Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaygın olan mesleklerden nakkaşlık ve hattatlığı günümüzde de sürdüren ustalar, Türkiye'deki çeşitli cami, medrese, tarihi yapı, turistik mekân ve Kur'an kurslarına süslemeler yaparak, İslam kültürünü yaşatmaya çalışıyorlar.
Gaziantep'te yetişen hattat ve nakkaşlar, ekipler halinde çeşitli illere gidip, 20 gün ile 6 ay süreyle buralarda kalarak, tarihi mekân, cami ve ibadethaneleri süslediklerini dile getirdiler.
Henüz çocuk yaştayken ressamlığı öğrenen, ilerleyen yaşlarında hat sanatı ve nakkaşlığa merak salarak öğrendikleri sanatı, kendilerini yetiştiren ustaları Faruk Güllüce ile birlikte sürdüren İlker Ramazan ve Adem Şimşek kardeşler, çeşitli yapıların duvar ve tavanlarını süslemenin mutluluğunu yaşadıklarını söylediler.
Çocuk yaşta merak saldığı hat ve nakkaş sanatını büyük bir aşk, sabır ve titizlikle camilerin duvarlarına nakşettiklerini ve 35 yıldır bu sanat ile uğraştığını belirten Adem Şimşek, Türkiye'nin birçok yerindeki camilerde eserlerinin olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
Osmanlı Dönemi'nde İstanbul başta olmak üzere özellikle Anadolu'da yaygın olan hattatlık ve nakkaşlık sanatının her geçen gün ilgi gördüğünü belirten Şimşek, "Nakkaşlık, Osmanlı Dönemi'nden beri günümüze gelen mimari eserlerin süslenme çalışmalarıdır. Aslında nakkaşlık eskiden beri ressamlara verilen bir isimdir. Bu sanat ile duvarlara, köşklere, yalılara, medreselere, tarihi yapılara ve camilere süslemeler yapılmıştır. İnsanlarımız Osmanlı'nın bu estetik anlayışını, İslam'ın resme bakış açısıyla değerlendirerek biraz daha soyutlamaya gitmiş. Doğayı taklit edip mimari eserleri boyayıp çalışmalar yapmışlar." dedi.
Çeşitli illere giderek 20 gün ile 6 ay süreyle buralarda kalarak, tarihi mekân, cami ile ibadethaneleri süslediklerini dile getiren Şimşek, "Bir caminin yaklaşık olarak 5-6 ayda bitmesi gerekir. Fakat caminin nakkaş çalışmasının yanı sıra diğer çalışma işleri var. Taş ustaları ve kubbe ustalarının diğer tesisat işleri de bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı ortaya çıkan engeller, bazı aksamalar nakkaşlığın uzamasını sağlayabilir." ifadelerini kullandı.
Çocukluğunda nakkaşlığı kendisine öğreten ustasıyla halen çalışamaya devam ettiğini belirten Şimşek, "Benim fırça ile haşir neşirliğim daha ilkokula gitmeden önce başladı. 1982 yılında ilkokula başladım. Çocukluğumdan bana bu sanatı öğreten ustalarımla halen çalışamaya devam ediyoruz. Yaklaşık 35 yıldır nakkaş ustalığı yapıyorum. Camilerde nakkaş yapmaya birkaç yıldır başladık. Bu konuda Gaziantep'in eksikliği vardı. Biz de Gaziantep'te camileri güzelleştirmek için son birkaç yıldır camilerde nakkaşlık yapamaya başladık. Yapılan eserler görüldüğü zaman güzel dönüşler yapılıyor." şeklinde konuştu.
"Nakkaşlık sabır isteyen bir meslektir"
Nakkaşlığın sabır isteyen bir meslek olduğunu ifade eden Şimşek, şunları söyledi: "Ben bunu trafikle özdeşleştiriyorum. Ramazan ayı içindeyiz. İftara yetişmeye çalışanların trafikteki durumunu hepimiz biliyoruz. O trafikte çok dikkatli olmalısınız ki kaza yapmamalısınız. Biz de bu çizgilerle uğraşıyoruz. O çizgiler taştığı zaman her şey berbat olacaktır. Çizgiler taşmadan doğru görüntüyü hızla yaparak sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Bu da insanı bedenen ve zihnen yoruyor. İnsan, ibadethane gibi yerlerde çalıştığı zaman iç huzuru da oluyor. Manevi bir havayı seziyoruz. Yaptığımız işi severek yapıyoruz."
Nakkaşlığın çok eski bir meslek olduğu bilgisini veren Faruk Güllüce, nakkaşlık ve hattatlığın yetenek gerektiren sanatlar olduğunu dile getirdi.
Güllüce, Türkiye'nin çeşitli illerine giderek bu sanatı sürdürdüklerini belirterek, "Zor ve zahmetli olmasına rağmen yaptığımız iş çok zevkli bir iştir. Biz bu işi 40 yıla yakındır yapıyoruz. Nakkaşlık ile başlamadık ama bu işin başka alanlarıyla başladık. Daha sonra da nakkaşlığa geçiş yaptık. Zevkli bir iş olduğu için işimizi severek yapıyoruz." dedi.
İlker Ramazan Şimşek ise camilerde yaptıkları çalışmaların teknik bilgisini vererek, şunları anlattı: "Biz bu tarz camilerin nakkaş yapımına başlamadan önce birkaç resmini çekerek, o caminin mimari mühendisi kimse onunla iletişime geçip, caminin mimari yapısını ve projesinin ön araştırmasını yapıp camimizin 3 boyutlu tasarımını yapıyoruz. Cami henüz bitmeden biz caminin bitmiş halini 3 boyutta görselleştirip sonra bunu makete çeviriyoruz. Caminin nakkaş çalışmalarını hazırladığımız bu maketle yapıyoruz. Bu makette de caminin bitmiş halinin nasıl olması gerektiği ile ilgili görselimiz hazırlanmış oluyor. Bu işin daha doğru çıkabilmesi için başta proje halinde yürütüp ve projeye uygun bir şekilde sonradan yanlışlıklara mahal vermemek adına bu işi proje olarak yürütüyoruz. Bu şekilde ortaya daha net bir cami motifi çıkmış oluyor." (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)