İstanbul'da geçtiğimiz günlerde Pendik Esenyalı Camii saldırısında katledilen Hüseyin Aydın'ın yakınları, şehidin son sözünün kendisine hiçbir şekilde müdahale edilmediği olduğunu söylediler.
Yaşanan saldırının ardından İLKHA'ya bilgi veren yaralılardan Cabir Güzel, saldırı anını anlattı.
Ezandan sonra abdest alıp camiye gittiğini söyleyen Güzel, "Ezan okunmuştu. Ben de abdestimi aldım, 'En azından farza yetişeyim.' dedim. Camiye vardığımda kamet bitmiş, farza duruyorlardı. Namaza durduk." dedi.
Secdeye vardıkları esnada bir patırtı duyduklarını ifade eden Güzel, "Secdeye vardığımızda bir patırtı geldi. Sonra 'ahh' diye bir ses duydum. Sanki içimde 'Birisi tekme tokat giriyor.' diye geçirdim. Sonra bir de bana vurdu. Secdeden kalktığımda bana da yumruk vurduğunu zannettim. Sonra baktım yanımda biri yaralı yerde yatıyor. Sonra baktım ki bıçak bende saplı duruyor. Bıçağı tutup çekmeye çalıştım ama çıkmadı. Ben arkama döndüğümde saldırgan sırtüstü yıkıldı. Cemaatten birisi tabureyle vurunca adam yıkılmış. Yoksa o bıçağı çekecekmiş." diye konuştu.
"Saldırgan hem bağırıyor hem de bıçaklıyordu"
Dışarıdan birinin gelip kendilerine yardımcı olduğunu ifade eden Güzel, şunları söyledi: "Sonra oradan biri geldi, Allah ondan razı olsun, bana yüzüstü yatmamı söyledi ve bıçağın kenarına tampon yaptı. 'Bu bıçağı kimse çıkarmasın.' dedi. Zaten doktorlar da eğer bıçağı çıkarsalarmış hastaneye bile yetişemeyeceğimi söylüyorlarmış. Demek daha yaşanacak ömrümüz varmış. Saldırganın 'Kahrolsun faşizm.' diye bir slogan attığını duydum. Hem bağırıyor hem de bıçaklıyordu. Bağırdığı sırada bana vurdu zaten."
Olayda yaralı kurtulan Cabir Güzel'in babası İsmail Güzel de olayın yaşandığı anda camide namazda olduğunu söyledi.
Sünneti kıldıktan sonra farza başladıklarını bildiren Güzel, "Oğlum en arka safta namaz kılıyordu. Ben de imamın yanındaydım. Secdeye varacağımız zaman arkadan ses geldi, ondan sonra birisi acı acı bağırdı. Ben namazı bozup geriye doğru baktığımda arka saftakiler hep dışarı çıkıyorlardı. Ben de dışarı çıktım. Çocuğum içerideydi ama onu hiç görmedim. Dışarıya çıktıktan sonra biri bana 'Hacı abi senin oğlan da içeride, bıçak sırtında duruyor.' dedi. İçeri vardığımda bıçak sırtında duruyordu. Oğlumun yanındaki arkadaş, Allah ondan razı olsun, o bırakmadı. Bıraksaydı ben bıçağı çıkaracaktım. Doktor da 'Bıçağı oynatsaydınız buraya yetişmeden ölürdü.' dedi zaten." şeklinde konuştu.
"Yarası küçük diye oğluma müdahale edilmedi"
Saldırıda şehit olan Hüseyin Aydın'ın babası Abbas Aydın da "Oğlumla burada esnaftık, mağazamız vardı. Abdestinde, namazında, umresini yapmış, herkesin ondan razı olduğu biriydi. Kimseyle bugüne kadar bir husumetimiz olmadı. Bayramın birinci günü bayram namazını kılıyor. Öğlen namazına tekrar camiye geliyor. Farz namazını cemaatle beraber kılarken bu saldırı gerçekleştirildi. Ondan sonra hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi amaçlı bekletildi. Yarası az diye diğerlerine müdahale edildi ama oğluma edilmedi. Ama ölüm neticesi de o değil. Babası olarak hüzünlüyüm. Bizi böyle yıldıramazlar, hiçbir zaman da yıldıramamışlardır. Biz Müslüman doğduk, Müslüman yaşadık, Müslüman öleceğiz. Başka alternatifimiz yok bizim. Ben oğlumu kaybetmiş olabilirim. İnşallah öbür tarafta buluşacağız onunla. O sadece bir vilayet değiştirdi. O vilayete biraz erken gitti. Ben daha sonra gideceğim. Oğlum evliydi, 2 çocuğu vardı. Bir çocuğu daha doğacak inşallah." ifadelerini kullandı.
Şehidin kardeşi Fatih Aydın ise abisinin çok ince, naif ve ahlaklı biri olduğunu söyledi. Abisinin namazında niyazında biri olduğunu dile getiren Aydın, şehidin mahalle eşrafı tarafından çok sevilen ve saygı duyulan biri olduğunu anlattı.
Saldırıda en hafif şekilde yaralanan kişinin abisi olduğunu dile getiren Aydın, şehidin önce Marmara Hastanesine daha sonra ise Fatih Sultan Mehmet Hastanesine sevk edildiği bilgisini verdi.
Doktorların, kendilerine abisinin yarasıyla ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığını söylediğini belirten Aydın, "Doktorlar abimin 24 saat müşahede altında tutulacağını söyledi. En son röntgenler çekilmişti. Röntgenlerde de bir şey çıkmadı. Renkli röntgen çekilecekti. Bunun için ilaç verildi. İşte, bu ilacın dozu fazla mı verildi, eksik mi oldu bilmiyoruz ama vefat etti. Onlar tıp dilinde bir açıklama yapıyor ama biz bunu anlamıyoruz ki. Adli bir olay olduğu için adli tıp raporunu bekleyeceğiz." dedi.
"Doktor bize 'Bunu buraya neden getirdiniz?' diyor"
Şehidin yeğeni Ahmet Furkan Cansever, dayısının yaralandıktan sonra Marmara Araştırma Hastanesine, daha sonra ise doktor olmadığı gerekçesiyle başka bir hastaneye sevk edildiğini söyledi.
Cansever, "Fatih Sultan Mehmet Hastanesine gönderdiler. Oraya götürdüğümüzde doktor enişteme 'Buraya neden getirdiniz?' diyor. Daha sonra dayımı yoğun bakıma alıyorlar. Röntgenin gelmesini bekliyorduk ilk gittiğimiz hastaneden. Her çıkana 'Durumu nasıl?' diye soruyoruz. Hepsi 'Hiç bir şeyi yok, gayet iyi.' diyordu. Biz de onun rahatlığıyla biraz uyuyalım diye eve gittik. Tam eve vardık, dayımın kalbi durdu diye haber geldi. Geldiğimizde doktorlar 'Başınız sağ olsun.' dedi." şeklinde konuştu.
"Dayım 'Bana hiçbir şekilde müdahale edilmedi, haberiniz olsun.' diyor"
Dayısına müdahale edilmediğini savunan Cansever, "Dayım röntgene götürülürken anneme sitemkâr bir şekilde 'Bana hiçbir şekilde müdahale edilmedi, haberiniz olsun.' diyor. Saldırganın deli olduğunu söylüyorlar ancak nasıl deliyse adam camiye lüks arabayla geliyor. Bir deliye lüks aracı nasıl veriyorlar? Adam caminin önüne sıfır yanaşıyor. Sabah namazında yapmıyor bunu. Öğlen namazında cemaatin az olduğu zamanda yapıyor. 'Faşistler omuz omuza.' diye bağırıyor. Bir de caminin kameraları da çalışmıyor. Bunların hepsi tesadüf olabilir mi?" ifadelerini kullandı.
Son olarak Cansever, şunları söyledi: "Zanlı hakkında geniş bir tahkikat yapılmadı. Zanlının düne kadar cep telefonu ve bilgisayarı halen alınmamıştı. Babasının dediğine göre, zanlı olan oğlu izlediği şeylerden hemen etkilenen bir yapıya sahipmiş. Biz de bundan dolayı zanlının cep telefonu ve bilgisayarının alınıp incelenmesini istiyoruz." (Zeki Aras - İLKHA)