ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyareti sırasında Türk Büyükelçiliği önündeki kavgayla ilgili olarak 12 Türk güvenlik görevlisi hakkında yakalama kararı çıkarılmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Tillerson, "12 Türk güvenlik görevlisine yöneltilen suçlamalar, ABD'nin yasal ifade özgürlüğünü bastırmak için gözdağı ve şiddete başvuran kişilere hoşgörü göstermediği şeklinde net mesaj veriyor" dedi. Tillerson açıklamasında, Dışişleri Bakanlığı'nın konu hakkında güvenlik birimleri ve ilgili adli yetkililerle çalışmayı sürdüreceğini vurguladı ve "Bir sonuca varıldığında, bakanlık herhangi bir ek adımın atılmasına gerek olup olmadığını karara bağlayacak" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu nasıl hukuk?" diyerek korumaları hakkında ABD'nin yakalama kararına tepki gösterdiği olaya ilişkin açıklama yapan Tillerson'ın sözleri, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert tarafından günlük basın toplantısında aktarıldı.

İADE İSTENECEK Mİ?

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert, yakalama kararı alınan Cumhurbaşkanlığı korumaları için "iade talebinde bulunulup bulunulmayacağı" sorusuna verdiği yanıtta, soruşturmadaki bulgulara bakmaya ve incelemeye sürdürdüklerini belirtti ve, "Ne gibi ek adımlara gerek duyulduğunu değerlendireceğiz. Adımlarımız suçlamalara yanıt niteliğinde ve orantılı olacak. Şiddetten sorumlu olanların bu eylemlerinden dolayı hesap vermelerini sağlamak için güvenlik birimleriyle birlikte çalışmaya odaklanmış durumdayız" diye konuştu.

ABD'Lİ ELÇİ'NİN TÜRK DIŞİŞLERİNE ÇAĞRILMASI

ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın Türk Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmasına da değinen Nauert, Bass'ın Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nda görüşmelerde bulunduğunu söyledi ancak içeriğe ilişkin elinde ek bir bilginin bulunmadığını söyledi.

DİPLOMATİK DOKUNULMAZLIK KONUSU

Nauert, ABD'yi ziyaret eden devlet ve hükümet başkanlarına eşlik eden görevlilerin, bu kişilere tanınan dokunulmazlıktan yararlandığını ancak bu kişilerin ABD topraklarından ayrılmaları ile birlikte ikincil dokunulmazlıklarının ortadan kalktığını, yakalama, tutuklama ya da mahkemeye çağrılma gibi hukuksal girişimlerde dokunulmazlık güvencesinin artık geçerli olmayacağını söyledi.