SABİT B. KAYS`IN İMTİHANI -ARAMIZDA YÜRÜYEN CENNETLİK-1
Allah`u Teâlâ`nın Kur`an-ı Kerim de ‘O müminler için raufdur, rahimdir` yani onlara karşı çok ince kalpli ve merhametlidir. Onlara karşı şefkat ve merhamet doludur diye vasfettiği Rasulullah (sav) bir gün meclisinde Sabit b. Kays`ı göremeyince hemen merak etti ve sordu. Sahabeden birisi dedi ki;
-Ey Allah`ın elçisi, ben onun durumunu öğrenip sana gelirim.
Gitti ve onu evinde başını önüne eğmiş halde buldu ve ona;
-Durumun nedir? Diye sordu. Sabit b. Kays;
-Kötü, diye cevap verdi.
O sesini Hz. Peygamber`in sesinden daha fazla çıkarmış ve ameli boşa gitmişti. Cehennemliklerden olmuştu. Bunun sıkıntısı içinde kimse ile görüşmeyip evine kapanmıştı.
Sabit b. Kays`a giden adam Hz. Peygamber`e gelip onun bu ıstırap ile perişan olduğunu söyledi. Allah`ın Resulü o adamı son defa Sabit b. Kays`a büyük bir müjdeyle gönderdi;
-Ona git ve söyle. Şüphesiz sen cehennemliklerden değil, cennetliklerdensin.
Aynı hadisin bir başka rivayetinde şu fazlalık vardı;
-Biz, onu aramızda yürüyen bir cennetlik olarak görürdük.
Peki, onu bu kadar perişan eden sonra da bu müjdeyi hak etmesine sebep olan şey neydi? O yaratılış olarak yüksek sesle konuşan ve sesinde kalınlık olan bir insandı. Rasulullah`ın huzurunda yüksek sesle konuşmamak konusunda uyarı olarak şu ayeti kerime inmişti;
‘Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, peygambere yüksek sesle bağırmayın. Farkına varmadan amelleriniz boşuna gidiverir.`
(Hucurat/2)
Bu hükme dâhil olduğunu düşünerek Rasulullah`a karşı yüksek sesle konuşarak saygıda kusur işlediğini düşünen Sabit perişan olmuştu. Ama onun bu hassasiyeti Allah ve Resulüne olan saygı ve muhabbeti ona ‘yürüyen cennetlik` lakabını kazandırmıştı. Bu mübarek sahabe hakikatten yürüyen cennetlik idi. Çünkü o Rabbine şehit olarak kavuştu… Yemame günü kefenini giyerek cihat etmiş ve şehit olmuştu.
Kurtubi Tefsirinde Ata el Hurasi`nin Sabit b. Kays`ın kızından, babasının şehadeti ile ilgili anlattığı kıssa şöyledir;
Hz. Ebubekir`in hilafetinde Museylemetül Kezzap`a karşı Yemame de yapılan cihadda Sabit şehit olmuştu. Şehitlerin arasında dolaşan bir Müslüman Sabit`in üzerinden zırhını çıkarıp almıştı. Çünkü çok güzel bir zırhtı. Sacaş bitmiş Müseyleme öldürülmüştü. Müslümanlardan biri Sabit`i rüyasında görmüştü. Sabit ona şöyle söylemiş;
-Sana bir vasiyette bulunacağım. Sakın ola ki bu bir rüyadır deyip ihmal etme! Dün ben şehit düşünce Müslümanlardan biri yanımdan geçerken üzerimdeki zırhı çıkarıp aldı. O kişi karagahın öteki ucunda bulunuyor. Zırhı sakladığı yerde bir at var. Zırhın üzerine bir küp (taş kazan) koymuş, onun üzerinde de deve yük (yolculuk levazımatı) var. Bunu Halid b. Velid`e söyle, zırhımı alsın.
Medine`ye gidince de Rasulullah`ın halifesine git. Ve ona şu kadar borcum olduğunu, falanca kölemi de azad ettiğimi söyle.
Adam önce Halid b. Velid`e rüyasını anlattı. Halid zırhı aldırdı. Medine ye dönünce de adan rüyasını Hz. Ebubekir`e anlattı. Hz. Ebubekir rüya yoluyla gelen bu vasiyete cevaz verdi.
Ravi diyor ki;
-Sabit`den başka rüya yoluyla kimseye vasiyet konusunda cevaz verilmemiştir.
DİLEK ÇELENK