Toplumdaki gelir düzeyini dengeleyen zekât, zenginin malını manen temizleyip arındırırken, ihtiyaç sahibine de rahat bir nefes aldırıyor. Zekâtın, toplumsal düzeni, sosyal adaleti, birlik ve beraberliği sağladığını belirten Keleş, zekâtın fakirlerin zenginler üzerindeki önemli bir hakkı olduğunu belirtti.

Çeşitli programlara katılmak üzere Gaziantep'e gelen Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, İslam'ın beş temel şartından birisi olan zekâtla ilgili İLKHA'ya açıklamalarda bulundu. Zekât ve fitre sadakasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Keleş, zekâtın zenginin malındaki önemli bir hakkı olduğuna vurgu yaptı.

Zekâtın kişinin malının şükrü için önemli bir ibadet olduğunu belirten Keleş, "Peygamber Efendimiz bir Hadiste İslam'ın beş neden üzerine bina edildiğini söylüyor. Bu hadiste İslam'ın şartları olarak ifade ettiğimiz temel hadislerden birisidir. Kelime-i Şehadetten sonra namaz, zekât, oruç ve hac ibadetidir. Burada zekât, namaz ile birlikte İslam dinimizde önemli bir yer tutuyor. Namaz nasıl ki bedenimizin şükrü ve ruhi gelişmemiz için büyük bir önem arz ediyorsa zekâtta aynı şekilde malımızın şükrü için önemli bir ibadettir." dedi.

Toplumda zekât konusunda gerekli duyarlılığın oluşturulması gerektiğini vurgulayan Keleş, "Ülkemizin zekât potansiyelini düşündüğümüz zaman bu büyük potansiyelin harekete geçirilmesi, başta ülkemiz içerisinde sosyal adaletin sağlanmasında, sadece ülkemiz için değil bugün yardım etmeye çalıştığımız çok sayıda mülteci kardeşimize gerekli olan desteğin sağlanmasında ve bunun da ötesinde Afrika'da açıkla karşı karşıya kalan milyonlarca Müslüman'ın kurtuluşunda önemli bir rol oynayacaktır." şeklinde konuştu.

"Zekât zenginin malındaki fakir hakkıdır"

Zekâtın zenginin malındaki fakirin hakkı olduğunun altını çizen Keleş, "Bu hakkın mutlaka verilmesi gerekiyor. Bu hak ödenmediği zaman kul borçtan asla kurtulamaz. Zengin Müslümanların fakirlerin hakkını ödemesi gerekiyor. Bu duyarlılığı oluşturmamız lazım. Bunun için de zekât usulünce toplanıp harcanması gereken yerlere verilmelidir. Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği gibi fakir, yoksullar, borçlular, Allah yolunda çalışma yapanlar, İslam'a kalbi ısındırılacak olanlar gibi sekiz sınıfa usulünce harcanması gerekiyor. Bunun içinde emin ellere ihtiyaç var. Emin ellerde bu vazife yerine getirilmesi lazım." diye konuştu.

Keleş, şöyle konuştu: "Zekât verecek Müslüman kardeşlerimiz önce kendi yakınlarından başlamak üzere fakir olanları gözetmeliler ve zekâtlarını vermeliler. Kurumlar aracılığıyla da zekât verilebilir. Bu manada güvenli kurumlar önem arz ediyor. Kardeşlerimiz zekât verdikleri kurumları bilmeli, güvenilir kurumlar vasıtasıyla da zekâtlarını verebilirler." ifadelerini kullandı.

"Fitre sadakasının güzel bir paylaşma aracıdır"

Ramazan ayında verilen fitre sadakası ibadetine de değinen Keleş, Müslümanların bu Ramazan ayında zekât ve fitrelerinde dikkat etmeleri gerektiğini ve fitre sadakasının güzel bir paylaşma aracı olduğunu belirterek, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:

"Ramazan-ı Şerifte yerine getirmemiz gereken mali ibadetlerden biri de fıtır sadakasıdır ve halkımızın arasında fitre olarak da ifade edilir. Bunun esas vacip olma zamanı Ramazan Bayramı sabahıdır. Ama Müslümanlar genellikle Ramazan ayı içerisinde fıtır sadakalarını verirler. Dinimizce de zengin olan bir Müslüman'ın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu her bir aile efradı adına bir sadakayı fıtrı fakirlere ulaştırması dini bir vecibedir. Sadakayı fıtrın asgari miktarını bu sene Diyanet İşleri Yüksek Kurulumuz tarafından 16 TL olarak belirlendi. Bu asgari miktardır. İsteyen bunun üzerine kendi mali imkânlarına ve zenginlik statüsüne göre yüksek meblağlarda da verebilir. Vermesinde her hangi bir sakınca yoktur. Bu şekilde ödeme imkânı olanların daha fazla vermeleri güzel olur. Fıtır sadakası halkımız arasında baş sadakası olarak ifade edilir. Çeşitli bela ve kazalara karşı da bir güvence gibi görüldüğü için müminler bu sadakayı vermek isterler. Hatta imkânları olmayanlar kardeşlerimiz bile kendilerini zorlayarak bu sadakayı verirler. Fıtır sadakası güzel bir paylaşma aracıdır. Aynı zamanda her Müslüman'a paylaşma sevincini yaşayan güzel bir ibadetimizdir." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)