Mustafa Karakaş - Doğruhaber

Araştırma - Bağrında milyonlarca şehid taşıyan Anadolu topraklarının islamla taşınması Hz Ömer dönemine kadar uzanır. Iyaz b. Ganem ile Halid b. Velid bölgede pek çok yerin İslamlaşmasına hizmet etti. Bizans ve Sasani zulmü altında yaşayan Kürtlerin Müslüman olması ile Anadolu`nun İslamlaşması süreci başladı.

11.yy Türklerin Anadolu`ya gelmesi ve Alparslan komutasında Bizans kuvvetlerini imha etmesi ile İslamlaşma süreci hızlandı.

EZANI HAÇLI SUSTURAMADI;CHP SUSTURDU

Bölgenin müslümanlaşmasında tacirlerden ilim erbabına; medreselerden tarikatlara kadar pek çok kurum ve şahsın çabası vardır. Anadolu`nun İslam yurdu olduğu haçlıların düzenlediği seferlere karşı gösterilen dirençle pekişti ve yüzlerce yıl ne Kuran tilaveti durdu ne de ezan sustu. Ta ki 1920`lerden sonra Kemalist ideoloji dayatmalarda bulununcaya kadar.

“DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” NİYETİNE AÇILAN KURUMLAR!

3 Mart 1924`te ilan edilen Tevhid-i Tedrisat Kanununun 430 numaralı yasası bir cellat baltası gibi toplumun din ile olan bağını kesmeye başladı. Kur`an öğreniminin yanısıra  Arap harfleriyle yazılan kitaplar da yasaklı hale geldi. İşin ilginç yanı bu dönemde “dostlar alışverişte görsün” niyetine açılan İmam-Hatip Mektepleri ve İlahiyat Fakültesi`de vardı.rejim halkın tepkisini çekmemek için 2 şehirde imam hatip açıyor 10 şehirde ise“öğrenci yokluğu” bahanesi ile imam hatip kapatıyordu.

Hem dine ve dindara savaş açılan bir dönemde imam hatiplere ve ilahiyata gitmek büyük cesaret isterdi.

TEK PARTİ DÖNEMİ: KUR`AN YASAK

1927 yılında din görevlileri memuriyetten atıldı.  ilkokul müfredatından Kur`an dersleri ile ortaokul ve lise programında bulunan din ve Arapça dersleri aşamalı bir şekilde dersleri çıkarıldı. 1929 yılında Kuran Kurslarının kapatıldığı resmileşti.

1 Kasım 1935 ve 30 Kasım 1936 tarihleri arasında çeşitli illerde 35 kişi gizli bir surette Arap harfleri ile tedrisat (öğretim) yapmak suçundan yakalanıp adliyeye sevk edilmişlerdir.

1937 yılında Gaziantep`te 50 yaşlarındaki bir kadının kendi evinde gizlice eski usül Arap harfleri ile çocuk okuttuğu haber alınmış ve suçüstü (!) yakalanarak, aramada ele geçen kitaplarla birlikte mevcuden mahkemeye sevk edilmiştir.
Ele geçen ve “suç” teşkil eden kitaplar ve bazı eşyalar ise şunlardır:3 adet Mevlüt, 5 Tebareke Cüz`ü, 25 Amme Cüz`ü*, 1 Kadsemiallah, 7 Kur`an-ı Kerim, 10 Elif Cüz`ü,

Urfa`da dükkânında Arapça harflerle basılmış Elifba, Amme, Tebareke cüzleri satan bir şahıs,]Giresun`da Arapça tedrisat yaptıran şahsın yanı sıra kanuni vazifesini yapmamaktan muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri, Konya`da bir köy imamı, Rize`de bir mahalle imamı adliyeye sevk edilerek muhtelif cezalara çarptırılmışlardır.

TEK PARTİ DÖNEMİ: SALAVAT GETİRMENİN CEZASI 3 AY HAPİS

Kemalist sistem İslama aleni bir savaş açmıştı. 1941 yılında Türk Ceza Kanunu`nun 526.  maddesi gereği Arapça  ezan  okuyanlar  ve  tekbir  getirip, salavat-ı  şerife  zikredenlerin  3  ay  hapisle cezalandırılması kabul edildi. Evet, bu ülkede salavat getirmenin cezası 3 ay olarak biçildi.
İnönü`nün yasakçılığı o kadar kapsamlı idi ki 1944 tarihinde kabul edilen kararla “Elif Ba” ve ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası` bile yasaklandı.

Evet tüm bu mezalimler göz önünde iken islam toplumunun dinini yaşaması engellenirken İnönü döneminin sonlarında İlahiyat fakülteleri kuruldu.Peki ama neden?

İLAHİYATLAR NEDEN KURULDU
Toplum partidevleti baskısından dolayı dininden koparılmış ciddi bir bunalım yaşıyordu. Öyle ki 1947 yılında bazı CHP`li gençler “manevi gıdaya ihtiyacımız var bizi Hıristiyan yapın' diyerek Mukaddes Kitaplar Şirketi'ne müracaat etti. Evet, İslam ile bağları koparılan gençlik hiç değilse Hristiyan olalım düşüncesindeydi.

Manevi açlık o denli büyümüştü ki CHP kurultayında dönemin Sinop Milletvekili Vehbi Dayıbaş, seçmenlerinin isyanını "Kiliselere gidenler, orada ayin yapanlar kendi dinlerine ait bir şeyler okuyorlar. Bizim çocuklar ibadette ne okuyacaklar? İşte bu hususta çocuklarımıza bilgi verilmesini istiyoruz" sözleriyle toplumsal kaosu özetlemektedir.

Yeni neslin bırakın islamı; bir din olsun da hangi din olursa olsun yeter ki ibadet edelim feryadı ilahiyatların yeniden kurulmasına neden oldu.
Amaçları her zamanki gibi aynıydı: Devlet gözetiminde, devlet güdümünde bir din anlayışı vermek. Onların planı buydu; fakat Allah`ın da bir planı vardı.