insanlarının etkisizleştirilmesine evrildi.  Ülkede TSK içindeki operasyonların rüzgarı eserken Anadolu`da da Ergenekon ve diğer bazı örgütlerle ilişkilendirilerek birçok STK`ya operasyonlar düzenlendi. Binlerce insan adli süreçten geçirildi. Mustafa Yetiş, Adıyaman`ın Kahta ilçesinde gazete dağıtıcısı bir genç... Muhafazakar camiaya ait gazetelerin temsilciliğini yaparak abonelikleri takip ediyordu. Bu Zaman Gazetesi`ni rahatsız etti. FETÖ`cülerin o dönemdeki tüm uyarı ve engellemelerine rağmen işini bırakmayınca sonu cezaeviyle biten acı bir tecrübe yaşadı. Evin tek erkeği olan Mustafa geride en küçüğü 2.5 yaşında üç çocuk, gözü yaşlı bir eş, 80 yaşında piri fani bir baba, 70 yaşında yüreği yanan bir anne ile 8 kız kardeş bıraktı. 6 kız kardeşi evli olan Mustafa`nın geride bıraktığı ailesi de dışarıda bir cezaevi süreci yaşadı. Fetulahçı örgütün kumpaslarla cezaevine attırdığı Mustafa şimdi serbest ancak onun gibi onlarca Mustafa halen adalet bekliyor... Bir ay önce cezaevinden çıkan Mustafa Yetiş yaşadıklarını ve FETÖ`nün illüzyonunu Star Gazetesi'nden Kemal Gümüş'e anlattı.

KUTLU DOĞUM PROGRAMINI SUÇ SAYDILAR

Önce özgürlüğü sormak isterim. Yedi yıllık hapisten sonra ne hissetiniz?

Buruk bir sevinç var her şeyden önce. Seviniyorsunuz çünkü masum olduğunuz ortaya çıktı. Benimle beraber çile çeken annem, babam, kardeşlerim, eşim, çocuklarım ve dostlarımın çilesi de bir yerde bitmiş oldu. Buruk bir sevinç çünkü haksız yere FETÖ kumpaslarıyla cezaevlerinde yatan bir sürü masum var. Suçsuz olduğunuzda zaten içerde de olsa özgürsünüz aslında...

Neden gözaltına alındınız ve sorguda ne sordular?

Terör örgütü üyeliği suçlamasıyla 2010`da gözaltına alındım ve Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi`nce tutuklandım. Bir yıl süren hukuksuz, trajikomik, delilsiz ve mesnetsiz bir yargılama sonucunda örgüt üyeliği suçlamasıyla 10 buçuk yıl ağır cezaya çarptırıldım. Benimle beraber 5 arkadaşım da 7,5 yıl ceza aldı. Yasal izin alınarak yaptığımız Kutlu Doğum etkinlikleri, arkadaşımızın düğününe katılmak, piknik yapmak ve İsrail aleyhinde düzenlenen basın açıklamasına katılmak suç sayıldı. Katıldığım her programın görüntüleri dosyaya konuldu. İnanılması güç ama bu basın açıklamalarının metinleri delil olarak dosyamıza eklendi.

Yaptıkları bu tuhaflığa inanıyorlar mıydı?

Öyle olmalı... Çünkü gözaltında namaz kılmak istediğimde bana “İmam ol da beraber namaz kılalım” diyorlardı. Lavabodan çıkıp da beklemeden direkt abdest almaya başlayınca “Neden bir sünnet olan istibrayı terk ediyorsun, kırk adım yürüsene” şeklinde bana sataşınca onlara şunları söyledim: “Böyle hassas Müslümanlar iseniz o zaman benim burada ne işim var? Suçlandığım tüm faaliyetler İslami ve de insani değil midir? Allah aşkına suçlamaların hepsi soyut iftiralardan oluşmuyor mu? Siz Müslüman ve ben Müslüman isem Allah`ın yasaklarını neden çiğniyorsunuz?” dedim. Duvardan ses çıktı da onlardan ses çıkmadı.

ZAMAN`A TEPKİ GÖSTERDİM POLİS DEVREYE GİRDİ

Sizi neden tehlike olarak gördüler?

2006 yılında ulusal gazetelerin temsilciliğine başladım. Temsilciliği aldıktan sonra Zaman Gazetesi`nin aboneliğini arttırmak adına bizim gazete abonelerine giderek iptal ettirmeye çalıştıklarını gördüm. Bizimkileri iptal edip yerine Zaman vermeye çalışıyorlardı. Bürolarına giderek uyarmak zorunda kaldım. “Niye gelip bizim abonemize karışıyorsunuz. Gazete almayan binlerce insan var” diyerek tepki gösterdim. Bu şekilde tepki göstermem onları rahatsız ediyordu. Bundan dolayı polis baskısıyla karşılaştım. Sürekli büromuza baskın ve tacizler başladı. Gözaltına kadar devam etti ve gözaltından sonra katmerlenerek devam etti. Benden önce temsilcilik yapan kişi de böyle sorunlarla karşılaşmıştı.

POLİS SAVCI VE HAKİMLERİN TAMAMI TUTUKLU

Soruşturmayı yürüten kolluk güçleri ile yargı ayağının FETÖ ile ilişkisi tespit edildi mi?

Hem de tamamı FETÖ`cü... Bana kumpas kuran Savcı Şeref Gürkan şu an cezaevinde, hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Şeref Gürkan, Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti ile Zirve Yayınevi cinayeti soruşturmalarına da bakmıştı. Şeref Gürkan 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından meslekten ihraç edildi. Yine Malatya`da bir FETÖ`cüyü kayırma olayından dolayı birilerine daha açtığı ortaya çıktı. Mahkeme başkanı Hayrettin Kısa Zirve Yayınevi davasının ve bizim davanın mahkeme başkanı, o da tutuklu. Kahta`da o dönemde emniyette olan ve bize operasyon yapan polislerin hepsi şu an içeride. Dosyamızı inceleyen Yargıtay 9. Ceza dairesi de öyle... Hem savcı hakkında hem de mahkeme heyetinden şikayetçi olacağım.

FETÖ`cülere tazminat davası açacağım

Kaç yıl cezaevinde kaldınız? Dosyanız nasıl bozuldu?

Yedi yıl içeride kaldım. 17-25 Aralık`tan sonra FETÖ`nün gerçek yüzü ortaya çıkınca avukatlarımız Yargıtay`a başvurdular. Yeniden incelenince kumpas ortaya çıktı. Bir yıl sonra dosyamız beraat verilmesi yönünde karar alınması gerektiği şeklinde bozuldu. Şu an dosya hala Yargıtay`da ve yakın zamanda yerel mahkemeye gelecek ve orada umuyoruz ki beraat kararı onaylanacak. Tazminat davası açacağım.

Eşiniz ve çocuklarınız ne yaptılar?

Çalışacak hiç kimse yoktu, dolayısıyla başkalarının ellerine bakıyorlardı. Çok ciddi sıkıntılar çektiler. Adıyaman`dayken Kocaeli cezaevine hiçbir gerekçe gösterilmeden sürgün edildim. Ailem geri getirilmem için birçok yere başvurdu. Ancak insanlık dışı yöntemlerle engellemeye çalıştılar. Babama gerekli nakil parasını sözde zamanında yatırmadığına yönelik kağıt imzalatmaya çalıştılar. Günlerce ailemi rahatsız ettiler.

MEKTUPLARIM GERİ GELİYORDU

Bunlar kendi önlerini açmak için engel gördüklerini ortadan kaldırıyorlar.  Cezaevinde devlet yöneticilerine yazdığım mektuplar gerekçe gösterilmeden geri gönderiliyordu. Bu kumpaslardan dolayı hala içeride olan insanlar var. Hala içeride olan ve cezasının bitmesini bekleyen insanlar var. 90`lı yıllarda cezaevine giren günlerde aylarca işkence gören zorla imzalattırılan dosyalardan dolayı hala cezaevinde insanlar var.

HATİCE YETİŞ: FETÖ GARDİYANLARI ZULMETTİ 

Hatice Yetiş Mustafa`nın kız kardeşi... Mustafa cezaevindeyken ailenin sorunlarını o sırtladı, görüş günlerinde yengesi ve yeğenleriyle beraber o da çok çile çekti.

Kocaeli`ne kadar sadece yarım saatlik görüş için gitmek bizi çok zorluyordu. Zalimler kardeşim Mustafa`nın Kocaeli`nden Adıyaman`a geri getirilmesini iptal ettirmeye çalıştılar. Görüş günlerinde üç yaşındaki erkek çocuğunu erkektir kadınlar bölümünden geçemez diyerek annesinden ayırıp ayrı arama bölümünden geçiriyorlardı. O çocuğun ağlaması feryatları hiçbir şekilde vicdanlarını sızlatmıyordu. FETÖ`nün gardiyanları sırf zulüm etmek için yapıyordu. Her anı sıkıntıyla doluydu. Ve tüm bunlar haksız yere oluyordu. Suçlu değilsiniz ama suçluymuşsunuz gibi davranılması daha da ağırdı.

Adıyaman`dayken Kocaeli Cezaevi`ne hiçbir gerekçe gösterilmeden sürgün edildim. Ailem geri getirilmem için birçok yere başvurdu. Ancak insanlık dışı yöntemlerle engellemeye çalıştılar.