HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, Şeyh Said ve arkadaşlarının şehit edilişinin 92'nci yıl dönümü vesilesiyle İLKHA'ya açıklamalarda bulundu.

Şeyh Said ve arkadaşlarının 14 asırlık İslam medeniyetinin yıkılmasını engellemek için gerekli çaba ve gayreti gösterdiğini ifade eden HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Tanrıkulu, Şeyh Said başta olmak üzere, Bediüzzaman Said Nursi ve Seyyid Rıza gibi Kürt önderlerin mezar yerlerinin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.

Emperyalist ülkelerin 20. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğunu yıkıp İslam'dan uzaklaştırmak için her türlü imkânı seferber ettiklerini hatırlatan Tanrıkulu, Şeyh Said ve dava arkadaşlarını bir kez daha rahmetle andıklarını, onlara bu zulmü yapanları, mazlum ve mustazaf yüzbinlerce insanın kanına girenleri de lanetlediklerini söyledi.

20'nci yüzyıldan itibaren emperyalist ülkelerin Osmanlı İmparatorluğunu yıkmak, parçalamak ve İslam'dan uzaklaştırmak için her türlü imkânlarını seferber ettiklerine dikkati çeken Tanrıkulu, "Osmanlı İmparatorluğunun, Birinci Dünya Savaşına girmesi, savaşın akabinde de bugünkü Anadolu topraklarının emperyalist ülkeler tarafından işgal edilmesi, onun bakiyesi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyetinin de halkımızın inancıyla, değerleriyle, adetleriyle, örfleriyle tamamen uyuşmayan yeni kanunlar çıkarmaları, halkımızın inancına açıkçası savaş açmaları, İslam'ın şiarlarına her türlü oyunları oynamaları neticesinde Şeyh Said hazretleri buna 'dur' demek için, İslam ümmetinin, İslami bilincin tekrar yayılması için söylenecek sözün kalmadığını artık bunun fiiliyatta gösterilmesi gerektiğini pratikte göstererek kıyam etmiştir. Dolayısıyla Şeyh Said hazretlerinin İslam'a taraftar olması, 14 asırlık İslami medeniyetin yıkılmasını engellemek ve günümüze kadar taşıması için gerekli çaba ve gayreti ve elinden gelen bütün imkânı seferber etmiştir." dedi.

"Kimin halkın maslahat ve menfaatini öncelediğini bugün daha net bir şekilde görmekteyiz"

Şeyh Said ve arkadaşlarının kutsal davalarının karalamaya çalışıldığını belirten Tanrıkulu, "Tamamen batıya teslim olmuş, bu toprakları işgal edenler, bu toprakların yer altı ve yer üstü zenginliklerini talan edenler, bu halkın namusuna ırzına kast eden ecnebiler, emperyalist ülkelerin tamamen dediklerini yapan ve batıyı taklit eden Mustafa Kemal ile arkadaşları yapmış oldukları komplolarla halkı manipüle ederek, yalan yanlış, iftira propagandalarıyla Şeyh Said Hazretleri ve arkadaşlarının kutsal davalarını karalamaya çalışmışlardır. Allah'a hamt olsun bugün o yapılanlar daha net olarak halkımız tarafından bilinmektedir. Kimin İslam taraftarı, kimin halkın maslahat ve menfaatini öncelediğini, kimin halkımızın hem dünyevi hem de uhrevi saadetini düşündüğünü, bunun için çaba ve gayret gösterdiğini bugün daha net bir şekilde görmekteyiz." ifadelerini kullandı.

"Emperyalist ülkeler bu topraklardan 'Allah-u Ekber' nidaları ile kovulmuşlardır"

"Şeyh Said Hazretleri ve arkadaşlarının kıyamı basit bir kıyam değil, İslam adına ve Müslümanlar adına yapılmış olan bir kıyamdır." diyen Tanrıkulu, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü 1925'ten sonra İslam'ın şiarlarına savaş açılması aslında Şeyh Said Hazretlerinin görmüş olduğu tehlikenin daha net bir şekilde görülmesini sağladı ama artık halkın da yapabileceği bir şey yoktu. Çünkü içlerinde yetiştirmiş oldukları, destek verdikleri, beraber savaştıkları kişilerin ihanetine uğradılar. Düşünün, bu ülkede ezanlar Türkçeye çevrildi, Kur'an alfabesi değiştirildi, kılık-kıyafet kanunları çıkartılarak, tekke ve zaviyeler kapatıldı, harf devrimi yapıldı ve Laiklik anayasaya girdi. Batının bütün istekleri Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından, yani yeni cumhuriyetin idarecileri tarafından yerine getirilmiştir. Aslında en büyük ihanet budur. Çünkü bu halk, Birinci Dünya Savaşında, Kurtuluş Savaşında gerçekten bütün imkânlarını seferber ederek emperyalist ülkeleri bu topraklardan 'Allah-u Ekber' nidaları ile kovmuşlardır. Çanakkale'de, Akdeniz'de, Ege'de bu zalim ve emperyalist işgalci ülkelerle mücadele edilip, onlara karşı büyük zaferler kazanarak bunu göstermişlerdir. Bu kazanılan zaferler maalesef 1925 yılından sonra yeni yönetim tarafından gasp edilmiş, o inkılap devrimin yönü İslam medeniyetine, ümmetine döndürülmesi gerekirken tamamen batıya döndürülmüştür. Sonuç itibariyle Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında bedeller ödeyen halkımız yeni cumhuriyetin kurulmasının ardından yine milyonlarcası katledilerek, yerinden yurdundan edilerek, binlerce âlimler asılarak, şapka takmadığı için âlimlerin asılarak... gibi yine bedeller ödemiştir."

"15 Temmuz işbirlikçileri ile 1925 işbirlikçilerinin zihniyeti aynı"

Tanrıkulu, "Şeyh Said Hazretleri başta olmak üzere, Bediüzzaman Hazretleri ve Seyyid Rıza gibi Kürtlerin önderlerinin, liderlerinin, şeyhlerinin, âlimlerinin mezar yerlerinin ortaya çıkarılması lazım. AK Parti Hükümeti tarafından nasıl ki İskilipli Atıf Hoca'nın mezar yeri tespit edilip bulunduysa iade-i itibar yapıldıysa -ki biz bunu takdir ediyoruz- dolayısıyla Şeyh Said Hazretlerinin mezarının da bir an önce yerinin tespit edilip açılması lazım ve iade-i itibar yapılması lazım. 15 Temmuz işbirlikçi emperyalist darbe nasıl başarısızlığa uğramışsa, onlardaki zihniyet neyse 1925 yılında halkın değerleri ile savaş açan bu işbirlikçiler de aynı zihniyeti taşımaktalar. Bunu iyi görmek lazım. Dolayısıyla kim haindir, kim işbirlikçidir, kim halkın maslahat ve menfaati için çalışıyor bunun görülmesi lazım."

Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarında Şeyh Said'le ilgili verilen görüşleri de eleştiren Tanrıkulu, "Şeyh Said Hazretleri hakkında özellikle Milli Eğitim müfredatında veya resmi tarihte birçok iftiralar yapılmaktadır. Bu iftiralara bir son verilmesi lazım. Şeyh Said Hazretleri bu ülkenin öz ve öz çocuğudur, medeniyet değerleri ile barışıktır, halkımızın maslahat menfaatini de önceleyen bir şahsiyettir ve kendisini bu konuda feda etmiştir." şeklinde konuştu. (M. Hüseyin Temel - İLKHA)