Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kentlerinden Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman ile Kilis'te termometreler 40 derecenin üzerini gördü. Hava sıcaklığının 40 derece olarak ölçüldüğü Gaziantep'te sıcak havadan bunalan vatandaşlar klimalı mekânlarda oturmayı, bazı kişiler de park, bahçe ve camilerdeki gölgelik alanlarda serinlemeyi tercih ediyor.
Hava sıcaklığının gün içinde 40 dereceyi aşması, bazı meslek grupları için günlerin daha zor geçmesine neden oluyor. Gaziantep'te mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı, fırıncı, kalaycı ve demircileri daha çok etkiliyor.
Kent merkezinde neredeyse her sokak başında bulunan pide ve ekmek fırınlarında ocak başında çalışan ustalar, bu durumdan en çok etkilenen kesimi oluşturuyor.
İşleri gereği sürekli ocağın başında bulunan fırıncı ve kalaycı ustaları, dışarıdaki yakıcı sıcağın yanı sıra içerideki kızgın ateşe maruz kalıyor. Sıcaklıkların 40 dereciyi aşmasıyla özellikle de kronik rahatsızlığı olan vatandaşlar ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladılar.
Sıcak havaların meydana getirebileceği rahatsızlıklar konusunda uyarılarda bulunan uzmanlar, sıcaklıklara karşı yaşlı, çocuk ve kronik hastalığı olanların daha dikkatli olması tavsiyesinde bulunuyor.
Gaziantep Halk Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ve Programlar Şube Müdürü Dr. Eda Oğan, aşırı sıcakların çeşitli sağlık problemlerini beraberinde getirdiğini ve herkesi olumsuz yönde etkilemekle beraber özellikle risk altında olan grupların sıcaklardan çok daha fazla etkilendiğini söyledi.
Oğan, "Bizim için çok önemli konulardan birisi yüksek sıcakların sebep olacağı sağlık problemleridir. Bu konuda risk altında olan grupların uyarılması gerekiyor. Yüksek sıcaklıklarda vücudumuzun ısısı arttığı zaman bu durumu dengeleyebilmek için vücudumuz terleyerek tepki veriyor. Bundan dolayı bir sıvı ve mineral kaybına uğruyoruz. Bunu engelleyebilmek için çeşitli önlemler almamız gerekiyor. Çünkü bu çok ciddi sağlık problemlerine yol açabilir." dedi.
"Günde mutlaka 2,5 litre su içmeliyiz"
Sıcak havaların insan sağlığında oluşturabileceği olumsuzluklara karşı alınabilecek önlemlerle ilgili bilgiler veren Oğan, şunları söyledi: "Öncelikle saat 10.00 ile 16.00 arasında mümkünse dışarıda olmamamız gerekiyor. En önemlisi budur. Onun dışında eğer mutlaka dışarı çıkmamız gerekiyorsa bir şekilde sıcaklıklardan korunmalıyız. Üzerimize açık renk ve çok sıkı olmayan ve rahat pamuklu giysiler giymeliyiz. Güneş gözlüğü kullanmalıyız. Hava alan bir şapka kullanmamız gerekiyor. Özellikle güneşli saatlerde dışarıdaysak en az 15 faktörlü bir krem ya da losyon kullanmalıyız. Bunun dışında da en az günde mutlaka 2,5 litre su içmeliyiz."
"Beslenmeye dikkat edilmeli"
Beslenme ve sıvı alımı konusunda uyarılarda bulunan Oğan, "Ağır efor gerektiren işlerden biraz uzak kalmamız gerekiyor. Vücudumuzda bu kadar sıvı ve mineral kaybı olduğu için beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Bu kaybettiğimiz sıvıyı ve minareli yerine koyabilmek için özellikle meyve ve sebze ağırlıklı beslenmemiz daha uygun olacaktır. Özellikle çok yağlı gıdalardan, kızartmalardan, asitli içeceklerden ve kafeinli içeceklerden biraz daha uzak durmamız gerekecektir. Çünkü kafeinli içecekler vücudumuzda sıvı kaybına sebep olduğu için bunlardan uzak durmamız, bol bol sıvı almamız ve bunun dışında su başta olmak üzere meyve suyu, tuzlu ayran içebiliriz. Mineralli içecekler olabilir. Bunlarla beslenmemiz daha uygun olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar risk altında"
Sıcak havalarda özellikle pamuk, keten ve yün gibi doğal liflerden, havalandırma ve ter emme kabiliyeti yüksek kumaşlardan yapılmış ve açık renkli elbiselerin giyilmesini öneren Oğan, çocukların, yaşlıların ve kronik hastalığı olan hastaların risk altında olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Açık renkli giysiler giydiğimizde güneş ışınlarına daha az maruz kalıyoruz. Açık renkli rahat giysiler giymemiz gerekiyor. Ya geniş bir şapka ya da şemsiye olabilir. Yani bizi güneşten koruyacak her şeyi bugünlerde kullanmamızda çok fayda var. Bazı kişiler daha yüksek risk altındadır. Bunlar bebekler, hamileler, yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişilerdir. Kronik hastalığı olan bu kişileri daha fazla etkiler. Çünkü bu sıcağa bağlı olarak bizim dolaşım sistemimizde birtakım değişiklikler oluyor. Tansiyonumuz değişiyor. Damarlarımız vücudumuzun ısısı artınca bunu dengelemeye çalışıyor ve yine bu insanların kullandıkları birtakım ilaçlar var. Bundan dolayı da daha yüksek risk altındalar. Sıcaklardan bebekler ve obez insanlar daha fazla etkilenebiliyor. Bu yüzden bu gruptaki insanların bu önlemleri daha da dikkatli olarak alması gerekiyor."
Sıcak çarpmasına karşı uyarılarda bulunan Oğan, "Karşılaştığımız sağlık problemlerini düşünürsek de bu kadar sıcağa maruz kaldığımız zaman bizim dikkat etmemiz ve uyanık olmamız gereken iki tablo var. Bunlardan birincisi sıcak bitkinliğidir. Bu durumda vücut ısısında aniden yükselme, aşırı terleme, tansiyonda düşme, buna bağlı olarak çarpıntı veya nabızda hızlanma, solunumun artışı gibi bir tablo karşımıza çıkıyor. Böyle biriyle karşılaştığımız zaman öncelikle onu hemen hava akımının iyi olduğu serin bir ortama almamız, hızlı bir şekilde sıvı vermemiz gerekiyor. Klima ve vantilatörle, ıslak havluyla bu kişiyi soğutmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
Aşırı sıcaklardan bunalan vatandaşlar ise havaların çok sıcak olduğunu, serinlemek için klimalı mekânlarda oturmayı, park, bahçe ve camilerdeki gölgelik alanlarda serinlemeyi tercih ettiklerini dile getirdiler.
Öte yandan, kimi vatandaşlar da kentte belli zaman dilimlerinde uygulanan su kesintisine tepki gösterdi. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)