VAN - 28 Şubat sonrası Türkiye de yaşayanların cumhuriyetin 90 yıllık baskı ve zulmünün bir parçası olduğunu belirten Mustazaf Der Van Şube Başkanı M. Mehdi Oğuz, Anadolu`nun inançlı insanlarının verdiği kurtuluş savaşı mücadelesinin neticesinde, ortaya çıkan yapıdan bir vefa bulamadıklarını ve cumhuriyetin üzerine çullanan zihniyetin bu Müslüman halka hep tepeden baktığını ve onların verdiği o şanlı mücadeleye ihanet ettiğini belirtti. Oğuz, "işgal güçlerinin yapmadığı zulümleri dindar halka reva görmüşlerdir.
 
Halkın bütün inanç değerleri ardı ardına yasaklanmış ve buna karşı çıkan herkes darağaçlarında sallandırılmıştır., Müslüman halk toplu katliamlardan geçirilmiş ve sindirilmiştir. Halk iktidardan uzaklaştırılmış tek parti diktatörlüğü oluşturulmuştur. Müslüman halkı düşman gören anlayış maalesef yıllar yılı devam ede gelmiştir. Tek parti zihniyeti tarih boyunca sandıkta yenemediği halkı darbelerle alaşağı etmiş ve sindirmiştir. 1960, 1971 ve 1980 askeri müdahaleleri hep bu derin yapının planlı bir şekildeki uygulamalarıdır" tespitinde bulundu.
 
28 Şubat Darbesiyle İnançlı Halk Baskı, Hile Ve Zulümlerle Sindirilmeye Çalışılmıştır
Bu müdahalelerin ana hedefinin inançlı halkın devlet yönetiminden uzaklaştırılması ve İslam`ın toplumsal haytan soyutlanması olduğunu belirten Oğuz, sözlerine şöyle devam etti. "90`lı yıllarda her alanda İslami uyanış artmıştı. Bu uyanış siyaset alanında da kendini göstermiş ve Refah Partisi iktidara gelmişti. Darbeci zihniyet 90 `lı yıllarda meydana gelen bu uyanışın giderek büyümesini kendileri açısından büyük bir tehlike olarak görmüş kurdukları rant düzeninin sona ermesinden endişe duymuş ve 28 şubat darbesiyle inançlı halkı baskı, hile ve zulümlerle sindirmeye çalışmıştır. Müslüman halkın haklı talepleri karşıda mağlup olan zorba güçler en iyi bildikleri yolu izlediler. Baskı ve zülüm…"
 
Başörtü Zulmüyle Milyonlarca Öğrenci Mağdur Edildi
Bir milletin inançlarını yasaklamak o millete yapılacak en büyük kötülüktür diyen Oğuz, " Çünkü bir millet inançsız yaşayamaz. 28 darbesi milletin inançlarının yasaklanması dolayısıyla milletin can damarların kesilmesine teşebbüs edilmesidir. Bu darbeyle birlikte Türkiye de siyaset ekonomi ve eğitim başta olmak üzere her alanda büyük kayıplar yaşanmış, bu kayıplar halen telafi edilememiştir. Toplum, oluşturulan baskı atmosferi içersinde büyük bir travma geçirmiştir. 28 şubat darbesi ekonomiyi de 2001 krizine sürüklemiştir. 28 Şubatı destekleyen partilerden oluşturulan hükümetlerden hiç biri dikiş tutturamamış ve ardı ardına siyasi krizler yaşanmıştır. Eğitim alanında milyonlarca öğrenci mağdur edilmiştir. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim ve kat sayı zulmüyle birlikte imam hatiplerin orta kısımları kapatılmış, meslek liseleri yok edilmiştir. Başörtü zulmüyle milyonlarca öğrenci mağdur edildi.
 
Birçok kamu görevlisi işinden edildi. Devletin her kademesinde dindar avına çıkıldı. Birçok bilim adamı ve akademisyenin işine son verildi. Oluşturulan Batı Çalışma Grubuyla milyonlarca insan fişlendi. Camiler basıldı. Kuran dersi veren binlerce genç gözaltına alındı işkenceye tabi tutuldu. DGM`lerde yapılan yargılamalarla bu insanlara çok ağır cezalar verildi. Kur`an kursları için yaş sınırlaması getirildi. Böylelikle dindar yetişen genç bir nesil yok edilmeye çalışıldı." dedi.
 
İkna Odaları Bu Gün İlköğretimdeki Başörtülü Kızlar İçin Hizmet Vermeye Devam Ediyor
28 Şubatın en büyük zararının eğitime olduğunu belirten Oğuz, 28 Şubatla başlayan bir çok uygulamanın halen de devam ediyor olmasının bir utanç kaynağı olduğunu söyledi. Oğuz, " başörtü yasağı fiilen üniversitelerde sona erdirilmiş ise de başörtüsü hakkı yasal bir güvenceye kavuşturulamadı. İlköğretimde, lisede, çalışma hayatında bu yasak olduğu gibi devam etmektedir. 28 Şubatın ürünü olan "başörtülü kızların ikna odaları" bu gün ilköğretim çağındaki başörtülü kızlar için hizmet vermeye devam ediyor. Kesintisiz eğitimin yol açtığı sorunlar devam ediyor." dedi.
 
Zalimler ve Zulümleri Net Bir Şekilde Ortaya Konulmalıdır
28 Şubat darbesinden henüz hesap sorulmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirten Oğuz, bunun yapılmaması durumunda insanların güvenlerinin kaybedileceğini söyledi. Oğuz sözlerine devamla " sadece mevcut hükümete karşı yapılan darbe girişimleri değil başta 28 Şubat olmak üzere 12 Eylül darbesinin üzerine kararlılıkla gidilmelidir. Bu yapıldığı takdirde bundan sonra kimse halkın iradesine yönelik darbe girişimlerinde bulunmaya kolay kolay cesaret edemez.
 
Ayrıca sadece darbeler döneminde değil, Türkiye cumhuriyetinin 90 yıllık tarihinde yapılan zulümler ortaya çıkarılmalı ve hesabı sorulmalıdır. Mağdurlara iade-i itibar edilmeli, onlardan özür dilenmeli ve uğradıkları zararlar tazmin edilmelidir. Zalimler ve zulümleri net bir şekilde ortaya konulmalıdır" dedi.
(Fikret Özkan - İLKHA)