Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK tarafından katledilenler, katliamın 24'üncü yılında ilçe kaymakamlığı tarafından düzenlenen programla anıldı. Programda konuşan Başbağlar köyü muhtarı Ali Akarpınar, katliamı gerçekleştiren faillerin bulunması çağrısında bulunarak, "Başbağlar Katliamı Türkiye'nin hâlen kanayan yarası olmaya devam etmektedir." dedi.

5'i yakılarak 28'i kurşuna dizilerek katledilen köylülerin anma programı, köy meydanında bulunan kültür evinde düzenlendi.

Anma etkinliğine; HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, il protokolü ile çeşitli siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, katliamda hayatını kaybedenler için yazılan şiirin okunmasıyla devam etti. Ardından günün anlam ve önemine binaen konuşmalar yapıldı.

Programda konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Başbağlar Katliamı'nın herkesin acısı olduğunu söyledi.

Başbağlar şehitlerinin, devletin, milletin onuru ve şerefi olduğunu vurgulayan Bakan Tüfenkci, "Ülkemizde bundan 24 yıl önce sadece üç gün arayla bu topraklarda iki büyük acı yaşanmıştır. 2 Temmuz'da Madımak'ta yanan canlar, bizim canımızdı. 5 Temmuz'da bu topraklarda akan kan, bizim kanımızdı. O gün bu katliamı yapan eller, aynı ellerdi, aynı amaca hizmet ediyorlardı. 2 Temmuz'da Madımak'ta, 5 Temmuz'da Başbağlar'da ve geçen sene 15 Temmuz'da yapılan hain darbe girişimi, milletimizin kardeşliğine, devletimizin varlığına ve bekasına yöneliktir. Allah'a çok şükür milletimiz büyük bir basiret, dirayet ve kararlılıkla darbeye karşı durmuş ve göğsünü siper etmiştir. Bugün burada siyasi parti ayırımı yapmaksızın Başbağlar'da verdiğimiz canlara yanıyorsak, bu failler emeline ulaşamamış demektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın taziye ve selamlarını getirdiğini ifade eden Bakan Tüfenkci, Başbağlar Katliamını hiçbir zaman unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını belirtti. 

Bakan Tüfenkci, sözlerine şöyle devam etti: "Bundan sonra da Allah'ın izniyle başaramayacaklar. Başbağlar hepimizin acısıdır. Madımak Oteli de hepimizin acısıdır. Acıları yarıştırarak bir yere varamayız. Acılardan dökülen gözyaşlarının rengi yoktur. Biz birbirimizi ötekileştirerek, birbirimizi düşmanlaştırarak değil, birbirimizle kucaklaşarak, birbirimize sarılarak hep birlikte Türkiye olarak inşallah bu katliamların arkasındaki güçleri de hüsrana uğratacağız. Ülkemizin birliğine beraberliğine kast eden alçaklar var. PKK, DEAŞ, FETÖ, DHKPC var. Ülkemiz son yıllarda birden fazla terör örgütünün saldırılarına maruz kalmıştır. Tek tek bize birliğimize kardeşliğimize zarar veremeyenler, şimdi şerde birlik olup saldırma yolunu seçtiler. Bin yıllık kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenler ne yaparlarsa yapsınlar, hangi alçak yöntemlere başvururlarsa vursunlar, başarısız olmaya mahkûm olacaklardır."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş ise Türkiye'de ötekileştirilmemiş bir kesimin olmadığını belirtti.

"Bu coğrafya hiçbir zaman için boş bırakılmamış, hep birileri tarafından bu ülke ne zaman gelişmeye ve huzur ortamı bulsa birileri bu huzur ortamını bozmanın gayreti içerisinde olmuş" diyen Ataş, "Yıllardan beri böyle gelmiş. Ülkemiz ne zaman ayakları üzerinde dursa, bölgesinde belli bir konuma gelse maalesef önüne set çekilmeye çalışılmış. Zor bir coğrafyadayız, bin yıllık tarihimizle biz bu ülkede Alevisi, Sünni'siyle, Türk'ü, Kürt'üyle diğer etnik yapılarıyla kardeşçe yaşamasını becerebilmiş bir topluluğuz ama geçmiş siyasi tarihimize baktığımız zaman bu ülkede ötekileştirilmemiş, hiçbir kesim kalmamıştır. Bir dönem Sünniler, bir Aleviler ötekileştirilmiş ve bir dönemde Kürtler de ötekileştirilmeye çalışılmış. Bu ötekileştirilmeyle en hassas duyguları harekete geçirilerek milletimizin duyguları harekete geçirilerek milletimiz birbirine kırdırılmaya çalışılmış. Hamdolsun ki biz millet olma özelliğimizi her defasında keşfederek, bu sinsi planlara müsaade etmemmişiz. Bunların hunharcasını 15 Temmuz hain FETÖ terör örgütünün darbe girişimi sürecinde yaşadık. Allaha hamdolsun o gün yeninden millet olma özelliğimizi bir kez daha keşfettik." şeklinde konuştu.

"Bunlar 15 Temmuz'u yapmaya kalkışan vatan hainlerinin bir parçasıdır"

1993 yılında Silvan, Sivas, Erzurum ve Başbağlar'da PKK tarafından katliamların yapıldığını hatırlatan Ataş sözlerine şöyle devam etti:

"Bunların hepsi 1993 yılında birkaç ay içinde peş peşe yaşanan hadiselerdir. Bütün bunları yapan kimlerdir? Vatan hainleridir. Bunlar 15 Temmuz'u yapmaya kalkışan vatan hainlerinin bir parçasıdır. Bu ülkenin asla kalkınmasını istemeyenlerdir. Bu ülkenin kardeşliğini hazmedemeyenlerdir. Bu ülkede Kürtler ile Türklerin birlikte yaşamasını hazmedemeyenlerdir. Bu coğrafyada Aleviler ile Sünnilerin kardeşçe yaşamasını hazmedemeyenlerdir."

"Başbağlar Katliamı ortak acımızdır"

Programda konuşan Kemaliye Kaymakamı Mustafa İlhan da Başbağlar'ın ortak acı olduğunu söyledi.

İlhan, "Başbağlar bölücü terör örgütü ile onu maşa olarak kullananların ve onların ortaklarının beraber gerçekleştirdiği bir katliamdır. Dışarda düşmanların içerde hainlerin bu aziz millete karşı giriştiği bölme projesinin ilk basamağıdır. Ancak bu proje daha ilk başında burada gördüğünüz Başbağlarlı cesur yürekli insanlar tarafından akamete uğratılmıştır. Çünkü o hainler bu toprakları istediler, Başbağlarlılar inadına bu köyde yaşamaya devam ettiler. Güvenlik güçlerimizin karşısına çıkmayan zavallılar, bu köyde masum sivil insanları hedef aldılar. Ancak karşılarında vatanın kutsal bir toprak olduğunu bize öğreten bu yiğit insanların metaneti ile karşılaştılar. O nedenle şu anda şehadet makamı ile cennete bulunan şehitlerimize, gazilerimize ve bu köy halkına minnet borçluyuz. Bu minnetle biliyoruz ki Başbağlar, ortak acımızdır, yasımızdır. Bu acılara rağmen mertçe duruşlara rağmen mertçe bir duruşla terk edilmeyen Başbağlar korkusuzluk demektir. Başbağlar milli onurumuzdur, vatan demektir." diye konuştu.

Köy Muhtarı Ali Akarpınar ise katliamı gerçekleştiren faillerin bulunması çağrısında bulundu.

Yaşadıkları mağduriyetleri anlatan Akarpınar, "Yaşadığımız bu katliamın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen 'Başbağlar Köyü Mazlumları' hâlâ yitirilen haklarını, yitirilen canların kanlarının yerde kalmaması için bu katliamın sorumlularının adalet önünde hesap vermesi için hukuki mücadelesini bugüne kadar meşru zeminlerde devam ettirmiştir. Olaydan sonra Erzincan DGM'de açılan dava 4 duruşma sonunda güvenlik gerekçesi ile İzmir'e alınmış. 24 duruşma sonunda tutuklu sanıklar tahliye edilmiş, dava takipsizlik ile sonuçlanmıştır. Duruşmalara katılan Başbağlar mağdurları birçok duruşmada mahkeme heyeti tarafından azarlanmış, salondan defalarca çıkarılmış olup adeta sanık muamelesi görmüştür. Başbağlar köyü uğramış olduğu bütün bu haksızlıklara rağmen Meclis İnsan Hakları Komisyonunda daha sonrada 11 Cumhurbaşkanımız talimatıyla Devlet Denetleme Kurulunca birleştirilmesi öngörülen Başbağlar ve Sivas Davası ile ilgili komisyona bizzat heyetimizde katılarak olayla ilgili bilgi belgeleri Denetleme Kurulu inceleme heyetine sunduk. Ne yazık ki Sivas Davası hakkında rapor hazırlayan Devlet Denetleme Kurulu Başbağlar Davasıyla ilgili bir rapor bile hazırlamadığı gibi raporda hiç yer almamıştır." İfadelerini kullandı.

"Başbağlar Katliamı Türkiye'nin hâlen kanayan yarası olmaya devam etmekte"

Katliamın faillerinin bulunmasını isteyen Akarpınar, "Bu kadar çifte standartlı durumu anlamakta zorluk çekerken, bizleri davamızı Başbağlarımızı adaletsizliğe mahkûm eden zihniyetlerin bugün ihanet içerisinde milletin huzurunda hesap verdiğine şahit oluyoruz. Bahse geçen paralel örgüt militanlarının Türkiye'mizde yapılan ve yapılması planlanan tüm faili meçhullerin kılavuzluğu yaptığı ortaya çıkmıştır. Başbağlar davamıza ülkemiz üzerinde hain emelleri olan tüm terör örgütleri olan gruplarının ortak bir projesiyle katliam yapıldığı ve davanın kapatıldığını kanaat ederek davanın tekrardan adalet mekanizmasına dâhil edilmesini yüce Türk yargısından talep ediyoruz. Başbağlar Katliamı Türkiye'nin hâlen kanayan yarası olmaya devam etmektedir. Hainlere karşı mazlumların hakkını korumadığı sürece bu ve benzeri faili meçhuller olacaktır." diye konuştu.

Program yapılan konuşmaların ardından köyde bulunan şehitlik anıtında okunan Kur'an-ı Kerim ve yapılan duaların ardından ikram edilen yemekle son buldu. (M. Hüseyin Temel - İLKHA)