Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şubesi, düzenlediği bir programla şahadetlerinin 92'nci yılında Şeyh Said Hazretleri ve 46 dava arkadaşını andı. 

Sunuculuğunu Suat Çelik'in yaptığı program Hafız Hüseyin Akyürek'in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Mustazaflar Cemiyeti Ağrı Şube Başkanı Arif Yılmaz yaptığı selamlama konuşmasında, her yıl düzenledikleri etkinliklerle Şeyh Said'i yâd ettikleri, onun ve dava arkadaşlarının yaşadığı zulmü gündeme getirmeye çalıştıklarını ve hak taleplerini yinelediklerini belirtti.

Programda, Şeyh Said için bestelenen ezgiler seslendirildikten sonra, Eğitimci Faysal Aslan da bir konuşma yaptı.

Aslan, yaptığı konuşmasında öncelikle Şeyh Said Hazretlerinin davasından ve kişiliğinden bahsederek, "Şeyh Said Efendi'den söz ederken ilk başta onun hayatından kısaca söz etmek, bilgi vermek lazım. Çünkü resmi tarih bize Şeyh Said Efendiyi öyle bir anlatıyor ki; sanki Şeyh Said kendi medresesinde, tekkesinde oturmuş insanlara zikir yaptırıyor, daha sonra 'haydi kalkalım' diyen birisi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Kesinlikle Şeyh Said Efendi böyle birisi değildi. Şeyh Said Efendi, muhaddis ve müfessirdir. Şeyh Said Efendi, Yunan Felsefesini Arap-İslam Felsefesini, Kelam ve diğer İslami ilimleri bilen bir Nakşibendi lideridir." dedi.

Konuşmasının devamında Şeyh Said kıyamının nasıl başladığına değinen Aslan, "Albay Halit Efendi Meclis'te görev alan Kürt siyasetinin önde gelenlerinden biridir. O ve Yusuf Ziya Bey gelip Şeyh Said Efendi ile görüşürler. Şeyh Said Efendiye Ankara'da olup biteni anlatırlar. Ankara'daki hükümetin nasıl dine karşı düşman olduğunu, aslında bağımsızlık mücadelesinin savaşta kazanıldığını ama masada kaybedildiğini, bağımsızlık mücadelesinin Lozan'da Batılılara verilen sözlerle tamamıyla ortadan kaldırıldığını söylemişlerdir. Şeyh Said Efendi ise bunun üzerine, 'Bunlar dini yok etmek istiyor. Bunlara karşı mücadele etmek farzdır.' demiştir. Bir müddet sonra Albay Halit Bey ve Yusuf Ziya Bey Ankara hükümeti tarafından gözaltına alınır ve bunlarla bağlantısı olduğu düşünülen Şeyh Said Efendiyi de ifade vermeye çağırırlar. Fakat Şeyh Said Efendi hep mazeret bildirir, ifadeye gitmez. Çünkü Şeyh, kıyam için çalışmalarda bulunmaktadır." dedi.

Aslan, Şeyh Said'in, kendini emperyalizme satmış olan insanların şerrinden korumak içim kıyam ettiğini sözlerine ekleyerek, "Şeyh Said Efendi, dindar Kürt halkını, Batı'nın egemenliğine girmiş, kendini emperyalizme satmış olan insanların şerrinden korumak içim kıyam etmiştir." diye belirtti.

Şeyh Said'in defnedildiği yerin açıklanmaması hakkında da konuşan Aslan, "Düşmanları Şeyh Said Efendi'den korktular ki onun bir mezar taşının olmasına bile izin vermediler. Ahmet Süreyya adındaki başsavcıya vasiyetinde mezarının yapılmasını söylemiştir. Parasını da kendi malından karşılayacağı konusunda imza atmıştır. Ama Ankara hükümeti ona bir mezar taşı bile vermemiştir. Çünkü korkmuşlardır. Mezar taşının olması onun davasını yürütenler için bir birleşme, bir buluşma noktası olabileceğinden dolayı sadece dirisinden değil cenazesinden bile korkmuşlardır. Şeyh Said Efendinin bir mezarı olmamıştır ama bütün Müslüman Kürtler onu kalbine almıştır. Her Müslüman Kürt, Şeyh Said Efendiyi kalbinde taşımaktadır. Onun davası her Müslüman Kürdün davasıdır. Sadece Kürdistan'da değil, Şeyh Said Efendinin misyonu, vizyonu, kıyamı bütün İslam coğrafyasında yankılanmıştır." ifadelerini kullandı.

Program, Cemal Arvas Hoca'nın yaptığı dua ile sona erdi. (Mutlu Zeren-İLKHA)