Gazeteci Fatıma Triki haklı olarak şöyle soruyor:
“Hamas, bazı Arapların bu kadar suçlamasına maruz kalmak için ne yaptı?
Size ne zararı dokundu?
Gözünüzde işgalci İsrail`e karşı direnmek suç mu oldu?
Yine sizce namus ve şerefi, toprak ve insanı savunmak terör mü oldu?
Şayet bunlar terör ise, bu çok iyi bir terördür ve hepimiz de teröristiz.”
Doğrusu gazeteci Fatıma`nın yönelttiği bu sorular her özgür kadın ve erkeğin soracağı sorulardır. Hamas hareketini ve geçirdiği süreci gözden geçiren biri, Hamas Arap kardeşleriyle olan siyasi ilişkilerinde, onlardan fazlasıyla sıkıntı, baskı, dışlama ve zulüm gördüğü halde hiçbir Arap rejimine olumsuz bir tavır takınmadığını görecektir.
Savaşı işgal edilmiş Filistin topraklarıyla sınırlı tutmayı ilke edinen ve toprağını işgal edip halkını yurdunda çıkaran işgalciyle savaşı esas alan, silahını sadece ona doğrultan Hamas, geçirdiği otuz yıl içinde Filistin dışına bir tek kurşun sıkmadı. Defaatle, bulunduğu her yerde pusulasının Kudüs olduğunu ve nerede olursa olsun silahını Siyonist düşmana doğrulttuğunu ifade etti.
Hamas, daha önce basiretsiz tavırlar alan ve bunun neticesinde faturası Filistin halkına ve davasına kesilen bazı hareketlerin yaptığı yanlış politikalardan ders çıkardı. Bu hareketlerden bazılarının tehdit etmedikleri ve şantaj yapmadıkları Arap devleti kalmadı. Hamas Arap kardeşleriyle gücü yettiği halde bu pervasız politikalara bulaşmadı. Siyonist işgal rejimi hariç Arap olsun olmasın hiçbir devletle çatışmaya girmedi, çatışmalardan hep kaçındı. Siyasi, ideolojik ve düşünsel olarak ayrı olduğu devletleri bile eleştirecek bir açıklama yapmadı. Çünkü eziyet edici hiçbir söz, temiz ve pak olan devrim ve devrimcilerine yakışmıyor.
Hamas liderleri ve mensupları birçok ülkeden aylarca hatta yıllarca sürgün edildi. Buna rağmen hareket resmi hiçbir açıklama yapmadı. Bununla Arap ülkeleriyle çatışma veya çatışmaya yakın bir durum yaşamak istemedi. Çünkü çatışma olursa o devletin Filistin halkına desteği ve yardımı kesilecekti.
Hamas`ın bazı liderleri bazı Arap devletlerinde tutuklandılar. Ağır sorgulardan geçirildiler. Asıldılar ve elektrik yediler. Çete, mafya ve uyuşturucu tacirlerine bile reva görülmeyen aşağılama ve hakaretlere maruz kaldılar. Suçları Hamas`a mensup olmaktı. Hamas gürültü yapmadan, ortalığı velveleye vermeden bunların salıverilmesi için üst düzey görüşmeler ve arabulucuları araya koyma yolunu seçti.
Liderleri birçok Arap ülkesinden çıkarıldı ve hareketin çalışmaları yasaklandı. Ama bütün bunlara rağmen olumlu kanaatini ve söylemini sürdürdü. İlişkileri pamuk ipliğine bağlı da olsa hiçbir zaman bu ilişkiyi kesmedi. Hiçbir devletle ilişkiyi sıfır noktasına getirmedi. Çünkü kendisi savunduğu davaya ve halka destek veren hiç kimseyi kaybetmek istemiyor.
Arap basın yayın organlarında saldırıya uğradı. En ağır suçlamalara maruz kaldı. Batıl ve geçersiz en alçak suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Ancak karşı tarafın yaptığı zulümlere, batıl ve mesnetsiz suçlamalarına rağmen karşılık vermedi. Misliyle saldırıya geçmedi.
Bazı liderleri Arap topraklarında şehit edildi ve bazıları suikasta maruz kaldı. Bir gün olsun bu devletleri veya onların güvenlik birimlerini suçlayacak, yaralayacak bir açıklamada bulunmadı.
Terör örgütü olduğu iddiasıyla ve suçlamasıyla mali kaynakları kurutuldu. Bununla sıfır noktada yaptığı insani yardım projelerine destekler kesildi. Bu projeler için mal ve para toplayanlar suçlu bulunup cezaevlerine dolduruldu. Şehit ve esir yakınlarına yardım eden kurumları bir bir kapatıldı. Hatta kendisiyle uzlaşmaya çalıştığını iddia eden Filistin Yönetimi`nin otoritesi altındaki Batı Yaka`da da bunlar yapılmakta. Tabi kendisi ve müntesipleri direniş için toplanmanın suç olduğunu akıllarına getirmiyorlar. Hâlbuki bazı rejimlerin gözünde bu da suçtur.
Sıradan insanlar gibi ticaret yapan Filistinli veya Filistinli olmayan birçok tüccar, Hamas mensuplarından biriyle ilişkisi olduğu şüphesiyle tutuklandı. Bunlar başka normal insanlar gibi ticaret yapan insanlar. Ancak bunların o normal insanlar gibi yaşamalarına, ticaret yapmalarına, kurum ve kuruluşları işletmelerine hatta küçücük bir dükkânı bile işletmelerine izin vermiyorlar.
Hamas hareketi, lider ve mensupları kuşatılmakta, boykot edilmekte ve bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar edilmektedir. Bir gün olsun köken olarak Arap oluşlarını, yol olarak da Sünni oluşlarını inkâr etmediler. Ama gel gör ki onu şu veya bu tarafla birlikte hareket etmekle suçlamaktan geri durmuyorlar.
Hamas hareketini ve hareketin iktidarda olduğu Gazze`yi aç bırakıyorlar. Azıcık onur ve şerefi kalıp da onlara yardım etmek isteyenleri suçluyor, kovalıyor, saldırıyor, alt yapısını bozmaya çalışıyor ve kampanyalar başlatıyorlar.
Ondan ne istiyorsunuz? Onu neden en dar yolda yürümeye zorluyorsunuz? Yakınların yaptığı bu zulme daha ne kadar tahammül edilebilir?
Arapların paktında yer almasını istiyorlarsa o zaman onu sahiplensinler, desteklesinler ve başkasına av olmasına mani olsunlar. En azından onu kendi haline bıraksınlar.
Onu ve devrimci yolunu benimseyen halkları rahat bırakın. Halk Filistin`in özgürleştirilmesini istiyor. Halkın pusulası sağlamdır, siyasilerle birlikte hareket edip yolunu şaşırmamıştır.
Sonuç olarak ne yaparsanız yapın, Hamas sadece Filistin`i işgal eden, yetmiş yıldır bulunduğumuz bölgede şeytani bir bitki olarak kök salmaya çalışan bu habis ve kanser varlığa karşı savaşta bütün ümmetin mızrak ucu olmaya, mevzide olmaya devam edecektir. Hamas asla pusulasını değiştirmeyecektir. Ümmetine verdiği sözde olduğu gibi, direniş korunu elinde bulundurmaya devam edecektir. Irkdaşları ve yakınları kendisini terörist ilan etse de o yoluna devam edecektir.
Kimseden medet ummadan yoluna devam edecektir. Düşmana karşı direniş şerefine nail olacaktır. Treni kaçıran veya onunla savaşan ise, mazluma yardım etme ve saldırgan zalimi engelleme konusunda pasif kalma eksikliğini yaşayacaktır.
Son sözü sözleriyle başladığımız Fatıma Triki`ye bırakalım:
“Filistinli direnişçiler dünyanın özgür insanlarını onurlandırıyorlar. Bütün kâinat, gezegenler ve galaksiler onun aleyhinde birleşseler de, biz kalbimizle, ruhumuzla, kalemimizle, sesimizle ve ellerimizin sahip olduğu her şeyimizle onlarla birlikte oluruz. Bizde atan bir damar oldukça asla Siyonistleşmeyeceğiz!...”
Vail Ebu Hilal / Çeviri Makale - Filistin Enformasyon Merkezi