Başbağlar Katliamı dolayısıyla Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde düzenlenen anma etkinliğine katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bugün ise Sivas Muhtarlar Derneğinde muhtarlarla bir araya gelerek gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Sivas provokasyonunun karanlık mahfillerde yazılmış bir senaryonun sahnelerinden sadece bir tanesi olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, bu davadan dolayı suçlanan insanların adil olmayan bir şekilde yargılandığını ve bir kısım delillerin karartılması suretiyle dosyanın kapatıldığını söyledi.
Yapıcıoğlu, "HÜDA PAR olarak; siyaset sahnesine çıktığımız, ilk adımı attığımız günden bu yana yapmaya çalıştığımız şeylerin bir tanesi şudur: Sadece seçim zamanlarında değil, sair zamanlarda da vatandaşla temas kurup memleket meseleleriyle ilgili olarak hem onların bakış açılarını, onların gözünden meselelerin nasıl göründüğünü öğrenmek hem de onların gündemindeki meselelerin ne olduğunu anlamak ve dile getirilmesini istedikleri hususları gündeme getirmek için bu görüş alışverişlerimiz devam ediyor ve bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Madımak otelinde istenmeyen acı olaylar yaşandı"
Şu anda, memleketin en acil meselelerinden bir tanesinin de memleketin içine sürüklenmeye çalışıldığı kaos olduğunu belirten Yapıcıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Memleketi karıştırmak isteyen kötü niyetli insanların veya şer odaklarının karanlık mahfillerde çevirdikleri dolaplara karşı uyanık olmamız gerekir. Memleketi karıştırmak için öncelikle vatandaşı birbirine düşürmek, vatandaşın farklılaştığı noktaları kaşıyarak onları birbirine karşı kışkırtmak şeklinde özetleyebileceğimiz ciddi bir sorunumuz var. Şu anda Sivas'tayız. Malumunuz 1993 yılının 2 Temmuz'unda Madımak otelinde istenmeyen acı olaylar yaşandı. Çok ciddi provokasyonlar yapıldı. Dün ben Başbağlar'da söyledim, bugün burada, Sivas'ta bir kez daha söylüyorum. Orada tertiplenen provokasyon çok daha büyük olayları tetiklemek için o bahsettiğimiz karanlık mahfillerde yazılmış bir senaryonun sahnelerinden bir tanesiydi. Ciddi bir provokasyon yapıldı, o provokasyon sonucunda istenmeyen olaylar yaşandı."
"Amaç belliydi; mezhep ekseninde vatandaşı bölüp kaos ortamına sürüklemek"
"Bize göre provokatörler tarafından gerçekleştirilen o vahim olayların sonucunda 37 vatandaş hayatını kaybetti." diyen Yapıcıoğlu, "Can kaybı yaşandı ve akabinde bu senaryonun tamamlanması için olayın bir yerlere yıkılması gerekiyordu. O gün belki Sivas'ta olmayan pek çok kişi, pek çok masum bu davadan dolayı suçlandı, adil olmayan bir şekilde yargılandı ve bir kısım deliller karartılmak suretiyle dosya bir şekilde kapatıldı. 3 gün sonra Erzincan'da Başbağlar'da başka bir acı olay yaşandı, burada da 33 can kaybı yaşandı ve olay yerine 'Sivas'ın intikamı alındı' şeklinde bir not bırakıldı. Burada, Sivas'ta alevi vatandaşlar katledilmişti. Buna mukabil, bunun intikamı(!) olarak Başbağlar'da bu kez bir Sünni köyünde 33 vatandaş akşam namazı vaktinde ki; bunların bir kısmı namaz kılmak için camiye toplandıkları esnada katledilmişti. Amaç belliydi; mezhep ekseninde vatandaşı bölüp birbirine karşı kışkırtıp onları çatıştırmak, memleketi bir karışıklık ve kaos ortamına sürüklemek." şeklinde konuştu.
Yapıcıoğlu konuşmasına devamla şöyle konuştu:
"Mütemadiyen söylediğimiz şeylerden bir tanesi de şudur: Memleketimizin insanlarının birbirinden farklılaştığı noktalar sınırlıdır. Birkaç noktada belki farklılıklarımız vardır ama onlarca, yüzlerce hatta binlerce ortak noktamız vardır. Bazı noktalarda tıpatıp birbirimize benziyoruz, arada hiçbir fark yoktur. Bizim bu ortak noktalarımıza rağmen birileri farklılaştığımız noktaları ısrarla bizim gündemimizde tutmaya, adeta bizim gözümüzün içine sokmaya çalışıyor. Eğer siz bir üzüm tanesi kadar bir taşı gözünüze yaklaştırırsanız arkasında koskoca bir dağı göremezsiniz. İşte bizi birbirimize karşı kışkırtanlar, bizim farklılıklarımızı sürekli bizim gözümüze yaklaştırarak arkasında dağ gibi olan ortak noktalarımızı görmemize engel oluyorlar, engel olmaya çalışıyorlar. Buna karşılık bizim yapmamız gereken şey, ortak noktalarımızı gündemde tutup ortaklaştığımız noktaları artırıp birbirimize daha sıkı kenetlenmektir. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeliyiz, farklı düşündüğümüz noktalarda birbirimizi, yapabiliyorsak ikna etmeye çalışmalıyız. Yoksa eğer her bir farklılığımızı kavga sebebi, çatışma sebebi haline getirirsek, bu farklılık sahibi olan gruplardan hiçbir tanesine dost olmayan, hepsine birden düşman olanlar bizim bu farklılıklarımız üzerinden bizi birbirimize kırdıracak, bizi birbirimizle dövüştürürken bizim yer altı, yer üstü zenginliklerimizi sömürecek ve belki de bizim vatanımızı memleketimizi işgal için uygun bir zemini ve zamanı yoklayacaktır. Bu vesileyle Sivas'ta Madımak hadisesi ve Başbağlar hadisesini örnek vererek memleketin en önemli, en acil meselesinin bir tanesinin de birlik ve beraberliğimizi sağlamak olduğunu dile getirmek istedim."
"Her birimiz diğerinin hakkına, hukukuna riayet etmeli ve saygı göstermelidir"
Toplum olarak kardeşliğimiz tesis etmek ve pekiştirmek için bazı şartların olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Birlikteliğin zeminini sağlamlaştırmak istiyorsak kendi aramızda hukukumuzu müdafaa etmeliyiz, kardeşlik hukukunu müdafaa etmeliyiz. Her birimiz diğerinin hakkına, hukukuna riayet etmeli ve saygı göstermelidir. Birbirimizin farklılıklarına saygı gösterebilirsek, birbirimizin hukukuna riayet edersek o farklılıklara rağmen bir arada yaşamak zorunda olduğumuz bilirsek, ortak noktalarımızın çokluğunu zenginlik sayarsak ki; bunlar çok fazla sayılabilecek kadar değil; birkaç noktada belki farklılığımız vardır. Bunu da bir zenginlik olarak kabul edersek bizim en büyük gücümüzün bu birliktelik olduğunu yeniden keşfetmiş olacağız. Bizim gücümüz bizimle uğraşanların katettiği maddi ve teknik mesafeyi göz önüne bulunduğumuzda en büyük gücümüzün birlik ve beraberliğimizi olduğunu fark edeceğiz." dedi.
"Şunu unutmamamız lazım..."
Bir ve beraber olup, birlikte hareket eden bir milletin, yeri geldiğinde tanklara, toplara hatta uçaklara dahi karşı koyabileceğini gösteren en güzel örneğin 15 Temmuz darbe girişimine karşı sergilenen dik duruşun olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle bitirdi:
"Bir ve beraber olup, birlikte hareket eden, en azından ortak düşmana karşı birlikte hareket eden bir milletin yeri geldiğinde tanklara toplara uçaklara karşı koyabileceğini 15 Temmuz darbesinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı gece çok net bir şekilde herkes gördü. Yürekler toplu attığı zaman tanklar, uçaklar, helikopterler de üzerine gelse ateş etse yine de bir ve beraber olan bir milleti durduramadığını ve o menfur darbe planlarının, saldırıların nasıl püskürtüldüğü hepimiz beraber gördük. Fersah fersah ilerde olan kişilerle, kavimlerle, ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatmak için bir çabamız olmasın demiyorum elbette. Mutlaka, arayı kapatmak için bizim çok çalışmamız lazım. Şunu unutmamamız lazım ki: Bizim en büyük gücümüz -onlarda olmayan bir şey- bizim sıkı sıkıya kenetlenme halinde yapabileceğimiz şeylerdir. Bu öyle güçlü bir silahtır ki, bunun teknolojik silahlarla kıyas edilmesi bile doğru değildir.
"Birlik ve beraberliğe büyük bir ihtiyaç var"
Yapıcıoğlu ve beraberindeki heyetin ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Muhtarlar Derneği Başkanı Duran Koç, birlik ve beraberliğe büyük bir ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "Memleketimizin, ilimizin ve hatta bütün İslam ülkelerinin kalkınması için, geleceğinden emin olması için mutlaka aydınlatıcı ilme, yol gösterici bilime, yapıcı ve kalıcı eğitim ve kültüre ihtiyacımız var. Sayın başkanımın da belirttiği gibi; birlik ve beraberlikten bahsederken gerçekten yaşayan sivil toplum kuruluşlarına ve partilere ihtiyaç vardır." şeklinde konuştu. (M. Hüseyin TEMEL - İLKHA)