Cemâat; topluluk ve toplanma, bir araya gelme demektir. Cemâat namazı; bir araya gelen Müslümanların bir imama uyarak topluca kıldıkları namaza denilir.

"Dinin direği" olarak tanımlanan ve İslâm'ın beş şartından birisi olan beş vakit namazın, İslâm'ın cemâate verdiği önemden dolayı, toplu olarak edâ edilmesi gerekmektedir.

Cemâatla namaz kılmak Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabittir. Cenâb-i Hak Peygamberimize hitaben şöyle buyurur:

"Sen müminler arasında bulunup onlara namaz kıldıracağın zaman onlardan bir kısmı seninle beraber olsun." (Nisâ,102).

Hz. Peygamber (sav) de cemâatle namazın faziletini şöyle açıklamıştır.

"Cemâatle kılınan namaz, bir insanın tek başına kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir. "

"Bir kimse güzelce abdest alır, sırf namaz için câmiye giderse, camiye varıncaya kadar atmış olduğu her adıma mukabil bir derece yükselir ve bir günahı silinir."

Cemâatın teşekkül etmesi için en az iki kişi gereklidir. Bu da imamla birlikte bir kişinin daha bulunmasıyla olur. Peygamber (s.a.s.)'in "İki ve daha yukarısı cemâattır. " sözünden bunu anlıyoruz.

Cemâatın gerçekleşmesi için bu iki kişiden birinin imam olması, diğerinin de buna uyması gerekir. İmama uyan şahıs ister erkek, ister kadın, isterse âkil çocuk olsun fark etmez. Çünkü Peygamber (sav) iki kişiyi "cemâat" diye adlandırmıştır.

Safların sık ve düzgün olması, omuzların birbirine bitiştirilmesi, Peygamberimiz (sav)'in üzerinde önemle durduğu bir husustur. Bunun için imamın namaza başlamadan önce safları kontrol etmesi gerekir.

İmam olan kimsenin normal olarak orta bir sürede namazı kıldırması gerekir. Uzatarak cemâatı bıktırması veya kısaltarak acele etmesi uygun değildir. Ancak belli bir cemâatin, namazlarının uzatılmasını istemeleri halinde namazın uzatılmasında bir beis yoktur.

Rasûlullah (sav) cemâat namazının faziletini çeşitli vesilelerle dile getirmiş, kendisinden bu konuda bir çok hadis işitilmiştir. Bunlardan bazıları:

"Adamın cemâatle kıldığı namaz, evinde veya çarşısında kıldığı namazdan yirmi küsür derece fazladır."

"Adamın cemâatle kıldığı namaz, kendi başına kıldığı namazdan yirmi yedi derece üstündür. "

"Eğer halk yatsı ve sabah namazlarındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek dahi olsa cemâate gelirlerdi.”

"Kim yatsıyı cemâatle kılarsa, gecenin yarısını ibadetle geçirmiş gibi olur. Kim hem yatsı hem de sabahı cemâatle kılarsa, bir geceyi ibadetle geçirmiş gibi olur"

Peygamber (sav), bir taraftan cemâatle namaza teşvik ederken, diğer yandan cemâati terk edenleri şöyle yermektedir:

"Vallahi bazı kavimler cemâatleri terk etmekten vaz geçecekler ya da Allah onların kalplerini mühürleyecektir. Sonra da muhakkak gafillerden olacaklardır. "

Cemâata katılmak için; başkalarıyla namaz kılmağa gücü yetmek, çıplak olmamak ve mûkim olmak şartları aranmaktadır. Bir kimse evinde hanım ve çocuklarına imamlık yaparsa, cemâatın faziletini elde edebilir ve sevap kazanabilir. Fakat camide cemâtla kılmak daha çok sevabı gerektirir. Cemâat, herhangi bir yerde alenen eda edilmediği takdirde, evlerde ve dükkânlarda ilân edilmeden kılınan namaz gibi, halkı cemâat sorumluluğundan kurtaramaz.

Şüphesiz cemâat namazı, ferdî olarak kılınan namazlardan sevap bakımından daha üstündür. Müslümanları bir araya getirmesi, onlara dayanışma ruhu aşılaması, faziletlerinden bazılarıdır. Bu faziletleri maddeler halinde şu şekilde sıralamak mümkündür.

1-Vaktin evvelinde namaza gitmek

2- İslâm şiârını açığa vurmak

3- İbadet üzerinde toplanarak yardımlaşmakla şeytanı çileden çıkarmak

4- İbadete karşı gevşekliği olanın canlanması

5- Münafıklık vasfından ve suizandan selâmette bulunmak

6- Komşular arasında kaynaşma düzeninin kurulması

7- Namaz vakitlerinde semt sakinlerinin buluşmaları

8- Müslümanlar arasında bulunması gerekli olan birlik ve beraberliğin örnek bir misalini vermek ve pekiştirmek.